15 - "Vahşet bu... Katil bu kadın..."

Zacznij od początku
                                    

"Site sahibinin söylediğine göre tutulmuyormuş."

"O zaman IP adresi bilgisini kayıt ettiklerini düşünelim. Bunun üzerinden ev adresi tespiti yapabilmek imkânsız gibi. Hem IP dediğimiz şey özel olarak talep etmedikçe sabit kalmaz. Zaman zaman değişir. Modem kapandığında, elektrik kesildiğinde, bilgisayarlar yeni bir IP adresi alarak internete çıkar. Dinlediğim kadarıyla sabit IP adresine sahip olabilecek tek yer, az önce anlattığınız klinik... Hatta belki onda bile yoktur."

Daha önce bazı vakalarda IP terimiyle karşılaşmıştım. Arabaların trafiğe çıkması için nasıl plaka gerekiyorsa, bilgisayarların da internete çıkması için bu IP adresine ihtiyacı vardı.

"Bize hiçbir iletişim bilgisi tutulmuyor dediler." diye tekrarladım. "Bunu öğrenebilirsek en azından yalan söyleyip söylemediklerini anlamış oluruz." diye de ekledim.

"Sitenin kodlarına ulaşabilirsek öğrenebiliriz abim. Selim ile bir konuşalım mı?"

Başımla onayladım. Yönümüzü değiştirip az önce yanımızdan ayrılan Selim'in odasına doğru ilerledik.

***

Selim daha önce bana gösterdiği ve adının 'whois kaydı' olduğunu söylediği dökümanı Efgan'a uzattı. Taze bilirkişimiz kağıdı kısa bir süre inceledikten sonra bana doğru döndü.

"Sunucu Türkiye'de. Bulunduğu veri merkezini biliyorum. Şişli'de büyük bir alışveriş merkezinin otopark katında hizmet veriyorlar." dedi.

"Ne zaman gidebiliriz?" diye sordum.

"Veri merkezi yedi yirmi dört açıktır abim. Fakat bunlar bizi randevusuz içeriye almaz. Bu saatte de randevuyu onaylayacak yetkili bulmamız imkansız. Ayrıca sunucu sahipliği de bizde değil."

"Efgan, unuttun galiba. Biz polisiz."

Gülümsedi. "İnsan bir günde alışamıyor abim."

O sırada Selim araya girerek "Ben nöbetçi savcıdan arama izni talep edeyim o zaman." dedi.

***

Yaklaşık yarım saat sonra savcılıktan gelen arama iznini de alarak yola çıktık. Saatin geç olması sayesinde İstanbul'un trafiksiz yollarında kısa bir yolculuğun ardından Efgan'ın bahsettiği alışveriş merkezine ulaştık.

Veri merkezine, otoparkın arka bölümünde, özel olarak ayrılmış bir kapıdan giriş yapılıyordu. Kapıdaki iki güvenlik görevlisi bizi durdurdu.

Diğerine göre daha genç olan "Hoş geldiniz, randevu numaranızı öğrenebilir miyim?" diye sordu.

Kimliğimi uzatarak kendimi tanıttım. Güvenlik kulübesindeki telefona giderek içeriye bilgi verdi. Daha sonra girişteki bariyeri kaldırdı.

Burası devasa büyüklükte bir otoparktı. Girişte geniş bir alan araç parkı için olduğu gibi bırakılmıştı. Arabayı veri merkezinin kapısına yakın bir yere park ettim.

Efgan "Ceketini giy abim." diye tembihledi. Otoparkın içerisi pek soğuk sayılmazdı. Yine de bir bildiği var diye düşünerek ceketimi yanıma aldım.

Otomatik cam kapının üzerinde büyük harflerle VBM Telekom yazıyordu. Logoyu incelediğimi fark eden Efgan "Veri Barındırma Merkezi" diye açıkladı.

İyice yaklaştığımızda otomatik kapı açıldı ve bizi genç bir delikanlı karşıladı. Saçları hafif seyrek, esmer tenli çocuğun gözünde numarası yüksek bir gözlük vardı.

Elini uzattı ve "Hoş geldiniz baş komiserim." dedi. "Hoş bulduk." diyerek elini sıktım. Aynı seremoniyi Efgan ile tekrarladıktan sonra "Beni takip edin lütfen." diyerek yolu işaret etti. Genç adamı önümüze katarak yürümeye başladık. Yaka kartından adının Yusuf olduğunu öğrendiğimiz görevli bizi koridorun orta bölümündeki odalardan birine aldı. Genç adam kendi masasına, biz de karşısındaki koltuklara oturduk.

İtiraf Avcısı (Tamamlandı)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz