Bölüm 26: Karanlığı Öldürmek

1.7K 112 94
                                    

Kapının kırıldığını duyduğu an her şeyin bittiğini biliyordu. Duvara dayalı ellerinin arasında hapsolmuş olan kıza baktı. Ona son kez bu kadar yakından bakıyordu.

"Uzaklaş ondan!" diye bağırdı tanıdık bir ses. "Yoksa ateş ederim." Yapardı, biliyordu.

Hayal'in gözlerinin içine baktı yine. Gülümsedi. Ellerini kaldırıp yavaşça döndü. Kızın arkasından çıkıp Barış'ın kollarına koşmasını izledi.

Hayal bir saniye bile kaybetmeden Barış'a koştu. Sarıldılar. O anın tadını çıkarmak güzel olurdu ama ortada bir tuhaflık vardı. Barış'ın kollarından çıkmadan Eren Komiser'e baktı. Ağzı açık öylece Kerem'e bakıyordu. Silahını bile zorla havada tutuyor gibiydi.

"Erdem?" Ağzını açtı komiser ama bir an sesi çıkmadı. "Sen... Nasıl?.. Senin ne işin var burada?"

Barış'tan bir adım uzaklaşıp, Eren Komiser'e yaklaştı Hayal. "Ne Erdem'i? Kerem o," dedi.

"Hayır. Erdem o. Erdem Keskin. Benim kardeşim."

"Ne?.. Nasıl yani?" Hayal hemen Kerem'e çevirdi bakışlarını.

Kerem'in yüzünde her zamanki kendini beğenmiş ifade vardı. "Sanırım az önce sorduğun sorunun cevabını aldın. Abim davada çalışan bir komiser olduğu için her şey çok kolay oldu. Beni orada herkes tanır. Girip çıkmak hiçbir zaman sorun olmadı."

"Sen? Sen gerçekten katil misin? Kerem Erden dedikleri sen misin? Ama nasıl olur?" Eren hala böyle bir şeyin altından kardeşinin çıkmış olduğuna inanamıyordu. "Sen böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Sen... İyileşmiştin."

"Hayır. Ben hiçbir zaman iyileşmedim. Sadece öyle gibi davrandım. Bu senin de işine geldi. O yüzden ne durumdayım diye bir daha dönüp bakmadın."

"Ama o senin kardeşinse bu zamana kadar onu nasıl tanımadın? Onun parmak izlerini araştırmıştın. İfade vermeye gitmişti karakola. Hem onu herkes tanıyorsa, kapının önündeki polisler her gün bizim eve gelip gittiğini görmedi mi? Orada ne işi olduğunu merak etmediler mi? Kerem olarak var olduğu o dosyalarda onu hiç görmediniz mi?" Hayal böyle bir şeyin olabilirliğine inanamıyordu. O yüzden bulabildiği her soruyu sorma ihtiyacı hissetti.

"Bizdeki Kerem o değildi." Eren bakışlarını kardeşinin yüzünden ayırmadan konuşuyordu. Şaşkınlık henüz çıkmamıştı içinden.

Eren açıklama yaparken Kerem -ya da Erdem- yine ukalaca sırıtıyordu. Yaptıklarıyla insanları etkilemek hoşuna giden bir şeydi.

"Aslında biraz Erdem'e benziyordu. Ama bize ifade vermeye gelen ve her gün sizin eve giren Kerem, Erdem değildi."

Kerem'e baktı yine Hayal. Bir açıklama umduğu her halinden belliydi.

"Açıkça sorarsan cevabını veririm," dedi Kerem ona. Hayal'le olan son konuşmalarını olabildiğince uzatacaktı.

"Hayır." Onu durdurmak istedi Barış. O herifle daha fazla konuşmasını istemiyordu. "Gidelim buradan. Bilmemiz gerekmiyor."

Hayal özür diler gibi baktı ona. "Üzgünüm. Ama bilmeliyim."

Yaptıklarına rağmen hala seviyor muydu onu? O yüzden mi kalmak istiyordu? O yüzden mi nedenlerini duymak istiyordu? Eğer öyleyse bununla nasıl savaşabilirdi ki? Kerem gidecek olsa bile hayaleti geride mi kalacaktı? Teslim olmuş şekilde, "Peki," dedi. "Sen bilirsin."

"Kendini polislerden nasıl gizledin?"

"Uzaktan bakıldığında bana benzeyen biri vardı. Polislerle iletişime geçmem gerekmeyen zamanlarda yüzümü göstermeden girip çıktım eve. Onlar beni fotoğraftaki Kerem zannediyordu. Ama ifade vermem ya da bir nedenle onlarla karşılaşmam gerektiğinde diğer Kerem giriyordu devreye. Ve abimle de sizin Kerem'iniz olarak hiçbir zaman yüz yüze gelmedim. Dava doyalarında da sadece parmak izleri benim. Onun dışında ellerindeki bütün bilgiler o Kerem'e ait."

Karanlığı ÖldürmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin