Tek Bir Seçenek,İki Kibrit

907 8 2
                                    

Kaçıyordum,karanlık beni göz hapsine davet edercesine yanıltıyordu.Üstümdeki lacivert okul formam haricinde soğuktan kendimi koruyacak herhangi bir şeyim yoktu...

Her taraf zifiri karanlıktı...Belki şu parlayan beyaz nokta hariç...Elimdeki yeni yaktığım kibrit bile karanlıkla anlaşmış,beraber uyum sağlayarak görüş açımı aydınlatmak yerine,tam tersini yapıyordu.Gözlerimi kıstım,bu başımı döndürmüştü.Rüzgar yanağımı okşuyor ; hafif bir serinlikle gidip,arkasından bunu tekrarlıyordu.Nereye gideceğimi bilmiyordum,kapana kısılmıştım. Evet,belki beni takip eden biri olmayabilirdi.Sadece egom, yani güven duygum beni buralara kadar takip etmişti.Ona karşı gelemezdim.

İlerledikçe,parlayan beyaz noktanın aslında bir sokak lambası olduğunu anlamam uzun sürmemişti.Lamba,uzun,kasvetli sokağı aydınlatmak için fazla yetersizdi.Lambanın altından geçtiğimde,ampülün sıcaklığı içime sinmişti.Kalp atışlarım anlamsız yere hızlanmıştı...Dar,korkutucu sokaktan geçerken ileride bir çıkmazın olmaması için dua ediyordum.Her attığım adım,sokakta yankı yapıyor ve bu,korkmama daha çok neden oluyordu.

Tahmin ettiğim gibi, yüreğimi merakla hoplatan; çöplerin çevrelediği kırmızı tuğlalarla döşenmiş bir çıkmazla burun burunaydım. Çöplerden yükselen ağır küf kokuları,burada bir hayvan cesedinin olduğu habercisiydi.Arkada bıraktığım dar sokağa neredeyse sönecek olan kibritle beraber baktım.Ama,ani bir dönüş yapmış olmalıyım ki kibrit rüzgara kendini bıraktı.Artık tamamen göremiyordum.Bu karanlık yolların gerisini geri yürümek için cesaretli sayılmazdım.

Derin bir iç çektim.Buraya neden gelmiştim? Beni buraya getiren egom,beni eve götürecek kadar cesaretsiz miydi? Eve gitmek istiyordum.Titriyordum,dudaklarım morarmıştı.Nefes almamı zorlaştıran kokuya artık tahammül bile edemiyordum.

Tam da o an tuğlalara sırtımı dayadığımda , çöplerin arasından fırlayan siyah bir kedi ürkmeme sebep oldu.Çığlığım bir eko yaparak etrafa yayıldı ve iki adım geri gittiğimi o an fark ettim.

Kötü Şans diye geçirdim içimden...Karanlıkta parlayan gözlerini benden almadı.Bir hamleyle çöp konteynırından sıçrayıp,tam karşıma geçti.Gerildi,patisini yaladı ve bana bakmaya devam etti. ''Git buradan!'' diye fısıldadım.Gitmemişti.Siyah kediyi,ayağımla dürtükleyip gitmesini bekledim.''Git buradan,seni pire torbası!'' Küçük bir tıslamayla,kıvrıldığı yerden kalktı ve ilerleyip,biraz uzağıma oturdu.Bu davranışından dolayı,iç çektim.

''İkimizde zoru oynayalım,öyleyse...'' diye söylendim.

Soğuk yere serildim.Kollarımla kendime daha çok sarıldım.Gözlerim,ağırlaşmaya başlamıştı.Büyük bir hamleyle,göz kapaklarım düştü.Bu,artık uykuyla savaşamayacağımın habercisiydi...

