Bölüm 2 - Şans

106K 4.5K 240
                                    

Kuzular bu aralar üni olayları vs çok yoğunum bölüm de yazamadım doğru düzgün. Ama bu kadarcık bir şey yazdım ve paylaşayım dedim. Devamı imza günü telaşı bitince hemen gelecek ve bir düzene göre devam edeceğiz <3

2. Bölüm

Cemre bir eli kolyesini sıkıca tutuyorken gözlerini asansörlerin bulunduğu taraftan bir türlü çekemiyor aynı zamanda da önündeki dosyalara göz atmaya çalışıyordu. Kalbi heyecanlı bir ritme ayak uydururken gözlerini bir saniyelik de olsa kapadı ve derin bir nefes aldı. Bugün, bu kolye ona yine şans getirecekti. Hissediyordu. O'nu görmeliydi ve Cemre içinde kopan fırtınalar yüzünden bunun gerçekleşeceğinden adı kadar emindi.

Gözleri koridora kaydığında gelen giden olmadığını görerek yanaklarını şişirdi. Ama bu huzursuzluğu çok uzun sürmedi. Aklına çok değil, iki üç ay önceki o unutulmaz sahne geldiğinde dudaklarında minik bir tebessüm belirdi ve gözleri kısılırken bir budala gibi sırıtmasına aldırmadan o güne ışınlandı.

Çok yoğun bir gündü. Cemre önüne konan dosyaları temize çekmekle cebelleşirken yazın sıcağında kavrulduğu yetmiyormuş gibi, bir de bulunduğu ortamı kasıp kavuran kişiyle adeta şoka girmişti. Sanki hissediyormuş gibi önündeki işlerden başını kaldırmış ve gözlerini kapıya çevirip sadece birkaç saniye için onları dinlendirmeye çalışmıştı. Ama gözleri faltaşı gibi açılıp yuvalarından fırlama tehlikesiyle karşı karşıya kalırken yapabildiği tek şey dudaklarını şaşkınlıkla aralamak olmuştu. Ofise giren afeti devran ona doğru yürürken başka bir şey yapması da mümkün değildi zaten. Ama beklediği gibi olmamıştı. İsmini birkaç gün sonra üstün ajan becerileriyle öğrendiği Devrim Soykan, Yiğiter Holding'in yeni Genel Müdürü, Holding sahibi Kartal Yiğiter'in biricik yeğeni; ona bir kez, tek bir saniye dahi bakmadan yanından geçip gitmiş ve dedesinin de içeride bulunduğu odaya giriş yapmıştı.

Gözünün önünde şaklayan parmaklarla Devrim daldığı alemlerden sıyrılırken çenesini eline dayadığını ve bakışlarını asansöre dikerek bir moron gibi dikildiğini fark etti. Ardından onu kendine getiren kişiye çevirdi gözlerini.

Dedesi tam karşısında durmuş keskin gözleriyle onu inceliyordu.

"İyi misin güzel kızım?" derken sesi bir hayli kısık ve meraklıydı. Kötü yönleri de olsa, Cemre onun bu huyunu severdi. Dedesi ona kendini çoğu zaman bir prensesmiş gibi hissettirirdi ve el üstünde tutulmak belli bir ölçüye kadar genç kızın hoşuna gidiyordu.

Sesini alçak tutmaya çalışırken etrafa kısaca göz attı ve kimsenin olmadığını görünce "Dalmışım dedeciğim," diye açıkladı. Gözlerini birkaç kez kırpıştırıp kendine geldi tamamen ve önündeki dosyaları gösterdi. "Bugün çok fazla iş var. Yoruldum ondandır."

İlhan Bey, gözlerini torunun üstünde gezdirip anlayışla gülümsediğinde "Kendine dikkat et," diye buyurdu. "Yorma kendini." Cemre ona içten bir gülümseme bahşettiği an tuhaf bir elektrik dalgası onu tam göğsünden vurdu ve bariz bir şekilde irkilirken gözleri onun isteği dışında girişe yöneldi.

Ve elektrik çarpıntısının nedenini anladı. Devrim Soykan, tüm heybetiyle içeri süzülürken Cemre "Adama bak be!" diye bağırmamak için kendini zor tuttu. Güçlü kollar her adımla birlikte ileri doğru savrulurken Cemre onun geniş omuzlarında taşınmanın nasıl bir his olduğunu deli gibi merak etti. Acaba göründüğü kadar sert miydi, yoksa onun aksine bir o kadar rahat mıydı?

"Devrim Bey..." Dedesinin sesini işittiğinde gözlerini adamın vücudundan çekip ona çevirdi. Saçları buraya her geldiğinde olduğu gibi karışıktı ve Cemre adamın saçlarına adeta tapıyordu. Gözleri adamın koyu kahve gözlerine takıldı kısa bir süre ama hemen geri çekti. Aynı elektrik akımı onu tekrar sarsmıştı çünkü. O yüzden gözlerini adamın burnunda, nefes aldıkça içeri çöken yanak kavislerinde gezdirdi. Ardından biraz daha aşağıya indi ve yakasını açıkta bırakan kravatın bitiş çizgisine getirip adem elması üzerinde gezdirdi.

"Cemre Hanım?" Dedesinin gür sesiyle kendine geldiğinde başını hemen ona çevirdi ve soru dolu gözlerle ona baktı. "Bugünlerde şirket çalışanları fazla yoğun." Bu açıklamanın Devrim'e olduğunu Cemre birkaç saniye sonra anlayabildi.

Cemre, Devrim'le ilk kez bu kadar yakın olmanın verdiği heyecanla gözlerini ona çevirdiğinde adamın bakışlarının dedesinin üzerinden bir saniye dahi olsun ayrılmadığını görerek büyük bir üzüntüyle sarsıldı. Ona bir kez olsun bile bakmamıştı. Yüzü ani bir şekilde asılırken titreyen dudaklarını ısırdı. Ardından dolan gözlerini kimse görmesin diye önündeki sayfaya dikti.

"Bir an önce toplantı odasına geçelim." Cemre onun sesini yine duyamamış olduğunu fark ettiğinde, karşısındaki ikili çoktan ondan uzaklaşmaya başlamıştı bile. Cemre'nin gözlerinden usulca bir damla yaş süzüldüğünde genç kız kendine gelmeye çalışıp derin bir nefes aldı. Eli kolyesine gidip onu sıkıca kavradığında acı içinde fısıldadı.

"Bugün de şansım yaver gitmedi anne..."

***

İmza gününde size çok güzel sürprizlerimiz olacak. Sakın ama sakın kaçırmayın. 10. Salon 206nolu Müptela standında, 7 Kasım cumartesi saat 2'de hepinizi bekliyorum. Kitap almasanız da gelin. Maksat tanışmak sarılmak, unutmayın olur mu? <3

Bu arada Cemre'nin Devrim'e olan aşkı için ne düşünüyorsunuz? :)



TAN ATEŞİ (KİTAP)Where stories live. Discover now