29 - Ecel

15.3K 1.3K 1.3K
                                    

"Burnunu ısırabilir miyim?"

Burnunu tuttuğumda Taemin'in yüzünü bir kere daha buruşturması biraz daha fazla gülmeme neden oldu, kafasını iki yana sallayarak burnunu tuttuğum elimden kurtulmaya çalıştı. Kucağımdan kaçmak için en ufak bir hamlede bile bulunmaması onu daha da fazla sıkıştırmak istememe neden oluyordu. Sonunda elimi geri çektiğimde yüzünü biraz daha buruşturup dudaklarını büzdü.

"Hayır." derken ses tonu ne kadar kızgın çıkabilirse o kadar kızgın çıkmıştı, ne kadar sinirli durmaya çalışsa da eğlendiğini biliyordum.

"Ama istiyorum." dedim tekrar elimi kaldırıp, anında kafasını karnıma gömüp burnunu saklamaya çalıştı.

"Hayır dedim Sevun!" kafasını biraz daha eğdi, elleriyle burnunu kapattığı için sesi boğuk çıkıyordu. "Burnum bana lazım, git Joygin'in burnunu ısır."

Kollarından tutup onu doğrulttum, kaşlarını kaldırıp yüzüme baktı, sanki her an tekrar burnundan tutacakmışım gibi hafifçe kendini geri çekmişti.

"Eğer Jongin'in burnunu ısırırsam bana ne yapar biliyor musun?"

Taemin sonunda kendini geri çekmeyip rahatça oturduğunda sordum, sorgulayan bakışlarını yüzüme dikip bekledi.

"Beni beyaz öküzlere verir."

"İyi de.." hafifçe kaşlarını çattı, bir yandan da eliyle üzerimdeki gömleği buruşturup duruyordu. "Beyaz öküz diye bir şey yok ki."

"Ne demek yok?"

Doğrusunu söylemek gerekirse demek istediğim şey madem beyaz öküz diye bir şey yok neden o gece tam Jongin ile öpüşürken ikimizin de ödünü kopardındı fakat küçücük çocuğa elbette bunu diyemezdim. Bu yüzden ben de onun yaptığını yapıp kaşlarımı çattım ve cevap vermesini bekledim.

"Evet yok." dedi bilmiş bir havayla, "Joygin olmadığını söyledi. Minnie de dedi. Korkmana gerek yok artık, rahatlayabilirsin."

"Ben de demiştim bana inanmıyor musun?"

Bir anda anlamsız bir şekilde fazlasıyla alınmıştım, uzun zamandır beni sevdiğini açık açık gösteren tek kişi Taemin'di ve o da bana inanmamıştı. Ne ara böylesine aptal bir duygusala dönüştüğüm bir yana o an Taemin'in bana inanmamasına daha fazla üzülmüştüm. Bir de sırf bana inanmadığı için Jongin ile ilk ciddi yakınlaşmamızı bozmuş olması vardı. Tabii bu bayağı küçük bir etkendi, yani hadi ama, sonuçta Jongin'le öpüşmemiz bozulmuştu, nesini takacaktım ki?

"Sevun?"

Taemin adımı seslendiğinde kafamı kaldırıp ona baktım, işten henüz gelmiştik ve gelir gelmez üstümü bile çıkartmadan Taemin'le koltuğa kurulmuştum. Dizlerime oturduğu için yüzünü doğrudan görebiliyordum, dudaklarında asılı kalmış masum bir gülümseme vardı.

"Seni çoook seviyorum Sevun." kollarını iki yana açtığında gülümsememe engel olamadım, bunu gören Taemin biraz daha kollarını açtı. "Çok, kocaman!"

"Ben de seni çok seviyorum bebeğim." dedim onu kollarımın arasına alırken, "Çok, kocaman!"

"Beni bırakmayacaksın öyle değil mi Sevun?"

"Hayır." dedim kesin bir dille, "Seni hiçbir zaman bırakmayacağım."

"Annem de beni bırakıp gitti, sen gitme tamam mı?"

Mırıldanarak konuşması içimde bir şeylerin parçalanmasına neden oldu. Annesinin durumunda hala bir değişlik yoktu, her gün düzenli olarak onu kontrol etmeye gidiyordum. Jongin uğraştıklarını söylüyordu ve elimizden gelen tek şey beklemekti. Kafamı Taemin'in saçlarına gömüp derin bir nefes aldım böyle ağır bir şey yaşamayı hak etmiyordu.

H4N // sekaiWhere stories live. Discover now