Altıncı Bölüm: Yeni Arkadaşlıklar

663 43 2
                                    

'Sen eve git hayatım, biraz dinlenmeye ihtiyacın var.'

'Seni seviyorum.' Astoria, Draco'nun yanağına küçük bir öpücük kondurdu ve buharlaştı.

Draco, karısının gidişi üzerine iksir odasına doğru yürüdü.

Kapıyı açtı. İçeride Hermione vardı.

'Sende mi buradaydın? Yani...'

'Evet. Hatırlamıyor musun, iksirde iyi olanlar...'

'Evet. Hatırlıyorum.'

'İyi. Hadi, hemen başlamalıyız.'

'Pekâlâ.'

Draco, Hermione'nin karşısında bulunan tezgâha geçti ve kitapları karıştırmaya başladı.


David ve Rose bir banka oturdular.

'Rose,' David, Rose'a bakıyordu. Rose hemen David'e baktı.

'Evet, David?'

'Quidditch, oynamayı sever misin?'

'Evet, bayılırım! Neden?'

'İstersen, ki istersin de, takıma girmeye ne dersin?'

'Evet!Tabii ki de isterim!'

'Ama seçmelere katılacağız. Ben bile. Yeniden, farklı dallara ayrılacağız. Kimimiz, Tutucu olacak...'

'Anladım. Peki, seçmeler ne zaman?'

'Seçmeler... Önümüzdeki hafta.'

'Tamam, antreman yapıyor musunuz?'

'Elbette.'

'Ne zamanlar?'

'Akşamları ve sabahları saat 20.00'da.' ( akşam 8'inde ) 

'Tamam.'

'Ve bir de, sınıf başkanları seçilecek. Üstelik, SBD'ler de başlayacak. Ama ona daha çok var, merak etme.'

'Tamam.'

'Rose! David! Ron gözlerini açtı!'

Rose ve David, Hermioe'i revire kadar takip etti.

'Ron!'

'Selam dostum,' dedi Ron, sevecen bir tavırla.

'Selam. İyi misin şimdi?'

'Evet,' Ron, Rose'a baktı.

'İyi olmana sevindim, Ron, geçmiş olsun,' dedi sevecen bir ifadeyle Rose.

'Teşekkürler, Rose.' dedi Ron da, sevecen bir ifadeyle.

(Rose'un ağzından...)

Akşam yemeği için Büyük Salon'a doğru yürüyorduk. David, yanımdan ayrılmıyordu. Bu çocuk, bana karşı bir şeyler hissediyordu; hep konuşmaya çalışıyordu benimle. Ama konu değişiyordu hep, iyi ki de öyle oluyordu; yoksa kafam patlayacak durumda olurdu!

Kapılar açıldı ve herkes bize baktı.

Ron'a daha da fazla baktıklarını hissedebiliyordum şu anda...

Fısıldaşmalar arttı ve sessizlik için Mc Gonagall, kaşığını kadehine vurdu. Bize de 'yerinize geçin' dercesine sinirli bir bakış attı.

Malfoy'un etrafındaki herkes fısıldaşıyordu, ya da onunla konuşuyordu. Slytherin, Gryfinndor'a sinsi bakışlar atmayı sürdürüyordu...


Karnım doydu ve kütüphaneye gitme isteği duydum bir anda... ya da, sessiz sakin, başka bir yere... kütüphaneye de o yüzden gitmek istemiştim zaten...

Ayağa kalktım ve onlara 'görüşürüz' dedikten sonra, salondan çıktım.

Kitap okumak amacıyla kütüphaneye gittim. Kitaplara göz atıyordum. 

Bir el, elimi tutunca çığlığı basıveriyordum ki, elini ağzıma aniden götürdü ve susmamı sağladı.

'Sessiz ol, bir zararım dokunmayacak sana.' narin bir genç kızın sesiydi bu...

'Kimsin sen?' dememle, arkama döndüm.

Zayıf, kumral tenli, koyu kahve ve gür -daha çok dalgalı- saçları, kahverengi gözlü bir kız duruyordu karşımda.

'Arkadaş olmak istemiştim... ben Astoria, Astoria Greengrass...'

'Sen?..'

'Ben?..'

'Seni birine benzettim, o kadar.' bu Malfoy'un annesiydi! Hayret: onlardan daha da -hatta fazlasıyla- kibardı.

'Yalnız, sen bir safkan...'

'Ben pek önemsemem bu işleri. Ben, Draco Malfoy denilen adi kadar abartmam bu meseleleri.'

Adi? Malfoy? İlerde kocan olacak adama denilecek laflar?

'Sen kimsin?'

'Rose, Rose Wenson. Memnun oldum, Astoria.'

'Bende, Rose.' yüzünde büyük bir tebessüm belirdi hemen.

Astoria'yı sevmiştim... 


Kısa oldu, hemde çok kısa. Ama hiç vaktim yoktu. İlerleyen bölümlerde uzun yazmaya elimden geldiğimce yazmaya çalışacağım. Magic days...



Medya: Astoria Greengrass...

Selena Gomez...

:))))))))))))))))))))))





Scorose: Geçmişe YolculukWhere stories live. Discover now