&

Küçük bir sızıntı yanağıma düştü. Yayıldığım yerden doğruldum ve yanağımı sıyıran sıcak damlaya dokundum.Elimle o şeyi yokladım ve burnuma götürdüm.Kan kokusunu aldığım an,kalbim yerinden çıkacakmışcasına atmaya başladı.Elimi ve yanağımı iğrenircesine okul üniformama sürdüm.Çantamdan,kibriti çıkardım ve paketinden çıkarıp,ambalajına sürttüm.Sürttüğüm anda,kibrit alevlendi ve ihtiyacım olduğu üzere bana azda olsa aydınlık verdi.Kediye baktığımda,bana daha çok yaklaşmış,yerini koruyordu.Kan damlasının nerden geldiğine bakmak için kibritle birlikte kafamı kaldırdığımda,tuğlaların arkasından sızdığını gördüm.Kendimi tuğlalardan uzağa çektiğimde,hala yerde oturuyor ve çantamdan telefonumun olmadığını bildiğim halde,hala bir umut olabileceği düşüncesiyle çantamı yokluyordum.Çantamdan çıkan her şeyi,titreyen ellerimle yere saçtım. Kediye göz ucuyla baktığımda,yerinden hızla kalkmış, dar sokağa doğru hızla koşturuyordu.

Çantamda, belki işe yarayacak 3 şey bulmuştum.Birincisi,sadece iki tane kalan kibritlerdi; bu geri dönüş yolum ve eve gidiş için yeterli bir rakamdı..İkincisi,bir deodoranttı; Eğer,geri dönüş yolumda bir eşkıyaya veya sapık bir şehirliye rastlarsam,bu o kişinin gözleri için iyi bir silah olabilirdi...Üçüncüsü;Yarım kalan sandviçimdi; geri dönüş yolumda bana yetebilecek kadardı....

Yere saçılmış olan her şeyi kaldırıp,elime sadece kibriti aldım.Sadece biraz dinlenmek istiyordum.Ayaklarımın beni sadece birkaç dakikalığına taşıyabileceğini biliyordum.Gözlerimi kapadım.

Annem beni merak etmiş miydi? Kafamda bir sürü soru dönüyordu.Hep hayatımda yapmam gereken çok şey olduğunu hissedip,hiçbir şey yapmak istemeyen biriydim. Ama buraya geldiğimden beri bu değişmişti.Yapmak istediğim çok şey vardı; her zaman,egoma göre hareket etmek...ve bunu yapmıştım.Pişmandım...Neden,buraya gelmiştim ben? Bu soru aklımı kurcalıyordu.Beni buraya çeken bir şey mi olmuştu yoksa...

Gece yarısı olmuştu,dolunay büyük kafasıyla kendine itaat edilmesi için göz kırpar gibiydi.Karanlıktan gelen küçük parlak gözler ile,siyah kedinin geldiğini anlamıştım.Ayaklarımın biraz ilerisinde bitti ve yere yayılıp,bir şeyler kemirmeye başladı.Sesi çok iştahlı geliyordu.Yediği avının fare olduğunu düşünmüştüm...Şanslıydık,ikimizinde yiyeceği vardı.Tok olmak için bir nedenimiz vardı.Titremem bir mucizeyle durmuştu.Siyah kedi,avını yedikten sonra patilerini yaladı,esnedi ve uykuya daldı.Endişelenme dedim kendi kendime.Endişelenme,gün doğar doğmaz evde olacaksın,Nelsa. Adım aslında Nel'di...Ama annem bunun şeytan anlamına geldiği hakkında bir şeyler zırvaladığı için bana Nelsa diyordu.

Kedi,bir anda irkildi,kulaklarını kabarttı,etrafa bakınmaya başladı.Bana baktığında durdu ve tısladı.Yerinde doğruldu,tekrardan esnedi ve hiç beklemediğim bir hareketle tuğlaların arkasına geçti.Tuğlalara bakınmaya başladım.Belki bende tırmanabilirim diye düşündüm.Eve doğru uzanan karanlık, uzun yola baktım.Eve ulaşmak uzun zamanımı alabilirdi.İki kibritin eve kadar dayanamayacağını düşünmek,içime kurt düşürmüştü...Belki,tuğlalara tırmanıp,karşı tarafa geçersem kestirme bir yol bulabilirdim.

Yerimde doğruldum,elimdeki kibrit kutusuna bakıp iç geçirdim.Ayağa kalkıp,elimin çoktan kibriti almak için paketi açtığını gördüm.Bu koyacağım yeni maddeler ve yeni düşünceler demekti.Bunu yapmak istiyor muydum? İstiyordum.


MYSTERIOUS EYES -İZ - 1.Kitap- ZombigillerdenWhere stories live. Discover now