"Ya kızım ben adam anlamaz diye ona italyanca seni istiyorum dedim! Ama yok beyfendimiz bir boku bilmese olmaz dimi? Olmaz!"
"Lan sara dur bir kızım belki bilmiyor ne dediğini? Hem gerizekalı telefonda konuşulacak konumu bu hiç!"
Nil de kendine göre haklı tabi ama nasıl derim ona adamı ben öptüm diye? Of allahım sen yardım et!
Tam nile cevap vericekken belimde hissettiğim ellerle donup kaldım. Bu... onun kokusu...
"Hâlâ beni istiyor musun bakıcı?" Senin o bakıcı diyen ağzını...
"Ah! Yo-yok ba-bak ben nefes alamıyorum bir dalartı geldi bana" o-ha ne dedim ben ya dalartı? Dalartı ne ya dalartı!
"Neyse sana bu kadar adrenalin yeter ben işe gidiyorum bakıcı" diyerek yanağıma bir buse kondurdu. Oha öptü tamam sakinim...sakinim... alt tarafı küçük bir öpücük...masum bir öpücük...
Lan ne masumu! Ay kim bilir bu ne karıları kızları öpüyoduuuur! Ay başım! Ay başıma gelenler! Ay iki dakikada senaryo yazdım. Benden ne güzel anne olurmuş be! Anne? Anne...
***
"Burakçım evladım yavrum kuzum bebeğim eee! Yeter be! Bak canım bak yakışıklı şempazem bana ingilizce öğret dedin daha en kalaydan kaçıyosun!" Ah! Tahmin edin ne yapıyorum? Doğru burakçığma ingilizce öğretiyorum. Hayır öğretemiyorum!
"Ya saya abya şadede gey işte! Şeni seviyoyum naşıl deniniyo?" Seni gidi sopar velet sanki ben şilan için öğrenmek istediğini bilmiyorum!
"Tamam ablacım bir örnek veriyim mesela... ı love you school"
" ay deme öyle saya abla! Tövbe de tövbe allah çarpar bak! "
Aaa hani bilmiyordu bu şempanze kılıklı domuzun oğlu ingilizceyi! Ay tövbe çarpılıcam yarabbim! Lafın gelişi şey etmiştim ben ya ondan yanii.
"Saya abya hayatta nefyet ettiğim 3 şey okul mektep school valla" burağın sözleriyle ikimizde katıla katıla gülmeye başladık. Kapının sertçe açılmasıyla aylin hanım üstüme atladı (arasın annesi burak'ın anneannesi )
"Seni gidi yılan!" Diyerek yüzüme sertçe tokat attı. Buraka baktığımda ağlıyordu... ama ben... sperm bankası sonucunda dünyaya geldiğimi öğrendiğim gün ağlamamak için yemin etmiştim.
"Bana bak yılan karı! " diyerek ikinci tokadıda yedim sesimi çıkaramıyordum...
Beni kolumdan tutarak yerde sürüklemeye başladı. Sırtım sürtünmeden dolayı soyulmuştu issedebiliyordum...
Daha önce hiç görmediğim bir odanın içine getirdi beni ardından kapıyı kilitledi. Burak... kapıyı yumrukluyordu... "anneanne noluysun ona zayay veyme noluuy anneanne sana yayvalıyoyum!" Artık bende ağlamaya başlamıştım... 10 yıllık yeminim bir çocuk için gitmişti! Ama sadece bir çocuk degil ki...
"Sen ha! Sen! Sen hangi akla hizmet benim oğlumu ayartmaya çalışırsın! Seni gidi orospu! Seni gidi sü rtük! Annende orospuydu! Ondan bir farkın yok!" Diyerek beni kırbaçlamaya başlamıştı. Bense sadece ağlıyordum...
Bana orospu dedi! Bana sürtük dedi! Ama anneme hiç tanımadığım anneme sürtük dedi... orospu dedi... ağzımdan kanlar akmaya başlamıştı artık...
" Ah! Orospunun evladı senin baban var! Sen sperm bankasından dünyaya gelmedin! Lanet olsun ki annen!"
Demesiyle birlikte bir silah sesi duydum.. artık etraf kararmaya başladı... benim babam kim peki?
Işık görünürse eğer ışığamı gitmeli? Filmlerde nasıl oluyordu? Her şeyin daha en başı değilmi? Burak...aras daha on...Nil ne yaparım ben? Yerin altında nasıl yalnız yaşarım ben? Uşürmüyüm? Özlerlermi beni? Yokluğunu fark ederler mi? Beyaz ışık yok burada korkuyorum hemde çok...
Etraf... sessiz, sakin... ama en kötüsüde hikayem başlamadan bitti!
***
Bu bölüm kısa oldu biliyorum okulda yazdım.
Klişe demeyin sonraları okumadan aklımda enfes bir fikir var. Daha önce hiç okumadım hadi hayırlısı! Bir dahaki bölüm bomba gibi geliyor s jsjsjs
Heyecan olsun diye burda bıraktım onun için sonraki bölüm uzun olabilir
