6. Bölüm *Bodrum Katı*

8.2K 489 80
                                    

Yavaşça doğruldum ve alçıdaki ayağımın iyi olup olmadığından emin olmaya çalıştım. Bir şey yoktu. Sadece dirseğim hafifçe kanıyordu. Onun dışında iyiydim. İyiydim; ama yalnızca fiziki olarak.

Ağlamaya devam ederek karanlıkta ayağa kalkmaya çalıştım. Tek ayağımın üzerinde sekerek merdivenlerin oraya gittim. “Kim var orada?” Sesim ağladığım için boğuk çıkmıştı. Tam o an arkamdan birisi dokundu ve çığlık attım.

“Hey, sakin ol.” Bu Efe’ydi.

Onu görünce hıçkırıklara boğulmuştum. Ayakta duramadım ve yavaşça merdivenlerin oraya oturdum.

“Ne oldu?” diye sordu. Sesi hafif titrek çıkmıştı.

Hıçkırıklarımı yok etmeye çalıştım. Efe gibi birisinin yanında ağlamak istemiyordum. Ama o kadar korkmuştum ki kendimi tutamıyordum. “Birisi beni merdivenden aşağıya itti.” Bunu söyledikten sonra hıçkırmaya devam ettim.

“Ne? Kim?” Sinirlenmiş gözüküyordu.

“Bilmiyorum.”

Hızla ayağa kalktı ve yukarıya koştu. İçimden beni iten kişiyi bulmasını ve onu bir güzel pataklamasını dilesem de bunun pek olası olduğunu düşünmüyordum. Beni her kim ittiyse çoktan gitmiş olmalıydı.

Birkaç dakika sonra Efe aşağıya indi. Elinde değneklerim vardı ve nefes nefese kalmıştı. Ona doğru baktım. Kafasını olumsuz anlamda salladı.

“Bence gidip yatsam iyi olur,” dedim.

Kolumdaki yarayı gördü. “Kolunun pansumana ihtiyacı var. Bekle beni. Bu katta revir var.” Hızla koştu ve bir dakika içerisinde geri döndü. Elindeki pamuğa oksijen suyunu koydu ve koluma bastırdı. Hafifçe mızırdandım. “Acıyor mu?” diye sordu.

“Hayır,” dedim. “Biraz yandı sadece.”

Küçük hareketlerle kolumdaki kanı sildi ve yara bandını yapıştırdı. Sonra beni ayağa kaldırıp değnekleri eline aldı. “Seni odana bırakayım.”

Ayağa kalktım ve koluna girip merdivenlerden onunla çıkmaya başladım.

“Seni kim ittiyse fena halde gününü görecek,” dedi. “Kim neden böyle bir şey yapmak istesin ki?”

Korkmuş bir şekilde geriye itmeye çalıştığım düşünceyi onunla paylaştım. “Bodrum katıyla bir ilgisi olabilir mi?”

“Bilmiyorum,” dedi. “Belki.”

“Orada ne var Efe?” diye sordum. Cevap vermeyeceğini biliyordum.

“Bence bu konuyu boş verelim. Eğer seni iten kişinin itme sebebi buysa bodrum katındaki şeyi gerçekten görmeni istemiyor olmalı. Orada olan şeyi öğrenirsen başına daha kötü bir şey gelebilir diye korkuyorum.”

Odamın önüne gelmiştik. Ona doğru döndüm. “Teşekkür ederim,” dedim. “Sandığımdan çok daha farklı birisiymişsin.”

Tek kaşını kaldırdı. “Nasıl birisi olduğumu düşünüyordun ki?”

“Bilirsin işte…” dedim ve yere baktım. “O tür kızlarla takılan erkeklerin nasıl olduğunu bilirsin.”

“Emin ol öyle birisi değilim.” Gülümsedi ve “İyi geceler,” dedikten sonra merdivenlere doğru yürümeye başladı. Ona doğru baktım. Mert ile Efe arasında bir seçim yapmam gerekirse şimdi kolayca Mert diyemezdim. Efe de onu tanıdıkça asıl karakterini gösteriyordu. Bunu şimdi düşünmek istemiyordum ve kapıyı açıp içeriye girdim. Elimdeki değneklerin yardımıyla yatağa oturdum ve bu gece yaşadığım olayı unutmaya çalıştım. Beni iten kişi bir psikopatın teki olmalıydı. Belki de bunu eğlencesine yapmıştı. Kişisel bir şey değildi. Kendimi bu şekilde teselli ettiğim sırada değneğimin üzerinde bir yazı yazdığını gördüm. Telefonumu elime alıp ışığını açtım. Değneğin üzerinde yazan şey, tüm tesellilerimi yok etmişti.

BodrumWhere stories live. Discover now