22.Bölüm

29.1K 1.7K 116
                                    

Herkese merhaba!!! Uzun bir aradan sonra yeni bölüm geldi! Final sınavı, depresyondan çıkış derken ara uzadı. Kusura bakmayın lütfen. : )) Keyifli okumalar!!!


instagram: nurakyol123

Facebook Sayfamız: Düşler Diyarım

Facebook Grubumuz: Nur Akyol - Düşler Diyarım


Multimedya: Aslı'nın çizimleri. : ))


**



Yeni bir gün daha başlıyor İstanbul'da. İnsanlar yavaş yavaş uyanıyor. Boş sokaklar dolmaya başlıyor. Bende naçizane tembelliğimle gözlerimi açıyorum. Gece boyu uyuyamamış olmanın verdiği rahatsızlık, deli gibi çalan telefonum, Marilyn Manson'un böğürme sesi...

Ah... Monoton hayatımın vasat günlerine hızlı bir geçiş yapmıştım! Depremler geride kalmıştı, kara bulutlar uğramaz olmuştu.

Daha erken uyanma konusunda son günlerde hayli fazla yol katetmiştim. En azından çıkmadan önce yemek yiyebiliyorduk. İki lokmada olsa yemek yemekti. Lütfen üzerime gelmeyin!

Hafta sonuna kadar Anıl'la hiç konuşmadık. Bir kelime bile! Nedenini az çok tahmin ediyorsunuzdur. Beyefendimiz yenilgiyi kabullenemedi. O akşam aramıza kocaman bir buz kütlesi girdi. Birbirimizden kaçtık. Ne kadar başarabildik orası tartışılır. Kaçtığın şahısa mıknatıs gibi yapışırsın. Net! Hatta o kadar net ki tartışmaya açık değil!

Cuma günü gelip çattığında, eve gitmeye az bir zaman kaldığında kara kara düşünme pozisyonumu almış, şapkamı önüme alıp düşünce havuzuma dalmıştım. Ah! Neden ben? Neden yine ben? Neden yine ve yine ben!

Tamam, başarabilirim! En çakmasından altı aylığına Aslı Başar olsam da, kısa bir süreliğine soyadımın hakkını vermeliydim! Güçlüydüm ben. Çok güçlü hem de! (Zayıflıktan öldü.)

Çocukları ailelerine teslim etme, eh biraz da dert dinleme vakti gelmişti. Cuma günleri haftanın değerlendirmesini yapar, ailelere kısa bilgiler verirdik. Kreşimiz bu konuda son derece organize çalışıyordu. Çocukları iyi yetiştirmeye çalışırdık ama gelin görün ki annelerin şikayet edecek bir şeyi mutlaka olurdu. Özellikle erkek çocukların çok hareketli olmasından yakınırlardı. 'Hiperaktıf' diye tanımlanan ailelerin bolca kullandığı bir terim vardır bilir misiniz? 'Bizim çocuk hiperaktif hoca hanım!' Kafama sıkın, şuracıkta öleyim!

Çocuklar oyun oynamayı biraz fazla seviyorsa hiperaktif olmuyor anneler. Hiperaktiflik öyle basit bir şey değildir. Ben onlarla gayet iyi anlaşıyorum ve oturup beraber güzel güzel dersimizi de yapıyoruz. Lütfen hiperaktifliğe çamur atıp durmayın. Rica ediyorum!

Zaten asıl hareketli olmazlarsa sorunlar başlardı. Annelere bunu bir türlü anlamak istemezdi. Çocuğunuzun hareketliliği bir başkasına zarar vermeyecek düzeyde ise sorun yoktur. Zarar veriyorsa zaten biz bunu görür müdahale ederiz.

Kamu Spotu Kestik!

Görüşmeleri bitirdiğimde Gaye'yi oyun odasında bulmuştum. Minik sarı ördeğim her zamanki gibi uslu uslu beklemişti. Buraya sandığımdan daha kısa bir sürede alışmıştı. En sevdiği arkadaşı Açelya olmuştu. Durun, durun! Bunu da söylemeliyim! Platonik aşkı bile vardı. Henüz ikimizin arasında bir sırdı. Yani ben öyle sanıyordum. Ona zamanı gelince aşkın böyle bir şey olmadığını, bunun için çok küçük olduğunu söyleyecektim. Şimdilik bekliyordum çünkü kızımız kendini epey kaptırmıştı. Hayatın gerçeklerinden bahsedip minik hayallerini yıkmak istemiyordum. Babasının henüz bundan haberi yoktu. Aslında bu gün söylemeyi planlıyordum fakat veli görüşmelerine gelmemişti. İlk görüşmeye gelmemiş olması canımı sıkmıştı. Sorumsuz bir baba olamayacak kadar iyi idare ettiğini düşünüyordum. Kıyısından köşesinden hayal kırıklığı yaşamış olabilirdim. Neyse!

Aranan Anne Bulundu! | TamamlandıWhere stories live. Discover now