1.Bölüm "KOREYE DÖNÜŞ"

1.1K 136 45
                                    

Okul mu başlıyordu ? Cidden mi ? Bu sıcacık yatağı bırakmak istemiyorum fakat annemin sesi gittikçe yaklaşıyordu. O yaklaştıkça kafamı yatağın içine daha da çok gömüyordum. En sonunda odamın kapısı açıldı.

- Eun Jung ! Okula geç kalacaksın.

- Okula gitmek istemiyorum !

Aslında amacım bağırmak değildi fakat artık elimde değildi. En sonunda annem derin bir iç çekti.

- Biliyorum, Kore'ye yeniden taşınmamız seni etkiledi ama bunun baban yüzünden olduğunu biliyorsun. Okul işi de çok kötü oldu ama yeni arkadaşlar edineceksin. Mutlu olman gerek.

Yataktan ani bir hızla kalktım ve annemin karşısında gülmeye başladım. Şaşırmış gözlerle bana bakıyordu.

- Sana son kez söylüyorum, o adam benim babam değil. Sen onunlayken ben mutlu olamam. Sırf bu lüks evde yaşadığımız için veya beni iyi bir okula yazdırdığı için babam olamaz.

- Eun-

- Çık odadan. Anne.

Annem tek kelime edemeden odamdan çıkmıştı. Kıyafetlerimin asılı olduğu yere baktım. Ben bu okulu,bu hayatı istemiyordum. Aishh..Cidden! Amerikayı özledim.

Kıyafetlerime doğru hızlıca yürüdüm. Askıdan çıkartıp hızlı bir şekilde yatağıma fırlattım. Kıyafetlere bakarak bir iç çektim ve lavaboya yöneldim. Lavaboda bakımlarımı yaptıktan sonra odama girip yatağıma attığım okul üniformasını toparladım ve giymeye başladım. Eteği kısa ve gri düz rengin üzerinde kırmızı kareleri vardı. Beyaz bir gömlek ve kırmızı fiyonk. Son olarak ise kahverengi bir ceket. Kıyafetleri çok fena sayılmazdı ama benim tarzım değildi. Gri dize kadar olan çoraplarımı giyerken aynada kendimi gördüm. Tanrım saçlarım berbat haldeydi. Masamın üzerinde duran düzleştirici gözüme takıldı çorabımı daha da hızlı bir şekilde giyerek hemen düzleştirici aletini  fişe takıp en son ki seviyeye ayarladım. Düzleştirici ısınırken gidip parlatıcı,rimel ve allık sürerek zamanımın boşa geçmesini engelledim. Koşarak düzleştirici aletini aldım ve saçımı düzleştirmeye başladım. 

Yaklaşık 10-15 dakika içinde saçlarımın hepsi düz olmuştu. Düzleştiriciyi kapatıp masamın hemen yanında duran çantamı sırtıma taktım ve yatağımın yanında duran telefonumu aldım. Odanın kapısını açarak merdivenlere doğru yürüdüm. Hızlı adımlarla hareket ediyordum. Aşağı indiğimde annem kahvaltıyı hazırlıyordu. Hiçbir şey demeden kapıya doğru ilerledim.

- Eun Jung! Kahvaltı yapmadın !

- Geç kalıyorum.

Ayakkabılarımı giydikten sonra hızlıca kapıyı kapattım. Kulaklığımı tam takıyordum ki şoförlerden biri yanıma geldi.

- Buyurun araba burada efendim.

- Araba ile gitmeyeceğim.

- Ama ef-

Sözü bitmeden kulaklığımı takıp yürümeye başladım. Bir dakika ! Okulun yolunu bilmiyorum !! Ah kesinlikle atar yapmamalıydım. Geldiğim yola doğru dönecektim ki benimle aynı kıyafeti giymiş bir kız gördüm ama emin olamadığım için kıyafetime baktım. Evet evet benim gideceğim okuldandı. Kızın yanına gidebilmek için koşmaya başladım. Nefes nefese yanına gittiğimde kız bana şaşkın bir yüz ifadesiyle bakıyordu. Samimi bir şekilde güldüm ve :

- Merhaba

- Şey Merhaba ?

