Bölüm 5 - İmkansızı İstemek

89K 3.6K 368
                                    

Not: Bölümde okunma sorunu olduğu için tekrar güncelledim.

Biliyorum uzun bir süre oldu ama vizelerim biteli bir hafta oluyor, ben de bu süreçte çok yıprandığım için buradan uzak kalmak istedim. Amaa geri döndüüm, annemin yoğun serzenişleri üzerine... Biraz daha yazmazsam kendisinin yazacağını ve bir daha utancımdan wattpade giremeyeceğimi söyleyip beni tehdit etti. :D Ben de daha fazla dayanamadım :P Keyifli okumalar :)

Multimediadaki bey Devrim :) Kendisi pek tatlı pek sevecen. Konuşma grubu açtık facebook grubunda olanlarla. Sevmelere doyamıyoruz :D Siz de gelmek isterseniz Doğa'dan Hikayeler grubuna katılarak işe başlayabilirsiniz :) 

Bölüm Şarkısı: İncesaz / Bir Çapkına Yangınım

5. Bölüm

Gözlerimi yine berbat geçeceğini bildiğim bir sabaha açtığımda dün gece olanları düşünmemeye çalışarak yataktan kalktım. Yemek tek kelimeyle fiyaskoydu. Her ne kadar Devrim'le ilk kez birebir iletişime geçmiş olsam da, finaller önemliydi. O kızı bir türlü aklımdan atamıyordum. Denemiyor değildim, ama bu imkansıza yakın bir şeydi benim için. Arkalarını dönüp kol kola uzaklaşmaları, hala gözümün önünden gitmiyor, sürekli kendini hatırlatıyordu.

Derin bir nefes alıp aynanın karşısına geçtiğimde aslında Devrim'e hak vermeden edemedim. Öyle harika bir kız dururken, benimle kalacak hali yoktu. Zaten kalacağını ümit etmek tam bir aptallık olurdu. Gözlerimi kapayıp aceleyle aynanın karşısından uzaklaştığımda, dolaptan her gün giydiğim kıyafetlere benzer bir etek ve gömlek çıkardım. Bugün dedem şirkete gelmeme izin vermişti. Sonunda onu iyi olduğuma ikna etmemden mi yoksa hızla yaklaşan davetin yoğunluğundan mı bilmiyordum ama sonuçta izni kapabilmiştim.

Davet... Yiğiter Holding'le olan ortaklığımızı kutlamak için dedem oldukça şaşaalı bir davet organize etmeye karar vermişti. Birkaç gündür, yani benim yokluğumda herkesin fazla mesai yapmasının nedeni de bir nevi buydu.

Aynadaki yansımama son kez bakıp çantamı aldım ve dedemi daha fazla bekletmemek için merdivenleri koşarak aşıp arabaya bindim. Başlasındı bakalım...

***

"Cemre bu dosyalar Akif Bey'in odasına gidecekmiş. Ama önce İlhan Bey'e imzalatman gerekiyor acele et." Biz stajyerlerden sorumlu olan Banu Hanım bir o tarafa bir bu tarafa koşturan insanların arasına beni de kattığında, elindeki dosyayı sözünü ikiletmeden alıp ayaklandım. Bugün gerçekten şirkette yoğun bir tempo vardı ve daha şimdiden iki tane kaza yaşanmıştı.

Birincisi, çaycı Mehmet abi boş bardakları toplamak için çıktığında, elindeki dosyaların yüzünü bile kapatarak adeta gökyüzüne tırmandığı zavallı Ayşe'nin önünü görmeyip ona bodoslama dalmasıydı. Boş bardaklar bir tarafa Ayşe'nin elindeki dosyalar bir tarafa büyük bir gürültüyle saçılırken okuduğu anlaşmaya dalmış Emre'nin kırılma seslerini yanlış anlayıp "Deprem oluyooor!" diye etrafı inletmesiyle fazlasıyla korkak olan kızlardan birinin ulu orta bayılması da ikinci kazaydı. Zavallı kızın alnı hafif şişti ve Emre suçunun bedelini ödemek için onu en yakın hastaneye götürmek zorunda kalmıştı.

Bunların dışında bazı küçük sorunlar çıkmış olsa da kayda değer bir şey olmamıştı. Banu Hanım'ın gözlüklerinin üstünden bana bakmasıyla kendime geldiğimde, oturduğum yerden kalkıp aceleyle dosyayı kaptım. Dedemin ofisi bir üst kattaydı. Asansörün en alt katta olduğunu gördüğümde, merdivenleri tercih edip koşmaya başladım. Hayır abartmıyordum. Bugün insanlar genel olarak koşuyordu.

TAN ATEŞİ (KİTAP)Where stories live. Discover now