15. Bölüm *Hamle*

6.3K 412 26
                                    

“Ne arıyorsun burada?” Onunla iki gündür hiç diyalog kurmadığımız için şimdi konuşmak tuhaf gelmişti.

“Seni takip ettim.”

“Planın beni öldürmek falan mı?” Cidden bana zarar vereceğini düşünmüştüm. Özellikle son zamanlarda böyle tuhaf davrandığı için.

Yanıma oturdu ve ileriye baktı. Bir süre boyunca öyle sessizce durduk. Gerilmiştim. Bir şeyler söylemesini bekliyordum. Konuşup onu kızdırmak, kaçırmak istemiyordum.

“Son günlerde farklı hissediyorum,” dedi. Yutkunup dikkatlice onu dinlemeye başladım. “Tüm her şey üzerime geliyor. Her şeye sinirleniyorum.” Cümlelerinin arasında sürekli duraksıyordu. Ne demesi gerektiğini kafasında toparlamaya çalışıyor, bunun için ciddi çaba harcıyor gibiydi. “En küçük şey beni rahatsız ediyor. Birisinin çıkardığı çıtırtı sanki bana kasten yapılmış gibi geliyor ve o sırada o şeye sinirlenmek çok mantıklı hissettiriyor.” Kafasını bana çevirdi. Bense düz bir şekilde ileriye bakmaya devam ediyordum. “Ama tuhaf bir şekilde seni gördüğümde sinirim yatışıyor. Tamamen değil. Sadece daha iyi hissedebiliyorum. Kısa süreliğine.” Kafamı çevirip gözlerine baktım. Bir an için, sadece bir an için eski Efe’yi gördüğüme emindim. Gözlerini gözlerimden çekmeden devam etti. “Sana karşı hissettiğim duygular mı buna sebep oluyor bilmiyorum. Yine de öfkemin önüne geçemiyorum.” Kaşlarını çatıp geri önüne döndü. “Bu şekilde kötü hissetmektense ölmeyi yeğlerdim. Dayanamıyorum.”

Durup cesaretimi topladım ve sonunda merak ettiğim o soruyu sordum. “O gün…” Yutkundum. Onu kaçırmaktan korkuyordum. “O gün seni kim öldürmüştü?”

“Öldürmüştü mü?”

“Yani…” Lafı çevirdim. “Kim yaralamıştı?”

“Müdür.” Bunu hiçbir tereddüt veya duraksama olmadan söylemişti. Şok olmuştum. Her ne kadar müdürde bir şeyler olduğundan emin olsam da böyle bir şey yapmasını gerçekten beklemiyordum.

“Neden?”

“Beni bodrumda gördü. Sonra sinirli bir şekilde yanıma geldi.” Durdu. Olan şeyleri hatırlamaya çalıştığını anlayabiliyordum. Duraksadığında gözlerini kısıyordu. “Bodrumu yakacağımı söylüyordu. Orayı ateşe vereceğimi sanmıştı.”

“Neden böyle bir şey yapacağını sansın ki?”

“Bilmiyorum. Çok telaşlıydı. Sürekli aynı cümleleri tekrarlayıp duruyordu.”

“Ne diyordu?”

“Burayı yok etmene izin vermeyeceğim. Hep buranın peşindeydiniz,” gibi şeyler.

Durup neden böyle bir şey söyleyeceğini düşündüm. Mantıklı bir sebep bulamıyordum. Yine sessizliğe büründük. Düşünceler zihnimde gidip geliyordu. Ama doğru dürüst bir şeye ulaşamıyordum.

“Seni kaybettiğimi sandım,” dedim. Bu cümleyi dışımdan, Efe’ye direkt olarak söylediğime inanamamıştım.

Bir şey söylemek yerine suratını bana döndürdü. Tam olarak ne demek isteğimi anlamamış gibiydi.

“Birkaç gündür çok farklısın. Sen de bunun farkındasın zaten.” Yavaşça konuşuyor, sesimi alçak tutuyordum ve bir yandan birkaç gündür özlediğim ama şuan yanımda olan Efe’yi kaybederim diye çok korkuyordum. “Ve sana karşı olan hislerim kendisini seni kaybettikten sonra gösterdi. Tamamen sana karşı bir şeyler hissediyorum demiyorum. Sadece tamamen boş da değilim… Bu çok karmaşık”

Ayağa kalktı. “Gitsem iyi olur.” Sesi yine donuk çıkmıştı. Yine o umursamaz ve kötü haline dönmüştü. Buna ben sebep olmuştum. Gözlerim istemeden doldu. Gitme desem bir şey değişmeyecekti. Önüme dönüp gitmesini bekledim. “Ve özür dilerim.”

BodrumWhere stories live. Discover now