Amazon - 5.Bölüm -

1.8K 171 2
                                    

   5.Bölüm

   Gözlerim öğlen güneşinin verdiği sıcaklıkla açılırken ışığın verdiği acıyla yeniden kapandı. Dudaklarım arasından çıkan ufak bir inlemeyle yerimden doğrulmaya çalıştım. Sersemlemiş bir şekilde olduğum yerde otururken gözlerimi zorlukla açtım. Uykudan yeni uyanmama rağmen bedenimin hâlâ yorgun olması şaşırtıcıydı. Gerinip bedenimi toparlamaya çalışırken düşünceler birden zihnimi işgal etmeye başladı. Bedenim oturduğum yerde kasılıp kaldı. Sinirle gözlerimi yumdum.

   “Zeyşa…” diye fısıldadım öfkeden boğuklaşmış sesimle. Ölümle yüz yüze gelmiştim. Ve garip bir şekilde biliyordum ki beni kurtaran o sarı gözlerin sahibiydi. Bedenimi saran kollarını hâlâ tenimde hissedebiliyordum. Çok…güçlüydü. Bu ormana ait olamayacak bir güce sahipti. Bunu iliklerime kadar hissetmiştim. İşte, şimdi ondan korkabilirdim! Beni yerle bir edebilecek bir güce sahipti. Onun bu ormanda olması tehlikeliydi. Ve… ben yalnızdım.

   En kötüsü ise Zeyşa’nın koruduğu bir şeye dokunamazdım. O artık bu ormanın parçası olmuştu. Onu hissedememem bunu değiştirmiyordu. Umutsuzluk çok yakınımdaydı…

   Oturduğum yerden kalktım yavaşça. Genelde ormanın uğramadığım kısımlarında bir kayanın üzerine yatırılmıştım. Geniş yapraklı ağaçlar rastgele dizilmiş, dallarından sarkan sarmaşıklar yolları tıkamaya çalışıyordu. Bu kadar huzursuzken kaybolmam işten bile değildi. Black’i çağırmak en iyi seçenekti şu durumda.

   Gözlerimi kapattım ve Black’i hissetmeye çalıştım. Kulaklarımda uğuldamaya başlayan nefes alış veriş seslerini duymaya başladım. Koşarken hissettiği huzuru, kalbinin ritmini hissettim. Ona ulaşmaya çalıştığımı fark edip yavaşlayan adımları ve içindeki endişe bana geçti. Dudaklarımda bir gülümseme oluşurken onu rahatlatmak adına ses vermeye karar verdim.

   “Gel ve beni al. Nerede olduğumu biliyorsun” dedim ve gözlerimin önünde bulunan ormanın canlı görüntüsünü Black’e aktardım. Yönünü değiştirdiğini ve yeniden koşmaya başladığını hissettiğim an iletişimi kestim. Birazdan yanımda olacağını bilmenin verdiği rahatlama ile uyandığım kayanın üstüne yeniden oturdum.

   Şu sıralar sık sık olduğu gibi yine Zeyşa’nın fısıltıları kulaklarımı doldurmaya başladığında bu sefer dinlemek istemediğimi fark ettim. Artık bana konuşmuyordu… Bu durum içimde değişik duygular uyandırıyordu ve ben bu duygulara yabancıydım. Savaşçı olarak birçok duygu tatmıştım. Hırs, üzüntü, cesaret, ölümsüzlüğün getirdiği gözü karalık, güven… ama hiçbiri beni kötü biçimde etkilememişti. Bedenime yayılan bu duyguları tanımlayamazken bile beni tükettiklerini hissedebiliyordum. Bu yüzden hayatımda ilk defa umursamamaya karar verdim. Zaten Zeyşa’nın her şeyin başında söylediği bu değil miydi?

   “Ablan ölmüş olabilir, halkın dağılmış olabilir, yalnız kalmış da olabilirsin… Fakat sen ormana sahipsin. O sana ait olduğu sürece olan hiçbir şeyi umursama. Yoksa asla tamir olmayacak yaralar alırsın!”

 

   Düşüncelerim arasından yanımda hissettiğim nefes sesleri ile sıyrıldım. Tanıdık yeşil gözler bana endişeli bir şekilde bakarken oturduğum yerden kalktım.

   “Hadi gidelim dostum. Burada daha fazla kalmak istemiyorum…”

   Black bana uyup yavaş adımlarla yanımda ilerlerken gökyüzünü yırtan bir çığlık duydum. Gözlerim ağaçların üzerinde süzülen kartala takılırken dudaklarımda sinsi bir gülümseme belirdi. Demek intikam zamanı gelmişti…

    Kartal beni görür görmez hızla aşağıya doğru uçtu ve omzuma kondu. Geniş kanatlarını açıp kapatarak görkemini sergiledi bir süre. Gözleri ile gözlerim buluştu. Beklentimi fark ederek görüntüleri bana aktardı.

   Aşil’in yaptığı savaş planları zihnime dolarken katlettiği insanların bakışları kalbimi sızlattı. Savaş dünyanın normal düzeni olarak görünmeye başlamıştı neredeyse. Irklar sürekli bir kan akıtmak derdindeydi. Aşil’e sahip olan ordu ise yıkımın başıydı. Onun ölümü herkese bir hediye olacaktı…

   Omzumdaki kartalı serbest bıraktım. Yeniden gökyüzünde süzülmeye başlayışını izledim bir süre. Daha sonra başımı bana merakla bakan arkadaşıma çevirdim.

   “Ablamın intikamını almanın zamanı geldi, Black. Buralar sana ve Leo’ya emanet!”

   Gözlerimdeki kararlılık ve bedenimi ele geçirmeye başlayan güç ile ilerledim yollarda. Pegasus ile uzun bir yol beni bekliyordu. Ucunda ölümü getirecek bir yol…

AmazonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin