URANYUM MADENİ

5K 454 280
                                    

Alice kısık bir sesle mırıldandı ;

''Seni sevdiğim için..''

''Nee !''

''Yani sevdiklerim o lanet madende öldü o yüzden.''

İlk söylediği cümleyi yanlış anlamıştım bu içimi rahatlatmıştı.Çünkü ben Lind..

Alice ''Hadi insene !Neyi bekliyorsun ? ''

''Tamam '' dedim ve arabadan aşağı indim.Ne ara gelmiştik..Alice denen bu kız neden bu kadar sinirliydi ki?Bunlar aklımdan hızla geçerken nerede olduğumuzu anlamak için etrafa baktım.Ormanın içinde bir yerde durmuştuk..

Çalılıkların arkasına geçtik ve ağaç dalları arasından gözüken madenin etrafını incelemeye başladık..

Alice koyu kahve gözlerini üzerime dikmiş itaatkar bir tavırla ;

''Birazdan akşam yemeği dağıtılacak.O karışıklıkta madencilerin arasına dal ve arkadaşlarının yanına git.Yarın sabahın ilk ışıkları ile ben adamların dikkatini dağıtacağım.Sizde o zaman kaçacaksınız..Gittiğinde onlara da bu planı anlat.Daha sonra arabaya binip buradan basıp gideceğiz.Planımız bu;sorun var mı ?''

''Akşam yemeğini burada veriyorlar değil mi ?''

''Evet..''

Tam arkamı dönmüştüm ki ayağımı kaldırır kaldırmaz Alice;

''Yalnız bir şey daha var !''

''Nedir ?''

''Kıyafetin,onlara benzemelisin.''

Bu kıyafetleri daha yeni giymiştim.Ama bunu yapmak zorundaydım..Derin bir iç çektikten sonra isteksizce yere yattım ve sürünmeye başladım.Üzerim toz toprak içinde kalmıştı.Ardından küçük su birikintisinin kurumak üzere olduğu çamurlu çukurun üzerine yattım.Yüzümün bir kısımını da buradaki çamurla sıvadım.

Alice kollarını göğsünün üzerine çaprazlamış bir şekilde dikilip,alaycı gülüşler ile bana gülerken ben maden girişinin yanındaki çadırlardan birinden çıkarılan yemek kazanına odaklanmıştım.Adamlar yemek kazanlarını çıkartıktan sonra çadıra tekrar döndüler.Yemeği koymak için geliyor olsa gerek yürümesinden yaşlı olduğu anlaşılan bir kadın kazanların yanına gitti.Daha dikkatli bir şekilde baktığımda o kadının Bayan Marry olduğunu anladım.Bayan Marry 'i gördüğüme hiç bu kadar sevinmemiştim.

Birkaç dakika sonra zil sesleri oldu ve insanlar madenin girişinden çıkmaya başladılar.Ben ise yavaş yavaş yürüyüp Kaliola 'nın adamlarının beni farketmemesine dikkat ederek yemek sırasına karıştım.Gözlerim tanıdık yüz arıyordu fakat hiç birini göremiyordum.

Asıl dikkatimi çeken ise insanların büyük çoğunluğunun saçlarının kellik derecesinde dökülmüş, ağızlarında sağlam dişin kalmamış olduğu idi.Uranyumun toksik (radyoaktif)etkisi yüzünden olmalıydı.Bir kaç dakika yemek sırası bekledikten sonra nihayet sıra bana gelmişti.

Bayan Marry beni görünce yüzünde büyük bir gülümseme oluşmuştu.

''Jack seni bir daha göremeyeceğimizi sanmıştık.''

''Bayan Marry ,vaktimiz yok ,şüphelenmemeliler diğerlerini görünce benim yanıma gönder ben şurada oturacağım !''

Bayan Marry bir kepçe tuhaf ve tiksinç duran yemekten koyduktan sonra benim gözlerim ile gösterdiğim yere baktı ve ;

 ''Tamam.''

diye karşılık verdi.

Ben ise diğer madenciler gibi tek bir çimenin bile olmadığı kuru toprağın üzerine oturmuş zar zor yemeği ağzıma tıkıyordum.Doğrusu bu verdikleri şeye yemek bile denmezdi de neyse.O sırada tepemde bir gölge belirdi ardından yanıma oturdu.Bu Oğuz 'du.

PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI )Where stories live. Discover now