KORKU

70 19 2
                                    


Titrediğimi hissettim gözlerini kaçırdı ve gülümseyerek yanıma yürüdü .

"Merhaba ben Murat " boğazıma bir şey oturmuştu resmen şuan ne kımıldayabilirdim ne konuşabilirdim. Bir an gözlerim kapandı masaya tutundum. Osman hızla yanıma geldi.

"Nilüfer ne oldu iyi misin ?" belimi tutup beni koltuğa götürürken gözüm Murat'a kaymıştı. Sanki dişlerini sıkıyordu çenesi seğiriyordu.

Uzandığımda her şeyin gerçek olduğunu bir daha anladım uyanmak yoktu yaşıyorduk resmen ve ben gözümü açmak istemiyordum. Ben böyle bir şeyle baş edemezdim ki. Nilüferdim ben alt tarafı Nilüfer. Yalan dahi söyleyemezdim kızarır bozarırdım. Şimdi nasıl aşkı saklayacaktım . Çok fazlaydı Allah herkese katlanacağı acıyı verirmiş ben bunu taşıyamazdım olmazdı kaldıramazdım.

Yerimden doğrulmaya çalıştığımda Osman elimden tutup "nereye Nilüfer hanım" sesi hem kızgın hem de alaycıydı

"iyiyim haydi yemeğe geçelim misafirimize ayıp olmasın hoşgeldiniz bu arada " diye ayağa kalktım ve Murat'a elimi uzattım evet gerçekten bunu yaptım. Onu sanki hiç tanımıyormuş gibi elimi sıkmasını bekledim ve beni en çok yaralayan söz döküldü dudaklarımdan.

"Ben Nilüfer" Murat'ın sanki yüzü değişti böyle sakin bir tepki beklemiyordu herhalde. Doğrusu yıllardır tekrar Muratla karşılaşmayı hayal etmiştim ama vereceğim tepki hiç böyle olmamıştı. Gerçi hayallerimde evli veya çocuklu da değildim. Hayal işte sınırı yok ki. Hayalimde o bir hata yapmış ve zaman her şeyi geçirmişti. Gerçek ise acıydı zaman aktıkça katlanan kocaman bir acı.

Murat'ın eli elime değdi saniyeydi ama değildi ya da saatlerdi bilmiyorum tek bildiğim yandım ben yangını hissettim yıllar sonra tekrar.

Yemek boyunca Murat ve Osman işten güçten konuşmaya başladı Murat söylediğine göre temelli dönüş yapmış ve bizim mahalleyi çok sevmiş bu yüzden de dükkan açma kararı almış. Ben beni görünce sabahı beklemeyip gider diye düşünürken o burada ben ve ailemin yaşadığı mahallede yeni bir hayata mı başlayacaktı.

Sofrayı toplayıp mutfağa kahve yapmaya gittiğimde kayınvalidem en merak ettiğim şeyi sordu Murat'a

"eee evladım eşin nişanlın ya da sevdiğin yok mu seni nasıl yalnız koydu kızlar " sesi neşeli geliyordu kayınvalidemin hepsi Murat'ı çok sevmişti.

Nefesimi tutmuş Murattan gelecek tek kelimelik cevabı bekliyordum.

"yok" dedi sadece bu kadar açıklamadı veya detay vermedi. Bu duruma sevinerek kahveyi fincanlara dağıtmaya başladım. Düşündükçe de kendime kızıyordum ne diye seviniyorsam .

Kahveler içilirken ben Barış'a ödev yaptırma bahanesiyle onun odasına geçtim. Salondan çıkarken Barış Murat'ın yanağına bir öpücük kondurup iyi geceler demişti. İçimden bir parçanın koptuğunu hissettim .

Barış ödevini bitirince odasındaki berjere kendimi tam anlamıyla bıraktım. Düşünceler beynimi bulandırırken aklım hep Süreyyadaydı

Ne olmuştu ona gerçekten Murat'ın bebeğini doğurmuş muydu?

Murat ne kadarda iyi bir baba olurdu. Onunla kurduğum hayalleri onsuz yaşamıştım ben, bir oğlum vardı.

Neyse ki kapı sesini duydum, anlaşılan Murat gitmişti. Bundan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına adım gibi emindim. Odada biraz daha bekleyip salona kayınvalidem ve Osman'ın yanına geçmiştim. Kaynım Kadir gitmişti. Onda da bir haller vardı ya neyse alırdım ifadesini elbet.

Kayınvalidemin kalacağı odayı hazırladıktan sonra uyumak için herkes odasına çekilmişti. Dişlerimi fırçalayıp üzerimi giyindikten sonra odaya geldim tam ışığı kapatacağım sırada arkamdan Osman elini uzatıp kapıyı kilitledi ve beni kendine çevirdi.

