13. Bölüm

36.7K 1.9K 74
                                    


"Yarın güzel bir gün olacak Aslı."

"Ne?"

"Bu günü unutmak isteyen sendin. Unutmamız için telafi etmemiz gerekiyor."

Sinsi sinsi sırıttım.

"İyi fikir. Burnundan getireceğim. Böylece bu gün yaptıklarının cezasını çekmiş olacaksın."

"Elinden geleni ardına koyma!"dedi Anıl açıkça meydan okuyarak.

"Anlaştık!"

Bir anda gaza gelmiş, Anıl ile yeni bir anlaşmanın tam ortasında, yatağın içinde el sıkışırken buluvermiştim kendimi. Bazen düşünüyordum da Anıl da benim kadar garip biriydi. Bir kere ben dengesizdim, bunu herkes biliyordu ama Anıl? Onu da yoldan çıkarttığım için kendimi bir kez daha tebrik ediyordum.


*~*~*


Sabah hiç huyum olmamasına rağmen erkenden uyandım. Anıl dengelerimi her türlü bozuyordu işte, ben size söylemiştim. Yataktan kalkmam biraz uzun sürdü tabii. Neden diye bir sorun! Çok güzel açıklayacağım şimdi.

Öncelikle başım yine olması gereken yerin tam tersindeydi. Daha doğru tarif etmek gerekirse ortasında da diyebilirdik. Çok karmaşık anlattım. Durun, başa saralım.

Yatağa yan yatarken bulmuştum kendimi. Fazlaca dağınık sefil bir halde gözlerimi açmıştım. Başım yataktan aşağıya kayıp, sarkmıştı. Saçlarım adeta bir çalı süpürgesi gibi parke zeminini süpürüyordu. Saç diplerim acı çekiyordu. Hafif başımı kaldırınca boynuma saplanan keskin acı tutulduğumun kanıtıydı. Zaten bir bu eksikti!

Ayak parmaklarımı oynattım hafifçe. Düz bir şekilde yatakta durması gereken ayaklarımın altında bombeli yumuşak bir zemin vardı. Hiii! Ayaklarım Anıl'ın üzerindeydi!

Şu an yapmak istediğim tek şey yatakta tepinmek ve içim dışıma çıkana kadar ağlamaktı. Bir insan nasıl bu kadar düzensiz yatabilir sorunun yanıtına kanlı canlı örnektim. Bende bilmiyordum ki. Akşam yatarken gayet usturuplu yatağa giriyor, üzerimi güzel güzel örtüyordum. Uykuya daldıktan sonra oluyordu her şey. Lanet olsun! Şimdi Anıl'dan bacaklarımı nasıl kurtaracaktım?


Önce belimi dikleyerek yatakta oturur pozisyona geçtim. Gözlerimi açarken bile zorlanıyordum. Ayaklarım Anıl'ın karnının üstünden geçecek şekilde yukarı tırmanmıştı. Anıl görebileceğim en düzgün şekilde, hatta hiç hareket etmeden uyuyordu. Ondan düzenli yatmak konusunda biraz ders alsam hiç fena olmazdı. Duruşu, yüzünün hali benimkinin tam tersiydi. Ben sabah uyandığımda süpürgesi eksik cadılar gibi olurdum. O ise masum görünüyordu. Masum ve tatlı... Konumuz bu değil Aslı! Kendine gel!

İçimden "Haydi Bismillah!"diyerek hafifçe bacağımı kendime doğru biraz çektim. Ah... Olamaz! Anıl rahatsız olmalı ki harekete geçmişti. Şimdi durum daha vahimdi. Kolları diz kapağımın beş karış yukarısındaydı ve bacaklarıma sımsıkı sarılıyordu. Ölüm fermanımın an itibariyle imzalandığını düşünüyordum. Kara bahtım kör talihim yine peşimi bırakmamıştı. Şimdi bu durumdan nasıl kurtulacaktım? Bacaklarımı nasıl Anıl'ı uyandırmadan çekecektim?

Anıl'ı çağırıp uyandırmak elbette iyi bir seçenekti. Ancak bulunduğumuz konum o kadar vahimdi ki elleri bu kadar yakınımdayken uyanırsa, o panik anında neler olabileceğini, bacağımın üzerindeki elinin nerelere kayabileceğini düşünmek bile istemiyordum. Huh! Önce derin bir nefes... Beynine oksijen gitsin Aslı! Çalıştır saksıyı. Düşün!

Ayaklarımı tekrar çekme gafleti bulunduğumda ise olan olmuştu. Anıl bacağımı kafam sanmış olacak ki iyice kendine çekmiş resmen göğsüne yaslamıştı.

Aranan Anne Bulundu! | TamamlandıOnde histórias criam vida. Descubra agora