3.Bölüm

49.8K 2.8K 212
                                    

Not: Yeni bölümle karşınızdayım. :) Vote ve yorumlar ne kadar çok olursa bölüm yazmak için o kadar çok enerjim oluyor arkadaşlar bunu bilmenizi istiyorum. Vote sayısı ile okunma sayısı arasında uçurum var maalesef. 

Kısa –bana göre upuzun- bir sessizliğin ardından Anıl nihayet konuşmaya başladı.

''Ne istiyorsun?''diyerek cevap verdiğinde kaşlarım hafif yukarı kalkmış bir şekilde telefonuma yandan bir bakış attım. Şeytan diyor at telefonu camdan aşağı! Niye aradım ki zaten. İyilik damarım  tutacak zamanı bulmuştu. Kabahat bendeydi. Yaramazdı anacım iyilik falan bu erkek milletine. Yapmayacaktın, düşünmeyecektin, önemsemeyecektin. Sonra böyle olurdu işte. Ne istiyorsunmuş! Dün evlenelim diyen, aşkım, hayatım, böceğim,çiçeğim diyen sen değil miydin Anıl!

''Ne demek ne istiyorsun!''diyerek sinirle konuştum. Cinlerim anında tepeme çıkmış, horon teper hale gelmişlerdi. Bu kadar sinirlenmem normal miydi? Hayır. Sakinleşecek miydim? İki kere hayır!

''Beni dinleyecek misin bu sefer?''

Telefonuma yine yandan imalı bir bakış yolladım. Anıl da keşke bunları görebilseydi. Derisine varıncaya kadar yüzmek, işkence etmek istiyordum ona. Benimle dalga mı geçiyordu? Dünkü adamla bu günkü Anıl arasında dağlar kadar fark olması sizce de biraz tuhaf değil miydi?

''Dinlemeyeceksem neden aradım seni Anıl?''diye sorduğumda sıkıntılı bir şekilde alıp verdiği nefesi telefonun diğer ucundan duymuştum. Yirmi dört saat içinde bir şeyler değişmişti. Bunu fark etmem uzun sürmemişti. Anıl dün gayet keyfi yerinde gülen biriydi. Bu günse sıkıcı bir adam olup çıkmıştı. Kesin bir derdi vardı. Öğrenmeliydim. Onu üzen şey her neyse garipti ama beni de üzüyordu. Ah hayır Aslı kendine gel! Uzun zaman önce bencil olmayı öğrendin sen. Onu düşünme kendi derdine yan!

''Anıl... İyi misin? Kötü bir şey yok değil mi?''

Beklediğim ses uzun süre gelmeyince endişelenmiştim.

''Bir saate dünkü kafede buluşabilir miyiz? Senin için de sakıncası yoksa tabii.''

Anıl'ın içine kesinlikle bir şeyler kaçmıştı. O kaçan her neyse hiç sevmemiştim. Ciddi birer yetişkin olmak bize göre değil Anıl! Zorlama, sal gitsin. Vallahi üzülüyorum. Olmuyor böyle.

''Elbette uygun. Orada olacağım.''

''Teşekkür ederim Aslı.''

Telefonu konuşmamı beklemeden kapatmıştı. Neden teşekkür etmişti ki şimdi durduk yere? Bu iş gittikçe tuhaflaşıyordu. Telefon elimde ne kadar süre bekledim bilmiyordum. Beynimi bir şeyler meşgul ederken zaman kavramı ortadan kaybolurdu. Anıl'ın bir sorunu vardı. Buna emindim. O sorun çok büyüktü ve onu huzursuz ediyordu. Benimle evlenmek isteme nedeni de bu soruna bağlıydı. Yani ben böyle düşünüyordum. Anıl'ın benimle evlenmek istemesi tuhaftı. Ben olsam benimle hayatta evlenmezdim yani. Her neyse!

Arabama bindiğime buluşma saatine tam olarak yirmi dakika vardı. Kafe okula yakındı. Bu yüzden acele etmeme gerek yoktu. Fakat ben şirin vosvosuma işkence ettirmekte ısrarcıydım. Gazdan ayağımı çekemiyordum. Bir an önce orada olmak istiyordum. Anıl'ın derdi neymiş bilmek istiyordum.

Arabamı durdurduğumda park etmekle uğraşmadım. Anahtarı görevliye teslim ettim ve içeri girdim. Anıl'ın erken gelmiş olması için dua ediyordum.

İleride cam kenarı bir masaya kurulmuş, elini yanağına dayamış dışarıyı izlerken buldum onu. Sezgilerimde haklıydım. Bu adamın kesinlikle bir derdi vardı. Yurdun dört bir yanında gemileri batmış gibi dertli dertli oturuyordu.

Aranan Anne Bulundu! | TamamlandıWhere stories live. Discover now