3. Bölüm

134 15 5
                                    

Diyecek bir şey bulamıyorum. Bir şey diyeceksem de sonda derim sjsjsh her neyse İYİ OKUMALAR !!!!! Veee medyadaki şarkı ile birlikte okuyun ^^

***

" Minator mu ? O da ne yahu ?"

Evet, tahmin ettiğiniz gibi bu cümleyi söyleyen bendim. Bu kelimenin Yunan mitolojisindeki bir canavar olduğunu tahmin ediyordum. Ama ben ne yapayım abi ? Yunan mitolojisi diye bir şey olduğunu bilmiyordum ki ! Her neyse, gene saçmalamaya başladım. Konumuza geri dönelim.

Şu anda minator ile benim aramda yaklaşık 5 metre var. Ve Sıla ile Begüm beni kolumdan tutarak çekiştirmeye çalışıyorlar. Fakat, ben hala minator' a bakıyorum. Evet şu andaki konumumuz tam da bu.

Minator bizi sonunda fark edebildi ve bize doğru koşmaya başladı. Bunu gören Begüm ise bir anda sırtında beliren kılıcı kılıfından çekti ( Medya sjsjsh) ve bağırarak saldırıya geçti. ( Uzun kılıçları çok seviyorum <3 Galiba samuray kılıcı diyorlar. Sjsjsh yayları da çok sefiyom <3 Bak yine saçmalamaya başladım -,- )

'' Begüm ! Nereye gidiyorsun hüloğğ ?'' diye bağırdım peşinden. Fakat yine tahmin ettiğiniz gibi beni takmadı. Minatora doğru koşmaya devam etti. Bunun üzerine Sıla' ya döndüm ve bağırdım.

'' Ne bakıyorsun saf saf kız ! Koşsana arkasından !''

Ve cevap vermesine izin vermeyerek Begüm' ün koşarken düşürdüğü hançeri aldım. Ardından da peşinden koşmaya başladım. Arkamdan da Sıla...

Biz hala koşarken Begüm de çoktan ' minatorun ' yanına varmıştı. Uzun kılıcını canavara saplayacakken minator ani bir hareketle yana kaçtı ve kocaman boynuzlarıyla bir tane geçirdi. Begüm hızla yana uçarken daha hızlı koşmaya başladım.

Hep filmlerdeki ve dizilerdeki kişilere özenmişimdir. Hani böyle havalı havalı koşarken elindeki sivri şeyi düşmanına fırlatır ya... ( Örnek, The 100 dizisindeki Octavia ♡♡ 2. Sezonun son bölümünde sjsjsh ) İşte hep onu yapmak istemişimdir. Ama nerde ? Ben anca filmleri izleyeyim.

İşte böyle böyle düşünürken minatora elimdeki hançeri fırlattım. Tam kafasına geldi ve öldü sandınız değil mi ? Üzgünüm ama öyle olmadı. Ben Damla' ydım be. Hançerin tam kafasına gelmesi benim kitap okumayı bırakmam kadar imkansız bir şeydi. Her neyse. Konumuza geri dönelim.

Fırlattığım hançer canavarın boynuzunu sıyırıp geçti ve hemen yanındaki ağaca saplandı. Bir anlık afallasamda koşmaya devam ettim. Tam yanına geldim ve uzun tüylerine tutundum. Planım ne miydi ? Bu canavarın sırtına tırmanmak ve onu kontrol etmeye çalışmak... Fazla klişe değil mi ? Ama aklıma bundan daha iyi bir fikir gelmiyordu.

Öyle böyle derken sonunda sırtına tırmanabilmiştim. Tüylerine tutuna tutuna daha da yukarılara çıktım. Boynuna gelebilmiştim sonunda derken... Birden geri geri gitmeye başladı. Kendini ağaca çarptırınca ben de kafamı çok sert bir şekilde çarptım. Ellerim canavarın boynundan ayrılırken kendimi ağacın dibinde buldum. Bilincin git gide kapanırken Sıla' nın canavarı altın toza çevirdiğini gördüm. Ardından Begüm ile birlikte benim olduğum tarafa koştuklarını...

Ardından gözlerim kapandı ve bayıldım.

***

" Ne yapacağız şimdi ? Kafasını çok sert bir şekilde çarptı. Beyin kanaması filan ? "

Kafamın içinde bir takım sesler duyuyordum. Fakat çıkaramıyordum kimin sesi olduğunu... Göz kapaklarım yavaş yavaş açılırken bir ağaç evde olduğumu anladım. Önümde ise iki tane kız bir şeyleri tartışıyor gibilerdi. Yüzlerini göremiyordum çünkü arkaları dönüktü.

Gözlerimi tam olarak açmadan etrafı incelemeye başladım. Etraf kahverengiydi. Fazla büyük değildi. 5 tane sandalye ve 2 tane de ikili koltuk vardı. Bir koltuğun yanında ise kılıçlar, hançerler, bıçaklar ne arıyorsanız vardı. Koltukların hemen önünde ise bir masa duruyordu. Ardından önümde tartışan kızlara baktım. Benim uyandığımdan habersiz tartışmaya devam ediyorlardı. Fakat bu sefer ne dediklerini anlayamıyordum. Bilmediğim bir dili konuştuklarından emindim.

Tartışan kızlardan gözlerimi bir saniye bile ayırmaksızın yavaş yavaş silahların olduğu koltuğa sürünmeye başladım. Koltuğun önüne geldiğimde ise bana en yakın olan baltayı ve bıçağı hızlı bir şekilde elimi uzatarak aldım. Kısa bir anlığına kızlara bakmamıştım ve şu anda da sesleri gelmiyordu. Fakat hemen arkamdan bana yaklaştıklarını anlayabiliyordum.

Bıçağı sıkı sıkı kavrayarak arkamı döndüm. Mavi gözlü bir kızla göz göze geldik. Hemen kolundan tutup sırtını bana yasladım. Boynuna bıçağı bastırırken kolumla da boynunun hemen alttından kene gibi sarıldım. Böylece artık hareket edemezdi. Ki edeceğini de pek düşünmüyordum. Dişlerimi sıkarak tısladım.

" Siz de kimsiniz ? Benim burada ne işim var ? Bana ne yapacaktınız ?"

Sarı saçlı kız bir anlık şaşırsa da soruma cevap verdi.

" Biz dostuz. Asıl sen kimsin ?"

Düşündüm. Ben kimdim ? Sarı saçlı adını henüz bilmediğim kız beklentiyle bana baktığında ağzımı açtım ve sonunda konuştum.

" Ben Emily. Emily Young. Şimdi bana gerçekten kim olduğunuzu söylecek misiniz ?"

***

Evet sjsjah bitti bu bölüm de. Fakat biraz kısa oldu -,- Farkındayım. O yüzden özür dilerim. Bir de neden Emily diye sorarsanız o isim benim için çok özel. Sorarsanız cevap veririm ^-^


I Need To Burn ( Leo Valdez Fanfic) #Wattys2016Where stories live. Discover now