answer // minkey

172 15 2
                                    


kedi gözlü genç gözlerini karanlığa araladı ve yatakta doğrulup bir süre odasında göz gezdirdi. bacaklarını yataktan sarkıtıp çıplak ayaklarını soğuk parkeyle buluşturmasının ardından başını eğdi ve gözlerini kapatıp kendine gelmeye çalıştı. niçin uyanmıştı? ne istediğine bile emin değildi. uykulu bir şekilde ağzını şapırdattı ve ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi. su mu içmeliydi yoksa tuvalette kısa bir tatil mi yapmalıydı? biçimli parmakları uyku esnasında karışan saçlarını bulduğunda adımları kararını vermesinde yardımcı olmuştu, mutfak tercih edilendi.

şişmiş dudakları bardağın kenarıyla buluşmak için can atıyordu ve sarışın olan da bu istekli arzuyu görmezden gelecek değildi. sürahiden kendine dinlenmiş su aldı ve tembel tavırlarla suyunu bitirdi. bardağını tezgaha koydu ve yarı kapalı gözleriyle yatağına dönmek istemesine engel olacak kişi karşısında belirdi.


kibum gözlerini aralamaya çalışırken ne olduğunu dahi anlamadan kaslı olan uzun boylu gencin kucağında bulmuştu kendini. şaşkın bakışlarıyla minho'yu süzmesi uzun boylu genci hiç etkilemiyor gibiydi. en sonunda uyku sersemi haline geri dönmüş, başını kendisinden küçük olanın omzuna yerleştirmişti.


"minho, ne yapıyorsun?"


uykulu ve çatallı sesiyle fısıldadı. minho onu kendi yatağına bıraktıktan sonra yumuşak bir şekilde iç geçirdi ve minho'nun yatağına uyum sağlamaya çalıştı.


"neden?"


küçük olan yatağa, yanına oturduğunda kibum gözlerini usulca ona dikmişti. minho sarışının pijama üstünü yavaşça çıkardı. kibum şaşkınca kendini uzaklaştırmaya çalışsa da minho ona doğru eğildiğinde kaçacak bir yeri kalmamış gibi görünüyordu.


"minho b-"


ne ara elleri küçük olanın yanaklarını bulmuştu? dudakları birbirine temas ederken kibum gözlerini kapattı ve çok kısa bir süre minho'nun dudaklarını emdi. geri çekildikten sonra dediği ilk şey şaşılacak bir şey de değildi.


"uykum var."


ve ardından sırtını dönmüştü. minho gözlerini devirdi ve yatağa oturmayı bırakıp uzanmayı seçti. kolları sarışının bedenini sarmalamışken elini kibum'un sol göğsüne götürüp hafifçe okşadı. kibum yanağını yastığa sürttükten sonra iç geçirdi ve dudaklarını dili yardımıyla ıslatıp fısıldadı. bu onun uykulu oluşuna tezat bir cümle olsa da sorun değildi, minho,onun söylediği cümlenin manasını zihninde oturttuğuna emindi.


"kalbim ellerindeyken daha dikkatli olmalısın bay choi."


uzun olanın vereceği herhangi bir sözlü yanıt yoktu. o, avuç içini büyük olanın kalbine bastırmaktan yana kullanmıştı hakkını. yeterli bir yanıttı.



-son-

rainbow luminous ; one shot series (m)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin