Gök ağlıyor diye kızan deniz~19

22 2 0
                                    

Yine burdaydım. Denizde... Eskiden ne zaman canım bir şeye sıkkın olsa benim Deniz'ime sığınırdım. Başımı omzuna yaslar kokusunu içime çeker rahatlardım. Ama artık o benim Deniz'im değil ki... Bu yüzden bende ,yağmur yağdığı için, aynı onun griliklerine benzeyen denize geldim bu kez.

Denizin içine uzatılmış olan taşların en ucunda bağdaş kurmuş oturuyordum. Aslında şimdiye kadar ağlıyordum da ama şimdi gözlerimde akıtabileceğim yaş kalmamıştı. Eminim şimdi gözlerim tam onun sevdiği halini almıştı. Aklıma onun bana bir keresinde söylediği şey geldi:
"Bak... Bilirsin ben yalan söylemeyi seven bir insan değilimdir. Yani sana çok çirkin oluyorsun ağlama demeyeceğim. Gözlerinin en çok bu halini seviyorum ama yinede sen ağlama... Sen ağlayınca kalbim ağrıyor."

Acaba şimdi onun kalbide ağrıyor muydu? Bir yandan istiyordum ama hiçte istemiyordum. Beni sevsin istiyordum yine eskisi gibi olalım istiyordum. Ama yinede ben ona kıyamazdım ki, ağırmasındı onun kalbi...

Hah! Gerçi şimdi o benim ağladığımı bile bilmiyordur ki! Yanındaki şırfıntılarla yiyişmekten, gülüşmekten ben mı gelirim onun aklına?!

Daha geçen gün onun yüzünden neler yaşamışken yine aynı şeyi yapıyordu bana. Bunu bana yapmaya ne hakkı vardı ki onun? Kim vermişti ona bu hakkı? Herkes beni kırıyordu. Herkes hatalar yaparak benden uzaklaşıyordu. İlk önce babam en büyük hatayı yapmış ve aramıza uçurumları yerleştirmişti. Daha sonra annem... O da hatalıydı! Babam onu aldattı diye beni, abimi terk etmek zorunda değildi! Ama yapmıştı ve onun yaptığı hatayla Barış'ımı da kaybetmiştim. Ve son olarak Barış... O da hatalıydı. Neden hiç kendindeki hatalara bak mıyorsun? Hatalar hep başkalarına ait olmak zorunda değil. Beynimin içinde yankılanan şeyler ile bir an şimdiye kadar aklımda olan şeyleri sorgulama ihtiyacı duydum. Belki de gerçekten ben hatalıydım. Ama bana 'Senden uzak durmamı isteyen kişi sen bile olsan seni bırakmam. Çünkü ben senden uzak kalamam.' sahi bana bunu söylemişti bir zamanlar değil mi? Peki... O zaman ne değişmişti? Neden şimdi bunları söylemiyordu bana, neden beni bırakıp gitmişti? Ben hala onu severken, hala onu unutamamışken o nasıl böyle kolay unutmuştu?

Ah! Bu sorular sürekli beynimdeydi ve ben bunlara cevap bulamadığım sürece beni ve aklımı kemirip tüketecekti. Ama aslında her şey çok basit değil miydi? Geçen haftadan bu akşama kadar yaşananlar tekrar aklıma gelirken gerçekten önümde çırpınan bu denize kendimi atmak istiyordum.

Geçen hafta, o konuşmadan sonra gerçekleşen tek olay benim kalp çarpıntımdı. Ah tabi birde başka hiçbir şeye değişmeyeceğim Barış'ın dudaklarında ki haylaz gülümseme... Bu çocuk birşeyler yapıyordu ve benim aklımı karıştırıyordu. Alla'sen kim böyle bir durumda normal bir kafayla yaşamaya devam edebilirdi ki? Sanırım ben pek beceremedim. Bütün hafta derslerde sadece arkamda oturan o müthiş varlığı düşündüm. Eh, dersleri dinlemeyip üstüne üstlük birde o kadar devamsızlık yapınca bir sürü çalışmam gereken konu birikmişti ve bende geçen haftayı neredeyse sadece eskisi gibi inekleyerek geçirmiştim. Bir kere okuldan sonra Ali, Hazal, Ulaş ve ben sinema-yemek yapmıştık o kadar... Onun dışında zaten Barış ile sadece yemek yerken konuşuyorduk o da zaten ya abimler hakkında ya da bir daha araba kullanmamam konusundaydı. Ve günler sonra bu öğleden sonra gelip bana birşeyler yapmayı teklif etmişti. Ama bana bunu sorarken kast ettiği şeyin barda takılmak olduğunu düşünmemiştim. Yine geçenki bara gelmiştik. Kapısına geldiğimde içimde kötü bir his oluşmuştu ama ben bunu geçen yaşadıklarımıza yorup içeri girmiştim. Keşke yapmasaydım, keşke içeri girip beni yine mahvetmesine izin vermeseydim. Mekana benimle geldiğinin aklına geldiği tek an içeri girip bir yere oturduğumuzda bana abilik tasladığı andı sanırım.

Onu sevdiğimi bilmesi gerekiyordu! Nasıl bilmezdi ki? En azından hangi aptal eskiden yakın olduğu birinin yanında saçma sapan kızlarla yiyişip gülüşürdü ki? Gerçek anlamda Barış gerizekalının tekiydi.

İLKLER UNUTULMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin