•28•

5.7K 452 100
                                    

Hani bazı lafları söylemeniz gereken an değil de uyku öncesi dönemde farkedersiniz ya; bazı şeyler de gün içinde değil de kafanızı yastığa koyduğunuz o anda dank eder kafanıza...

Kafası yastıkta, bacakları yatağın iki yanına açılmış şekilde aptal gibi sırıtırken öğlen saatlerinde Kyungsoo ile yaşadığı şeyleri düşünüyordu Jongin, mutlu mutlu. Şeytan ya bu, rahat bırakmıyordu işte. Yine yapacağını yapmış, Jongin'in aklını bulandırmayı başarmıştı. Çok kişilikli olmanın en kötü yanı da buydu zaten. Bir an dünya yansa şarkı söylerek dans edecek havadayken saniyeler sonra tam tersi ruh haline bürünebiliyordu.

Mutlu olmaya alışık değildi ve mutlu olduğu zaman içinden bir ses 'hayırdır lan ben niye mutluyum' diye şüphelendirip 'kesin bir bokluk var' diye destekliyordu.

O an aklını kurcalayan şey Kyungsoo'nun ona karşı olan sıcak tavrıydı. Hayır Jongin'e olan tavrı değildi onu rahatsız eden, Kai'ye karşı olan tavrıydı. Rahat mı batıyor derseniz evet batıyordu işte.

Düşündü Jongin...

Kyungsoo daha yeni tanıdığı herkese mi böyleydi yoksa Kai'ye özel bir davranış mıydı? İki ihtimal de kötüydü çünkü Jongin'e onu seveceğini söylerken Kai'ye olan yakın davranışları normal değildi. Bugün Kyungsoo ile yemeğe çıkan başka bir 'kuaför çocuk' da olabilirdi. Kyungsoo ona da mı sarılacaktı? Ya da ona da mı gülecekti Kai'ye güldüğü gibi... Onu seven birinin olduğunu bilirken, ona umut verirken, başkalarına da mı mavi boncuk dağıtıyordu?

Az önce o aptal gibi olan hallerine utandığı için yüzüne bastırdığı ellerini bu sefer ağlamamak için gözlerine bastırdı.

Sakin olmalıydı... Kötü düşünmemeliydi... Kyungsoo'nun yaptığı tek şey ona dostça bir sarılış verip onunla yemeğe çıkmaktı. Bir şey yapmamıştı, iki erkek de gayet doğal bir şekilde  yemek yiyip sarılabilirdi, ille de flörtleşme olarak algılamamak gerekirdi.

Parmak boğumları ıslanmaya başladığında içini derince çekti. Ağlamamalıydı ağlamamalıydı ağlamamalıydı! Telefonundan gelen kakaotalk bildirim sesiyle beraber elinin tersiyle gözlerini silip yana attığı telefonu alarak ekran kilidini açtı.

Dorero:
•Jongin...

KYUNGSOO ONA DEĞER VERİYORDU!

KYUNGSOO ONUNLA OYUN OYNAMIYORDU!

KYUNGSOO ONU SEVMEYE ÇALIŞIYORDU!

Jongin bunlara inanmak istiyordu...

Bonibon:
•Hım?

Dorero:
•Nasılsın?

Nasıl mıydı? Bok gibiydi!

Bonibon:
•İyiyim, sen?

Dorero:
•İyi..
•Ne resmi bir konuşma oldu be -.-

Oysa bugün gayet gayriresmiydi. İyi düşün Jongin... İyi düşün!

Bonibon:
•Cidden akskdjdj
•Ne yaptın bugün?

Dorero:
•Kai'ye özür dilemek için gittim
•Sonra yemek yedik

En azından yalan atmamıştı, bu iyi bir şeydi değil mi?

Dorero:
•Sen ne yaptın?

Bonibon:
•Çalıştım
•Kıskanmalı mıyım?

(Kyungsoo'nun yerinde olsam kafayı yerdim lan o.O kıskanma desen sıçtın, kıskan desen sıvadın)

Kendi kendini kıskandığı için çoktan deli gibi hissetmeye başlamıştı. Kyungsoo Jongin'i değil de Kai'yi seçerse ne yapardı bilmiyordu.

Dorero
•Neden kıskanmalısın?

Bonibon:
•Onunla randevuya çıkmışsın resmen?

Dorero:
•Sadece yemek yedik

Ve biraz da sarıldık... Bunu söylememişti. Siktir be! Kafayı yiyecekti.

Bonibon:
•Sana güvenmeli miyim?

Dorero:
•Bana güvenmiyor musun?

Bonibon:
•Elbette güveniyorum~
•Bana söz verdin değil mi?

Fakat bu mesajın Kyungsoo'da yarattığı etki hakkında en ufak bir fikri yoktu.

Dorero:
•Evet Jongin, sana söz verdim...

Ve bu, o gün içinde konuştukları son şey oldu. 

****

Tehlikenin farkında mısınız ajsjdjsjjs

Medya ne alaka, saçımı öyle kestireceğim *-* saçlarım dalgalı ya, biraz da karıştırarak kullanırsam öyle olacak *-* merak etmeyin kızlar oppanız hepinizle evlenecek akskdkfld
Peki bundan bize ne diyorsanız, demeyin.

Kakao Blank •KaiSoo• √Where stories live. Discover now