Bölüm 19 - Pazarlık

En başından başla
                                    

"Ali" dedim gülümseyerek. Sesim zannettiğimden çok daha duygulu çıkmıştı. Artık göz yaşlarımın akmasını engelleyemiyorudum. Hala nefes nefeseydim.

Onun da yüzünde izler vardı. Belli ki buraya gelmesi kolay olmamıştı.

Eliyla nazikçe yanağımı kavradı. Ağlamaklı gözlerle yüzümü inceliyordu.

"Deniz ben..."

Durdu ve gözlerini kırpıp tekrar başladı.

"Deniz senin..."

Cümlesini yine yarım bırakmıştı.

Hızla derin bir nefes çekti; "DENİZ LANET OLSUN!"

Ve dudaklarıma yapıştı.

Sert kolları beni sıkıca sarıyordu. Benimse ellerim onun göğsünün üstündeydi. Yumuşak dudakları dudaklarımın üstünde bedenime tarifsiz bir mutluluk ve heyecan yayarak dans ediyordu.

İkimiz de kesik soluklara boğulmuşken nefes almak zordu, ama çok güzeldi.

İşte ilk öpücüğümdü.

Ve tadı kan gibiydi.

Benim dudağım mı kanıyordu yoksa onunki mi? Yoksa artık ayrı dudaklara sahip değil miydik?

Yaralı değildim artık. Canım yanmıyordu. Saçma sapan bir köşke tıkılmamıştım. Tecavüz tehlikesi atlatmamıştım. Annem hiç ölmemişti. Babam hiç bizi aldatmamıştı.

Başıma değen sert cisimle irkilerek gözlerimi açtım.

Ne olduğunu anlamam zor değildi. Birisi silah dayamıştı.

"Maden herkes burada artık şu işimizi halledelim. Sen şöyle gel güzelim."

Gözümü ilk açtığımda gördüğüm adamlardan biriydi bu. Demek ki liderleri buydu. Beni kolumdan çekip yere dizlerim üstüne indirdi. Ve başıma silahı sertçe dayadı.

Ali bana bir şey olması korkusuyla geri çekilmişti.

"Onu bırak! Onu bırak sonra konuşalım."

"Şş sakin ol. Eğer uslu durursan buna bir şey olmayacak. Yani daha fazla diyelim. Anlaşılan uslu durmamış ki bizimkiler hırpalamış. "

Bulunduğumuz hol birkaç koridorun çıktığı geniş bir yerdi. Koridorlardan birinden gelen ayak seslerine baktık.

"Emre!"

Yüzü gözü Ali'ninkine benzer bir haldeydi. Elinde bir bıçak vardı. Daha doğusu çakı gibi bir şey. Ve lanet olsun ki üzerinde kan vardı.

Manzarayı görünce şok olmuştu.

Başıma silah dayamış olan adamın işaretiyle Ali'nin yanına geçti sessizce.

Onun peşinden de odaya birkaç adam daha girdi. Ellerinde silahlarıyla çevremizi sarmışlardı.

"Beyler silahları indirelim lütfen." dedi liderleri. " Bunu bir iyi niyet gösterisi olarak al Gölge. Ben durduk yere insan öldürmeyi seven tiplerden değilim, bilirsin aslında iyi kalpli biriyim."

Ali dişlerini sıkıyor ve gözlerini ayırmadan bakıyordu adama. Emre ise daha çok çevremizdekilerde gezdiriyordu gözlerini.

Adamlar gerçekten de silahlarını indirdiler ama benim başımdaki silah sabitti.

"Şimdi siz de bir iyi niyet gösterip silahlarınızı verin."

İkisi de birbirine baktı. Ali de bir şey yoktu. Emre elindeki çakıyı kapatıp yere, ileri doğru attı.

Sokak DövüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin