30 - Git. Git. Git..(me)

Start from the beginning
                                        

Bizim evin aksine mutfak salondan ayrıydı, içeriye girdiğimizde her şeyin hazır olduğunu fark ettim. Tao ise sanki bunu fark etmemen için öylesine bir şeylerle uğraşmaya başladı. Ne yapacağımı bilmiyordum bu yüzden öylece ayakta dikildim, sonunda tam konuşacaktım ki Tao bana döndü.

"Bir sorun mu var?" dedi keskin bakışlarını üzerime dikip, sesi öylesine soğuktu ki rahatsız edici bir ürperti omurgamdan bedenime doğru yayıldı. "Jongin iyi görünmüyor."

O güne dek hiç kimsenin benim iyi görünmediğimi fark etmediğini düşündüm. Acaba o an ben nasıl görünüyordum? İçimde kopan fırtınaları dışarıya yansıtmamak konusunda bu kadar iyi miydim? Tüm bu sorular aklımı işgal ediyordu ki Tao "Yanlış anlama." diye mırıldandı. Dediği şeyin ağırlığını fark etmiş olacak ki mahçup bir ifadeye bürünmüştü.

"Bak," dedi sanki birisi gelecekmiş gibi kapıya bakarak. "Jongin, şimdiye dek pek de iyi zamanlar geçirmedi."

Şaşkınlıkla ona bakmaktan kendimi alamadım. Jongin'in her zaman yıpranmış bir hali vardı, bir şeyler yaşadığından emindim, bir şeyler olmuştu çünkü Jongin ortada hiçbir şey yokken öylesine depresifleşecek insanlardan değildi. Bunun da farkındaydım. Yine de o güne dek bunu öğrenmek için belirli bir atakta bulunmamıştım, Jongin'in yanına yaklaşırken bile iki defa düşünürken bunu öyle pat diye öğrenmem imkansızdı.

"Neler olduğunu bilmiyorum." dedim açık sözlülükle, Jongin'i tanımıyordum ve aksi için rol yapacak halim yoktu.

"Sana asla anlatmaz." diye mırıldandığında elbette diye düşündüm, bunu biliyordum. Onun hakkında bir şeyler bilecek kadar değerli biri değildim fakat Tao bir kere daha konuşarak düşüncelerimin birbirine girmesine neden oldu.

"Aslında kimseye anlatmaz, konuşmaktan yana değildir genelde. Ben de sadece bunca zamandır onunla olduğum için biliyorum."

Tao mutfak masasının önündeki sandalyelerden birini çekip oturdu, bana da karşısındaki boş alanı gösterdiğinde başta biraz tereddüt ettim, ardından yapabileceğim başka bir şey olmadığı için ben de karşısına oturdum. Jongin'in içeride ne yaptığını düşündüm, acaba yokluğumun farkında mıydı.

"Jongin'in annesiyle tanıştın mı?" dedi Tao kısık bir sesle, hafifçe öne doğru eğilmişti. Kafamı sallayarak onu onayladım.

"Yengem," alaycı bir gülümseme bıraktı. "Yani eski yengem, amcamla uzun zamandır ayrılar, pek iyi bir insan değildi. Bazen Jongin'in hala bunu atlatamadığını düşünürüm, ortada perişan olan oydu."

Tao bir kere daha gözlerini kapıya dikip tekrar bana baktı. "Jongin'in sana bunu asla anlatmayacağını biliyorum ama bence bilmeye hakkın var, sadece üstten anlatacağım. Amcam ve Jongin'in annesi büyük bir aşk evliliği yapmışlar. Annesi amcama deliler gibi aşıkmış ve yılllar geçtikçe bu aşk körelmeye başlamış. Bir yerden sonra amcam onun için yetersiz gelmiş, tüm ailesi doktor olunca amcamın o sektöre dahil olmamasını falan kaldıramamış. Sonuç olarak aşk bitmiş ve bir gün amcam onu şimdiki kocasıyla basmış, tabii bu sırada Jongin de yanındaymış."

Tao o kadar üstten anlatmıştı ki bir anda kendimi işin içinde neler olduğunu merak ederken buldum, tam olarak neler döndüğünü az da olsa anlamıştım fakat ayrıntılar oldukça eksikti. Yine de üstelemedim, Tao da omuz silkip bacak bacak üst üste attı.

"Tabii ondan sonra o büyük aşk evliliğinden geriye boşanma davaları falan kaldı. Amcam yengeme inat olsun diye Jongin'i de alıp Amerika'ya gitmiş o dönem, bir sene sonra ise ona daha fazla bakmak istemediği için onu annesine geri yollamış. Arada kaynayan yine Jongin oldu yani, büyüyene dek annesinin bir kere bile Jongin'le ilgilendiğini görmedim. İnan bana hiçbir şekilde, bazen günlerce benimle kalırdı ve annesi fark etmezdi bile. Bu yüzden Jongin ona hala kızgın, annesini affedemiyor."

H4N // sekaiWhere stories live. Discover now