- Acaba hangi Liseye gidiyorsun ?

- Sopa Lisesi. Neden sordun ? Bir sorun mu var ?

- Aslında evet. Okulda ilk günüm olduğu için yolunu bilmiyorum. Acaba seninle birlikte gelsem senin için bir sorun o-

- Hayır hayır. Gelebilirsin.

- Ah çok teşekkürler.

Yüzüne küçük bir gülücük kondurdu ve  "Gidelim " dedi.

Yaklaşık 10 dakika geçmişti ve hiçbir şey konuşmamıştık. En sonunda sıkıntıdan patlama eşiğindeydim. İlk adımı ben attım.

- Peki.. Adın ne ?

- Soon Jung. Senin ?

- Eun Jung. Tanıştığıma çok sevindim.

- Bende fakat bir şey soracağım yurt dışından mı geliyorsun ?

- Omo ! Nereden anladın ???

- Amerika tarzı gibi konuşuyorsun.

- Cidden mi ?? Korece konuşurken amerikan tarzı konuşmam büyük bir başarı olmalı. Farkında değilim..

Gülerek "Endişelenme" dedi.

Ufak bir sohbetten sonra yolun biraz daha ilerisindeki okulu görmeyi başarmıştım. Dikkatle incelerken yoldan geçen arabadan bir yeşil renkte gazoz şişesi yemiştim. Soon Jung bana şaşırmış bir şekilde baktı ve aniden gülmeye başladı. Ben ise şoke olmuştum ve giden arabaya bakıyordum. Şişeyi yerden alırken araba geri geri gelmeye başladı. Birisi kafasını uzatmıştı fakat gözükmüyordu.

- Sen iyi misin ?

Hiçbir cevap vermeden elimdeki şişeyi ona atmayı düşünüyordum fakat camını kapattı ve araba ilerlemeye başladı. Soon Jung hala gülmeye devam ediyordu. İlerde şişeyi bir çöp kutusuna attım. Soon Jung attığım şişeye dikkatle bakarak son kez güldü;

- İlk günden çok şanslısın Eun. 

- Ya ya ne demezsin...

5 dakika daha ilerledikten sonra okulun kapısına gelmiştik. Fakat kapıda gazetecilerden ve bir sürü kızdan başka bir şey yoktu. Soon Jung ile birbirimize yaklaşık 2 dakika baktıktan sonra kafamı yine gazetecilerin olduğu yere çevirdim.

- Bu da ne ?

- Bilmiyorum... Her neyse hadi okula girelim. Sınıfını öğrenmen gerek.

- Tamam.

Okula doğru yürümeye başladık fakat bahçedeki kalabalığı görünce dikkatimizi çekmişti. Uzaktan bakıyorduk. Bu kadar ilginç ne olabilirdi ?

- Bir oyuncu falan mı geldi okula ? Bu kızların derdi ne ?

- Haha belkide gelmiştir fakat ne gerek var bağırmaya ? Hadi bizde bakalım.

- Boşve-

Diyemeden Soon Jung beni olduğum yerde bırakmıştı. Soon Jung hızlıca ilerlerken bende onun arkasından gidiyordum. Kızları aşmayı cidden zorlukla yapıyordum. Soon Jung benle arayı açmıştı ve oraya vardığı zaman o da büyük bir çığlık attı. " Fakat ne gerek var bağırmaya" İçimden gülmeye başladım. İlerledikçe daha merak etmiştim en sonunda geldiğimde bir çocuktan başka bir şey görmüyordum. Onca kızı bunun için mi aşmıştım ben ? Bu da kimdi ? Derken bütün kızlar aynı anda bağırmaya başladı.

- JEON JUNGKOOK !!! JEON JUNGKOOK !!


Evet 1. bölümün sonuna geldik -- Belki sıkıcı geçmiş olabilir ^-^ Çünkü konuya anında girmek istemedim.. Bu yüzden en sona sakladım ^^ Umarım beğenirsiniz

Yorum ve Vote vermeyi unutmayın !! <3





İSTEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin