Ben masaya geçip otururken o merakla yerinden kalkmış fırını açıyordu. Hızla oturduğum yerden kalkıp onu fırından uzaklaştırdım. "Açarsan geri söner, öyle olursa hepsini çöpe atar yenisini yapmam." dediğimde tehtidimi ciddiye almıştı ki sessizce yerine oturdu. 

Karşılıklı oturduğumuzda ikimizde bir süre sessizce birbirimize baktık. Söylenecek onca şey vardı ama kimse cesaret edip konuşmuyordu. Sonunda Nisan içini çekip, "Eğer sen de hamile olduğumu düşünüyürsan hiç konuşmayalım." dedi sinirle.

Bir süre sessizce ona  baktım. Evet öyle  bir şüphem vardı, yok diyemezdim. Hey! Kim olsa aklından bir an içinden geçirirdi. Çekici kızdı, bir de ilk öpüştüğümüz gece gibi sarhoşsa... İş başını alır giderdi. Ben kendimi durdurmuştum, zor olmuştu ama Kerem... Onu bilemezdim. İnsan onun dudaklarına ve çikolata kahvesi gözlerine  bakınca istemsizce tahrik oluyordu.

Kafamı toplamak için gözlerimi kırpıştırdım. Kız bana ne diyordu,  ben ne düşünüyordum. Abazılıkta başımı almış gitmiştim. "Bilmiyorum açıkcası bunu düşünmedim desem yalan olur," duraksadım. "Ama..." diye devam ederken hızla sandalyeden kalkmış mutfaktan çıkıyordu. Onu kolundan yakaladığımda, "NE?!" diye bağırdı ki ağzını kapattım. "Şaşkın kız! Annenler uyanırsa seni bu durumdan kurtarmak gibi bir olanağım kalmaz!" dedim dişlerimin arasından. Kocaman açtığı gözleriyle bana baktı. Ah! Şu an gerçekten onu öpmek istiyordum. Elimi çektiğimde gözlerim istemsizce dudaklarına kaymıştı. Kendimi toplayıp geri çekilirken arkamdan, "Doğru söylediğime inanıyorsun yani?" diye sormuştu fısıltıyla.

Tekrar yerime oturduğumda onu süzdüm. Soğuk bir sesle, "İnanıyorum, cümlemin devamını dimleseydin anlardın." dediğimde karşıma gelip oturmuştu. Ellerini masaya koyarken gözlerindeki hüznü ve rahatlamayı görebiliyordum. Ona niye inanmayacaktım? Kimse bana inanmazken o yanımdaydı. aoanu böyle zor bir durumda yarı yolda bırakamazdım. Tamam, kabul. Ona yardım etmemin sebelerinden biri ondan hoşlanmam ama... Neyse ne be!

"Söyleyeceklerimi sonuna kadar dinle ondan sonra ne tepki vermek istersen verirsin." derken gözlerime öldürücü bakışlar atıyordu. Ona böyle kaba davranmamdan nefret ediyordu. Haylazca gülümsedim. "Biliyorum öyle bakmana gerek yok." dediğimde dudaklarını büzerek gülümsedi.

"Pekala  bu hamilaelik işinin yalan olduğu belli. Biri sana komplo kurdu ya da Kerem'in sürtüklerinden birini seninle karıştırdılar." dediğimde sinirle gözlerime baktı. "Bana öyle bakma, adam çapkın Nisan!" derken içini çekip başını salladı. Kerem'den bahsetmek artık onu etkilemiyordu en azındn bana öyle geliyordu.

Hüzünlü bakışlarını gözlerime dikti. "Ben hamile değilim Mete... Kerem ve ben... Biz hiç ... öyle bir şey yaşamadık. Beni doğru dürüst öptüğü bile olmadı." dediğinde şaşırdım. Belli etmedim. İçimden zafer nidaları atarken dıştan umursamazca Nisan'a baktım. "Bunu kimse bilmiyor ama sana inanıyorum, bu duruma bir çözüm bulacağız."

Oturduğu yerden kalktı. Yanıma gelip yüzümü ellerinin arasına aldı. "Beni götürmelerine izin verme..." diye fısıldarken nefesi yüzümü yalayıp geçmişti. Onu öpmek istesemde kendimi dizginledim. " İzin vermeyeceğim!" derken sesim oldukça haşin çıkmıştı.

Memnuniyetle gülümsedi. Gözleri arkamdaki bir şeye sabitlenmişti. Dudaklarını yalamıştı. Güldüm. "Seni aç! Karşımda yalanmaktan vazgeç ne kadar lezzetli olduğumu biliyorum." derken omuzuma vurdu. "Beni sapık hayallarine alet etme!" diye söylendi ama o da gülüyordu.

Fırına gidip browni tepsisini çıkarırken yanıma gelmişti. Gözleri mutlulukla parlıyordu. "Teşekkür ederim." dediğinde hınzırca güldüm. "İkinizi düşündüm. Bebeğim nasılmış bakalım?" derken karnına dokundum. Sinirle suratıma tokatı yapıştırırken hırsla soluk alıp veriyordu. "Ne?! Şaka yaptım." diye inleyerek konuşurken bana öfkeyle bakmaya devam ediyordu. "Şakası bile kötü!" diye söylendi.

Gülümse BanaWhere stories live. Discover now