YARDIM ET

47 4 3
                                    

Denizin kayaları döven sesini dinlerken işlediğim günahın utancı kalbimi acıtıyordu. Akşam kocamın, çocuğumun yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyordum. O kapıyı çekip karşımda kendi evimi görene dek yaptığım şeyin farkında dahi değildim ben sanki bu kadın değildim o an sadece günah işleyen küçük bir çocuk belki ilk öpücüğünü sevdiğine vermiş bir genç kızın duygularını taşıyordum.

Yaptığım şeyin utancından yüzüm kızarmıştı ama pişman değildim evet yasaktı binlerce defa kabul ederim ki günahtı ama pişman değildim ta ki artık 17 yaşında bir genç kız olmadığımı hatırlayana dek.

Kiremit rengi iki katlı eski evimi gördüğümde oğlumun sesini duydum sanki sonra ilk adımını attığı gün, ilk anne deyişi hepsine bu ev şahit olmuştu. Bu evde kadın olmuş, bu evde kadın hissetmiştim. İlk tokadımı da burada yemiştim ama çocuğumu da bu evde kucağıma almıştım.

Saçma belki ama yaşadığım her neyse bir tek bu ev şahit olduğu için kendimi sadece ona ihanet etmiş gibi hissediyordum. İhanet eden insanların psikolojisi bu muydu acaba, yakalanana dek kendini masum mu görüyordu ya da sadece yaptıklarının farkında olan insana mı eğiyordu başını.

Telefonumun keyifli melodisiyle düşüncelerimden uzaklaştım, ekrana baktığımda Osman'ın adını görünce yerimde sıçradım bu tepkime yan tarafımda oturan kumruları kıskandıracak mutlu çift şaşırmıştı. Gözlerim ekrana takılı kalmış ne yapacağımı düşünüyordum.

Ses kesilince tam derin bir oh çekecektim ki tekrar çalmaya başladı. Kaçacak yerim olmadığını bildiğimden telefonu açtım.

"neredesin Nilüfer aklım çıktı " Osman'ın telaşlı sesiyle şaşırmıştım.

"ne oldu ki?" derin bir nefes soluduğunu duymuştum, kızmıştı belli ki.

"ne mi oldu sabahtan beri yoksun ortalıkta, eve geldim belki uyuyorsundur diye evde de yoksun korktum "

"niye korkuyorsun ki sahildeyim biraz kafa dinlemek istedim" onun sesine göre benim sesim gayet sakin ve sessiz çıkmıştı.

"iyi misin yanına geliyorum hemen " cevap dahi veremeden telefonu yüzüme kapatmıştı.

Aradan bir on dakika geçmeden Osman arabadan inmiş yanıma doğru yürüyordu. Bankın boş tarafına oturduğunda bana doğru döndü.

"bir sorun mu var" Allah'ım yüzüne nasıl bakacağımı bile bilmiyorum. Yalan mı söyleyecektim ona, bundan sonra aramızda koca bir yalan mı olacaktı. Hah sanki yok muydu yıllardır ona her sarıldığımda, her mutlu anımızda gözümün önünde başka bir adamı canlandırmıyor muydum , onun yerine başka bir adamı koymuyor muydum sanki.

"yok sorun falan niye abartıyorsun sadece hava almak istemiştim" gözleri yüzümün her bir zerresini incelerken olayı çözmeye çalıştığı belliydi. Sıcacık vücudunu tenimde hissedince irkildim bir an. Sımsıkı sarılı durumdaydık şuan.

"korkuyorum Nilüfer ne olur beni böyle sınama" söylediği sözlerden sonra gözümden bir damla yaş düşmüştü omzuna. Sesimin çıkıp çıkmadığından bile emin olamadan.

"hadi gidelim" dedim. Kollarını üzerimden tam çekmeden yüzüme baktı. Yapabildiğim kadar büyük bir şekilde gülümsedim.

İçine sinmiş olacak ki ayağa kalkıp elimi tuttu.

"e hadi o zaman annemler de bizi bekliyor" arabaya kadar el ele yürümüştük. Yol boyunca da hiç konuşmamıştık ama cama yasladığım kafamı her Osman'a çevirdiğimde beni izlediğini fark etmiştim.

NİLÜFEROù les histoires vivent. Découvrez maintenant