"Barıştık mı?" gülümsüyordu onu kıramazdım böyle bir şeye hakkım yoktu. Gülümsedim ellerimi sakalına götürüp okşadığımda

"Barıştık " dedim. Sesim fısıltı gibi çıkmıştı. Osman başını avcuma sürtüp gözlerini yumdu derin bir nefes çekip avucumu öptü. Gözlerim doldu kaç adam daha böyle güzel sevebilirdi ki sanki. Gözünü açıp ta bana baktığında göz göze geldik.

"Sulu göz oldun çıktın Nilüfer" sesi keyifliydi uzun zamandır gözlerimiz buluşmamıştı. Bakışları benimle hasret gideriyordu .

"korkuyorum" dedim. Hiçbir şey demedi onunda korkuları vardı farkındaydım. Sımsıkı sarıldı ilk önce ince bedenimi sanki kalbine sokmak ister gibi sardı. Çok geçmeden tenimde duvarın soğuk ve pürüzlü dokusunu hissettim. Dudaklarını boynumda hissettiğimde geri çekilmek istiyordum ilk defa onunla bu mahremiyeti yaşamak günah gibi geliyordu bana. Ama biliyordum ki bu günah beni cehennemden kurtaracaktı.

Sabahın ışıkları yüzüme vururken yerimden doğruldum zaten bütün gece tavanı izlemiş zerre uyuyamamıştım. Güneşte doğduğuna göre artık kalkabilirdim. Şöyle güzel bir kahvaltı hazırlamak istiyordum. Uzun zamandır ailecek kahvaltı etmiyorduk. Kadir'i de çağırırdım kafamda bunları planlarken üzerime bir kot ve tişört geçirmiştim bile banyoda da işlerimi halledip mutfağın yolunu tuttum.

Sofrada Barış'ın şen kahkahaları çınlıyordu amcasına arkadaşıyla yaptıklarını anlatırken keyfine diyecek yoktu. Osman dikkatle oğlunu izlerken ben ise kayınvalidemle haftaya günde ne yapsak diye kararlaştırıyorduk. Gün sırası bendeydi mahalleden birkaç kadın toplanıp gün işine başlamıştık eğlenceli de oluyordu. Masada herkes bir alemde sohbete dalmışken Osman ayaklandı. Ben lafa girmeden kayınvalidem

"hayırdır oğlum nereye?" diye sorduğunda Osman askıdan ceketini alıyordu.

"Murat'a dükkan bakacağız oradan da işe geçerim aksattım bu aralar."

Murat'ın adını duyunca ister istemez gerilmiştim ama nedense ilk gördüğüm zaman ki gibi bir tepki oluşmamıştı vücudumda. Alışıyordum sanırım tehlikeyle birlikte yaşamaya.

Aradan saatler geçmişti kayınvalidem Barış'ı da alıp kendi evine gitmişti birkaç gün onda kalmasını istemişti kadir iş için şehir dışına çıkacaktı. Bu arada Osman ve Kadir birlikte nakliye işi yapıyorlardı çok büyük paralar kazanmasalar da Allah'a şükür iyiydi durumumuz. Şehir dışı işlerine genelde Kadir giderdi o gittiği zamanda Barış babaannesinin yanında kalıyordu.

Evde yalnız olmayı fırsat bilerek biraz temizlik yapmak istedim ve her yeri silip tozunu falan aldıktan sonra en son banyoyu yıkamak için üzerimde ki eşofmanı yukarı sıyırdım ve tişörtümü çıkarıp atletimle banyoya girdim. Bir yandan şarkı mırıldanıp bir yandan da küveti ovuyordum. Bu iş benim stresimi üzerimden alıyordu her zaman.

Bir an sanki kapının kapanma sesini duydum. Saat daha erkendi Osman gelmiş olamazdı. Acaba açık pencere falan mı vardı? İçimi de bir huzursuzluk kaplamıştı. Küvetten çıkıp banyonun kapısına kulağımı dayadım ve dinlemeye başladım ses gelmiyordu hırsız falan olsa ses çıkarırdı diye düşünmeme kalmadan sanki bir ayak sesi duydum.

Bir anlık refleksle kapıyı açmama bende şaşırmıştım salona doğru kafamı uzattığımda yine hiçbir şey görememiştim. Yavaş yavaş parmak ucumda yürüyerek salona yöneldim elimde temizlik eldivenleri üstüm başım sırılsıklamdı. Eğer Osman ise ve beni korkutmaya çalışıyorsa ona çok kızacaktım zira şuan deli gibi korkuyordum. Salonun tam ortasına geldiğimde arkamda bir ses duydum dönüp bakmak istiyordum ama bugünlük cesaret kotamı doldurmuştum sanırım ayaklarım hareket etmemekte direniyordu.

Histerik nefesler almaya başladığımda ayak sesleri durmuştu. Sadece şapırdatma sesi duyuyordum bana bu zulmü yapan her kimse bir şeyler yiyordu herhalde. Sonrasında hafızamdan asla silemeyeceğim o tını çınladı kulaklarımda

"Ne oldu korkuttum mu Nilüfer"

Gelmişti evet ve her şey şimdi başlıyordu...

2

NİLÜFEROù les histoires vivent. Découvrez maintenant