GB - 9

4.2K 198 3
                                    

Nisan~

Duygularımı anlamakta zorluk çekiyordum. Kendimi, dışarıdaki hayattan soyutlamıştım. Okula gitmem gerekiyordu ama... içimdeki karmaşaya bir çözüm getiremedikçe ne anlamı vardı? 'Onu ben terk etseydim daha iyi olurdu' diye düşünüyordum. Başka bir erkek için onu terk edenin ben olduğumu hayal ediyordum. Böyle bir şey yapmanın benim için imkansız olduğunu bilsemde hayal etmesi fena olmuyordu. 

Okula gitmek benim için zor oluyordu. Kerem'le aynı okuldaydık. Onu görme endişesi beni diken üzerinde gezdiriyordu. Ama herşeye rağmen hayatıma devam ediyordum. Etmek zorundaydım, illa beni terk etti diye karalar bağlayıp bana dönmesini bekleyemezdim.  

O seçimini yapmış beni bırakmıştı. Kalbiminde artık onu bırakması gerekiyordu. Bunu yapmak için kalbimin kapılarını aşka kapatmıştım. Bir süre sadece kendim ve arkadaşlarımla birlikte olsam fena olmayacaktı. 

Arkadaşlar... 

Deniz haricinde Hakan ve Sarp beni Kerem gibi yalnız bırakmışlardı. Sarp'ı anlamıştım, Kerem onun çok yakın arkadaşıydı. Ama Hakan'dan beklemezdim. Gerçi sçme şansım olsa Sarp'ı seçerdim. Bana daha yakındı. 

Son bir sınavım vardı. Okula girdiğimde çevrede tanıdık biri var mı diye baktım ama kimseyi görememiştim. Bu iyi bir şeydi. Kerem'i görmeye hazır değildim. Ne kadar ayrılalı bir ay olsa da... 

Kendimi topladım, yapmam gereken bir sınavım vardı; ondan sonra bolca geçmişe dalabilirdim. 

Bu sınava çok çalışmıştım onun için çabuk bitirmiştim. Sınav biter bitmez sınıftan çıkıp okulun bahçesindeki çimlere uzandım. Gözlerimi kapatıp son bir ayda olanları düşünmeye başladım ve işte o zaman farkına vardım. Bu hafta eksik bir şey vardı. 

Yanımdan geçenlerin konuştuklarından duyduğum kelimeyle neyin eksik olduğunu anladım. Üniversite sınavı!! Tabi ya, bu gün üniversite sınavı vardı. Mete bir haftadır ortalıkta görünmüyordu. Demekki oturup ders çalışmıştı. Bunu söylemesi biraz garipti ama yokluğunu hissetmiştim. Kapının her çalınışında karşımda onu görmek garip ve heyecan vericiydi. 

Beni hayata döndürmek için yapmadığı şey kalmamıştı. Ne kadar ona hakaret edersem edeyim, onu terslesem bile bana kötü bir bakış ya da söz söylediğini duymamıştım. İyi çocuktu, zararsız, arkadaş olabileceğim bir ufaklıktı. 

Onunla  arkadaşlık kurmakta endişelerim vardı ama onu tanıdıkça ısınmaya başlamıştım. İyi birine benziyordu. Beni kırmamak için çaba harcıyordu. Şu anda yalnızca buna verirdim.

Sıcak güneş yanaklarıma çıplak kollarıma değdikçe iyi hissediyordum. Biliyordum, kendimi ne zaman huzurlu hissetsem bir kaç dakika içinde bunu bozacak bir şey oluyordu. Merakla bu sefer ne olacak diye beklemeye başladım.

Son dakikalarımı huzulu geçirmek için beynimi boşalttım ve yalnızca güneşin sıcaklığını, çimenin yumuşaklığını hissettim.

Yumuşamaya başlamıştım. Kerem'in yaptıkları ya da yalnız kalışım umrumda değildi. Ben hayata devam ettikten sonra ne olduğunun bir önemi yoktu. Önemli olan başımıza ne gelirse gelsin hayata yeniden başlamak değil miydi? İşte bende bunu yapıyordum. Hayata yeniden başlamak için kendimi zorluyor, evden çıkmaya çalışıyordum. Kendimi insanlardan soyutlamak yerine kaynaşmak için zorluyordum. 

Nisan neşeli ve arkadaş canlısı biriydi. Ben eski Nisan olmak istiyordum. Bunu başarmam bu kadar imkansız mıydı? Hayır! Değildi! Ben gayret ettikçe eski Nisan saklandığı delikten çıkacaktı.

"Nisan? Nisan ne yapıyorsun burada?"

Gözlerimi açmadan uzanmaya devam ettim. Gelen Deniz'di. Cevap vermek istemiyordum. Omuz silkmekle yetindim. Daha fazla soru sormaması için neler vermezdim ama Deniz ve bu düşüncem pek uyumlu değildi.

Gülümse BanaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin