❤1.BÖLÜM❤

739 81 130
                                    

Merhaba Umut Ailesi! İlk bölümümüz hayırlı olsun. Devamı kısa sürede gelecektir.

Bölümü canım arkadaşım yaseminkilvan Zehra'ya ithaf ediyorum.

Size de ithaf etmemi istiyorsanız bu pasaja yorum bırakmanız yeterli olacaktır.

Multimedia- Elvan'ın giydiği kıyafetler.

Keyifli okumalar!!
❤_______1.Bölüm_______❤

"Yaradan varsa umut daima var olmalıdır."

Hayatımı mutlu ve umutlu bir şekilde yaşamamı sağlayan bu cümle kulağıma babam tarafından fısıldandığında henüz dört yaşındaydım. Ben bu söz sayesinde, her sabah gözümü umutlu bir güne açıyordum. Bana bu hayatta 'imkansız' diye bir şeyin olmayacağını hatırlatıyordu. Her zaman umut olmalıydı. Her kötü durumda O'na güvenip O'na sığınmalıydık. Bana göre hayat sınavında ancak umutla hemdem olanlar başarıya ulaşabilirdi. Bu umut kimi zaman insanı sukût-u hayâle uğratsa da, insanoğlu kaderin getirdiği acıya ve yenilgiye karşı daima dirayetli olmalıdır. Benim şuan yapmaya çalıştığım gibi...

Annemin hastalığını öğrendiğimiz günden bu yana bir ay geçmişti. Yoğun belirtiler etkisini gösterdiğinde zaman kaybetmeden hastaneye gitmiştik. Yapılan testler sonucunda beyninde tümör olduğunu öğrenmiş, ağır bir darbe almıştık. Bu darbenin acısını çok az da olsa dindiren şey, tümörün iyi huylu olup kanser hücresi taşımamasıydı. Her ne kadar iyi huyludan kötü huylu tümöre geçiş yapma ihtimali olsada bunu yok sayıyordum. Annem iyileşecek, eski sağlığına kavuşacak ve babam gibi beni bırakıp gitmeyecekti.

Babamı 1 yıl önce yağmurlu bir günde kalp krizinden kaybetmiştik. O günden beri yağmurdan nefret ederim. Sağanakla gelen yağmur, babamı da yanına alıp gökyüzünü terk etmişti. Oysa ne kadar da severdim yağmuru... Yağmur her seferinde pencerelerimizi tıklattığı zaman koşar adım dışarı çıkardım... Kollarımı iki yana açarken, boncuk boncuk yağan yağmurun yüzümü ıslatması ne kadar da hoşuma giderdi... Ya şimdi? Yağmurun yağdığı her gün bana babamı hatırlatırdı. Odanın en tenha köşesine geçerdim ve bu sefer yüzümü ıslatan yağmur taneleri olmazdı; gözyaşlarım olurdu.

Hâlâ başıma ne gelirse gelsin, beni her beladan çekip kurtaran kahramanım, bir gün geri gelecek ve bizi bu sıkıntılardan kurtaracak diye beklenti içerisindeydim.

Beni, yanında güvende hissettiren tek insandı. Ama artık o yoktu. Kahramanım beni derin bir kuyuya fırlatmış artık bana yardım etmiyor, benim kendi çabalarımla o derin kuyudan çıkmamı bekliyordu. Ama şunu unutmuştu ki, ben ona alışmıştım. İçinde bulunduğum her kötü durumda, kolumdan tutup tek seferde çıkarmasına alışmıştım...

Her geçen gün kokusuyla beni büyüleyen kahramanımı, o kadar çok özlüyordum ki...

Şu an yapabileceğim tek şey alışmaktı.

Sadece alışmak.

'İnsanlar, hayatlarında bir şeye alışmak için bazı alışkanlıklarından vazgeçmek zorundadır.' diye fısıldadı iç sesim.

Bende tıpkı böyle, yokluğuna alışmak için, babamla olan alışkanlıklarımdan vazgeçmeye çalışıyordum. Başarılı olur muydum? Bu tartışılmaya açık bir konuydu.

***

Sabahın ilk ışıkları odamı aydınlattığı an, gözlerimi mutlu bir şekilde bitmesini dilediğim bir güne araladım. Yataktan çıkmadan önce güzelce esnedim. Üzerimdeki ince pikeyi kenara kaydırıp yataktan çıktım. Başımı pencereden dışarı çıkarıp temiz havayı içime soludum. İçime dolan hava ile umudumun yeşil ışığı yandığında mutlulukla gülümsedim. 'Bugün çok güzel olacak.' diye içimden tekrar ede ede rutin işlerimi halletmek için banyoya gittim. Bugün, benim için uygun olan iş ilanlarını yazdığım not defterimdeki adreslere gidip şansımı deneyecektim. Şuan çalıştığım işin maaşı bize yetmediği için yeni bir iş aramaya başlamıştım. Annemin çalıştığı zaman, kıyıda köşede biriktirmiş olduğu para suyunu çekince ve de annemin ilaçları için para yetmeyince bu karara varmıştım.

Sensiz Ben Where stories live. Discover now