Meet Lights

8 0 0
                                    

Evet, bazı şeyleri değiştirme yeteneğim yoktu yada doğa üstü güçlerim ama bu bendim ve bu cadılar kazanındaki kumar masasında canlı kalmalıydım degil mi?
Sanırım yapmam gereken en doğru şeyi yapacaktım.

Uzun sulietli siyah takım elbiseli adamın masasında duran ve açık pencerenin etkisiyle uçuşan sayfalara baktım. Beş dakika sonra kaderim değişebilirdi yada tüm dünyam yerle bir olabilirdi. Neden bilmiyorum ama her zaman oldukça değişik bir kızdım sanki herkes bana tuzak kurmuş gibi hissediyordum. İçimdekileri kimseye anlatamıyorum. Sanki birine anlatırsam kendimi küçük düşürmüş gibi hissedecektim. Sanki rüyadan uyandırıp beni sonrada benimle dalga geçer sanıyorum. Sanki kurtlar sofrasının önüne sunulan ana yemek gibi.

Ben beynimin içinde yeni bir savaşa girmişken. Sekreter kız odaya girdi. Ve artık kararı söylememi istedi. Patron olduğunu düşündüğüm takım elbiseli uzun adamda bunu destekledi ve başka bir sürü işi olduğundan yakınmaya başladı. Sanırım imzayı atacaktım ve gerçek beni flaşların arasına gömmeyi kabul etmek durumunda kalacaktım. Derin bir nefes aldım ve kabul ettim kağıtları uzatmasını rica ettim ve uzatmakta gecikmedi (tabi insanın isinin sonunda kendi çıkarları olunca boyle oluyordu demek. Diye içimden geçirmeden edemedim.)
Anlaşma maddelerini gözden geçirdim; Bir yığın madde alt alta sıralanıyordu sonsuza giden bi köprü gibi.. Veya trafik evet trafik doğru benzetmeydi. (Ah arabam olmadığını hatırlatmakla görevli iç sesim herzamanki gibi görevini dakik bi şekilde yapmayı unutmadı... Ah ah)
Maddeleri yavaş yavaş okumaya başladım. Gözümden bir şey kaçırmak istemiyorum (Her ne kadar okuduğum şeyler bi yığın anlamını bilmediğim terimleri kapsasada..
Sanırım bu işi yapacaksam önce bir yardım almam gerekecekti... Evet , kimi kandırıyorum ki hiç bişey anlamamıştım.)
Maddelerden biri parlarcasına gözüme çarpıyordu ben burdayım diyordu sanki işte geçmişini silmeyi teklif ediyorum diyordu yapabilecek misin? Soluğum da kalan nefesi hissettim okurken sanki hayat durmuştu .
Orda duruyordu işte kağıtta bir kaç harften ibaretti... Bir kaç harf gerçek beni silmeme yeter miydi ki? Sanmıyorum..

Madde 6: Populer ve uyumlu bir isim bulunacak ve gercek ismi sadece kayıtlarda kalacak
Ve diğer tüm maddeler neredeyse böyle devam ediyordu adımın yazılı oldugu evrakın altına imzamı atıp anlaşmaları uzattım. Şu uzun siyah takım elbiseli sırık pardon az once patronunm oldu ( Henüz patron olup olmadığını bilmiyorum gerçi.)
Odaa hemen hevesle imzasını isminin altına attı. ( Bu adama ısınamadım yüzünde değişik bi ifade var. Ön yargıları sevmem ama beni tuhaf hissettiriyor. Aynı eskisi gibi..)

Odadan çıkmadan önce zehirli dilini açıp zehrini saçmayı unutmadı
" Para başarının marşıdır.ve herkesin yazmak için sadece bir marşı olur "

O odadan çıkarken diğer sekreter girdi. Burası gerçekten büyük bir imparatorluktu önümde durdu ve şöyle devam etti :

" Hanım efendi aşağıda bir bugatti veyron sizi bekliyor. Elbiseleriniz de odanıza bırakıldı. Elinizden geldiğince hızlı hareket ederseniz bizi sevindirisiniz. Şimdiden teşekkürler."

Sadece "Peki"diye mırıldana bildim. ( Aman tanrım neler oluyordu böyle!!!)
Neye bulaşmıştım ben böyle kendi kişiliğimi yerle bir etmiştim ve gerçek beni bir imzayla katletletmem isteniyordu geri dönüşü olmayan bir yolda son sürat sürüyordum ama daha araba kullanmayı bile bilmiyordum. Nefes almam gerek beynime oksijen gittiğini sanmıyorum.. Cam panele doğru adımlarımı sıklaştırmaya başladım.

İşte burdayım... Bu kadar uğraştıktan sonra burdaydım. O da burdaydı.. Odadaki büyük cam duvardan ayaklarımın altında kanatlanan New York.. İşte benim şehrim büyük Ceo şirketleri ve tüm eşsiz fırsatlarıyla...
Adımın anılmasıyla odadan çıktım. Buradaki insanlari kızdırmak kesinlikle en son istediğim şeydi kavgadan korkmam ama bugün yeterince yükü omuzlarıma almıştım. ( Hatta kotayı biraz aşmış bile olabilirim. Tabi bu biraz tabiri az kalır... Ama gerçekten çok az.. İç sesimi kandıramıyordum ona sözde geçiremiyorum nasıl oluyor anlamıyorum anlam veremiyorum ama nasıl oluyorsa hep haklı çıkıyor. Tıpkı buraya gelirken uğradığım saçaklı kafede bana hatırlattığı gibi bu sıradan bi görüşme değildi. Ve yine haklı çıkmıştı bazen onu dinlemiyorum ama sonunda hep onun dediği doğru yanıt oluveriyor. Kısır bi döngü gibi sonrası da hep aynı kendime kızıyorum keşke onu dinleseydim diye... Ah ah ah bu ben ahh...)
Adım ikinci kez sarışın kadın tarafından zikredildi. Buranın tüm çalışanları böyle miydi acaba?? Hepsi defileden fırlamış gibiydi . Aman Tanrım!!! Çıkmam gerekiyordu. Masanın üzerindeki küçük çantamı aldım ve geldiğimi başımla belirttim. Gitme vakti...

Çıkarken kanatlarımı ve tüm benliğimi masada bıraktım artık baska biri olmanın vaktiydi değil mi ama ben yeni bir sayfaya hazır olup hazır olmadığım arasında araftaydım....

Beynimi boşalttım sahte gülücüğü yüzüme yerleştirip odadan çıktım...
Anlaşılan bu şirkette her gün gelmek zorunda kalırsam sahte gülüşlerimin nesli tükenebilirdi iyi anlamda mı kötü anlamda mı olduğuna karar veremedim...
Ama ipuçları kötü olacağını gösteriyordu...

Naabot mo na ang dulo ng mga na-publish na parte.

⏰ Huling update: Aug 18, 2016 ⏰

Idagdag ang kuwentong ito sa iyong Library para ma-notify tungkol sa mga bagong parte!

QUEEN OF MULHOLLAND -StartTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon