-1.Bölüm-

564 32 22
                                    

Ama olucakları bilse o eli tutmaktansa orada soğuktan ölmeyi yeğlerdi...

Mavi gözlerini ufacık ve şirin bir odaya açtı. Tedirgin bakışlarıyla yattığı yerden etrafına bakınıyordu.

Neresiydi burası?

Nasıl gelmişti buraya?

Kafası allak bullaktı. En son hatırladığı şey bir melek gördüğüydü. Sonrası yoktu. Öldümmü acaba? diye düşündü ve etrafına yeniden bakındı. Ama kimseciklerin olmadığı bu ufak ve sıcacık odada dururken ölüp ölmediğine emin olamadı. Sızlayan vücudunu kaldırmaya ve etrafa bakmaya karar verdi. Ama yapabildiği tek şey kafasını azıcık oynatmak olmuştu. Bitkin vücuduna aldırmadan birdaha deniycekken ayak sesleri duymasıyla hemen gözlerini kapadı ve uyuyormuş gibi yaptı. Bir süre sonra ayak sesleri kesildi ve kapının gıcırdama sesi tüm odayı doldurdu. Cılız bir çocuk elinde bir tepsiyle yerdeki büyük döşşeğin üstünde yatan sarışın kızın yanına geldi ve tepsiyi başucuna bırakıp dikkatlice kızı süzdü. Ardından.

"Uyumadığın belli oluyor." dedi tek kaşını kaldırarak. "Hadi gözlerini aç" onun mavi gözlerini yeniden görmek istiyordu bir yanı. Astrid tedirgince gözlerini araladı. Karşısında melek sandığı o çocuğu görünce donup kalmıştı. Sadecede.

"S-senn" diyebilmişti.

Çocuğun yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluştu. Onu yeniden canlı bir halde gördüğüne nedense seviniyordu. İçten içe. Yüzündeki gülümseme ne kadar engel olsada onun saşkın mavi gözlerine baktıkça dahada genişledi ve.

"Ben ne? Haa ayrıca bir melek olduğumu sanmıyorum" dedi.

Mavi gözlü kızın kaşları çatıldı.

"Ama senn bunu.." derken cılız çocuk lafını tamamladı. "Nerden biliyorum?...Şeyy uykunda sayıkladında" diye cevapladı onu. Kızın yanakları kızarmıştı. Ne diyeceğini bilemiyordu. Onun bu halini gören çocuğun yüzünde yine bir gülümseme oluşmuştu. Bu sessizlik ikisininde canını sıkıyordu sonunda sessizliği bozan Astrid'in midesi olmuştu.

"Avv aç olmalısın. Yani tebikide açsın. Sana bir şeyler getirmiştim." dedi gözlerini yanındaki tepsiye çevirerek. Astrid'de onunla birlikte gözlerini cevirdiğinde ; metal tepsinin içindeki üstünden buhar çıkan tavuk sulu çorbayı ve yarım ekmeği görünce kendini cennette hissetti günlerdir aç olan kız. Resmen ağzının suyu akacaktı!. Çocuk tepsiyi kızın önüne doğru çekti. Çorba kasesini eline alıp biraz karıştırarak soğumasını sağladı ardından kaseyi bırakıp neler olduğunu anlamaya çalışırcasına ona bakan kızın boynunun altından parmaklarını yavaşça geçirdi. Ne yapmaya çalıştığını anlamayan Astrid'in gözleri kocaman olmuştu. Ancak onu engellemek için ufacık birşey yapmaya bile gücü yoktu. Bu yüzden ona izin vermek zorunda kaldı. Çocuk yavaşca Astrid'in başıyla beraber sırtınıda dikleştirdi. Ardından kızın gözlerinin içine *iki saniye böyle durabilirmisin?* gibisinden bakıp ellerini sırtından çekti ve yastığı kızın sırtına dayayarak dik kalabilmesini sağladı.

"Tamam oldu. Sıra yemekte." diyip bir parça ekmek kopardı ve kızın ağzına doğru yaklaştırdı. Astrid'in yine gözleri kocaman olmuştu. Napiyon len sen çocuk! diye geçirdi içinden. Daha adını bile bilmediği bu çocuk şuanda oturmuş ona yemek yedirmeye çalışıyordu. Saşkınlıktan ve onun elinden yemek istemediğinden ağzını açmadı. Böyle olucağını bilen çocuk.

"Hadi inat etme kendi kendine yiyemezsin. Çok bitkinsin" dedi. Astrid dudağını büzdü ve yan gözlerle onu süzdükten sonra bıkkınlıkla nefesini dışarı verip kafasını salladı. Çocuk yüzünde oluşan gülümsemeyi hemen sildi. Elindeki ekmek parçasını Astrd'in hafifçe araladığı ağzına bıraktı. Astrid yavaşça ekmeği çiğnerken bardaktaki sıcak suyu kızın çenesinden hafifçe tutarak birkaç yudum içirdi. Elini çenesinden çekip çorba kasesine uzandı. Birkaç kaşık içirdikten sonra yine ufak bir ekmek parçası yedirdi. Kasedeki çorba ve ekmek bitince.

"Şimdi ne yapmak istersin?" diye sordu mavi gözlü kıza. Sonunda karnını doyuran Astrid sağlıklı düşünerek önce boğazını temizledi ve.

"Öncelikle ben t-teşekkür ederim. Neredeyse nalları dikmiştim. Ama bana neden yardım ettin? ve sen kimsin? ve burasıda neresi?" dedi soğuktan kısılmış sesiyle. Çocuğun yeşil gözleri derinleşmişti ona bir açıklama yapmaktan korkuyordu sanki. Bıkkınlıkla nefesini dışarıya verdi ve gözlerini onunkilere dikerek.

"Öncelikle birşey diğil ve bir insanı orada öylece bırakamazdım. Benim kim olduğuma gelirsek adım Hıçkıdık zamanla beni tanırsın çünkü burası artık yeni evin. Buda bizimle birlikte yaşıycaksın demek maviş"

Astrid donup kalmıştı. Yeni evmi? Burada yaşamakmı? Maviş'mi!? Aklındaki sorulardan en önemlisini söylemeye dili vardı sadece.

"B-bizimle derken?"














Ohh bitti bea! Tmm tmm bune diyceksiniz 600 kelimelik bölüm. Ama ancak bunu yazabiliyorum bu kadar zamanda. Bildiğiniz gibi watty'e artık giremiyorum. Ara sıra sadece bölüm yazmak için gizli gizli giriyorum. O kadarcık zamandada ancak bu kadar yazılıyor :( neyse idare edicez artık.

Sizce bölüm nasıl?

Hıçkıdık ne ima ediyordu sizce?

Lütfez cevaplayın. Bakamasamda benim için çok önemli hepinizi boll boll öpüyorum ŞİMDİLİK HOŞÇAKALIN...

ÇapulcularWhere stories live. Discover now