Ve ben..

Okuldan çıktığı an kendisine düzenlenen sürpriz(!) doğum günü partisi için kendini bu izbe yerde bulan ben.

Üzerine boyalar sıçramış mini ve beyaz premses elbisesiyle sırf absürdlüğü ve doğumgünü kızı olması yüzünden milletin ilgili bakışlarını üzerine çeken dolaşık saçlarını parmaklarıyla yara yara ayırıp iki yandan gelişi güzel örmüş, özensizliğiyle rüküşlüğün hayat bulmuş olduğu bedene sahip olan ben..

Ağlamıyorum gözüme esmer erkek kaçtı!

Gerçi bu sadece şu ana özgü bir olay değildi. Duygu her zaman şu gavur memlekette Türk hatunlarını tüm seksiliğiyle tek başına temsil edebilecek bir güzelliğe sahipti.

Ben mi? Ben şu halimle ülkemi anca 23 Nisan Çocuk Bayramında temsil ederdim.

"Gün Bengü'nündür hanımlar. İlk adamı o seçecek."

Sesindeki o gizli ve sindi alayı hissetmeseydim eğer, bu ince jestine tüm samimiyetimle gülerdim. İşte Duygu buydu. Dışı sizi, içi beni yakardı. Onu gözetlediğimi bariz bir şekilde hissetmiş ve bir şekilde kendini fark etmesini sağlamıştı. Bunu o meydan okuyan muzur bakışlarından kolayca anlayabilirdiniz.

"Bu erkek kapmaca oyunlarınıza alet olmayacağımı bilmenizi isterim. Kim kiminle ne halt ediyorsa etsin, bana bulaşmayın yeter." diye söylendim umursamaz ifademi koruyarak.

Doğumgünümü böyle izbe bir partide geçirdiğime cidden inanamıyordum.

"Güzelim, artık reşit oldun. Şu çocukça muhafazakarlığından vazgeçsen diyorum."

Gamze'nin benden utandığını belli eden bakışları ile gereksiz bir öfkeye büründüm. Ondan benim için kendi arkadaşlarını ve bir mekan dolusu keşi barındıran sürpriz bir doğum günü planı yapmasını istememiştim veya beni cesur ve sevişken kızlar grubuyla muhattap etmesini.. Tüm bu saçma şeyleri planlayıp bir de benden utanması ciddi anlamda asabımı bozuyordu.

"Bunu ona bıraksan? Herkes erkek avcısı olmak zorunda değil." diyerek araya girdi Sude. İşte bu hamleyi kesinlikle beklemiyordum. Sude'ye dönüp şaşkın bakışlarımı üzerinde diktiğimde umursamazca omuz silkip dudak kıvırdı. Sude bu saçma grubun en sessiz ve en soğuk tipiydi.

Aslında laf kalabalığına gerek yok, gotiğin dibidir kendisi, hasıdır, gururudur, kareköküdür evelallah.

Beni buradan Tatar Ramazan setine bırakabilirsiniz. Oraya layığım çünkü.

"Madem geri çekildin, o zaman esmer benimdir." dedi Duygu zafer dolu bir gülümsemeyle. Boğazına sarılmamak için zor tutuyordum kendimi.

Sigarasını yere atıp topuğuyla ezerken ortamdaki gürültüden çok içinde bulunduğum arkadaş grubundan iğrenmeye başlamıştım. Rosaline'in tavsiyelerini dinleyip buraya gelmek cidden berbat bir fikirdi. Böyle zamanlarda onun değerini harbi anlıyordum. Bir haftalığına şehir dışına çıkmak zorunda kalmasaydı beni bu parti kızlarının eline bırakmazdı da, oldu işte öyle bir aksilik.

Gelen altılı shot tepsisiyle Duygu'nun çikolata gözlünün yanında olduğunu unutmak pahasına shotları kafama dikmeye başladım. Zaten çakırkeyf olan zihnim sert votkanın etkisiyle iyice allak pullak oluyordu. E bu da şu an işime geliyordu.

"Yalan söyledim."

Sağımdan gelen ses ile baygın bakışlarımı Sude'ye çevirdim. Dirseklerini bar tezgahına dayamış, dans pistine boş bir ifadeyle bakmaya devam ediyordu. Bir süre sonra bana döndü ve gülümsedi. "Esmer güzeli Duygu'ya bakmıyordu." dedi kıkırdayarak.

Drunk ☁ Rafinha Alcântara (in Luxúria's)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