"Seni Seviyorum"- Part 14

En başından başla
                                    

"Bir dakika. Okulda ne işiniz vardı?" dedi. "Telefonum kaybolmuştu ve okulda arıyorduk. Sonra Jack'te kaldığı için getirdi. Tam o sırada ise Noah aradı.falan." Summer kafa salladı. "Ah bu arada hazır Noah tuvaletteyken söyleyeyim. Louis'de seni seviyor. Bence konuşmalısınız."

Summer bunu duyunca "EVET!!" diye çığlıklar atıp bana sarıldı. Kulağıma sevinçle fısıldadı. "Seni seviyorum iyiki varsın!" gülümsedim. Noah tuvaletten gelince elimi tuttu. Nereye gidiyoruz abla?" Ben Noah'ın elini Summer'ın eline tutuşturdum.

"Siz Summer ablan ile onların evine gidiyorsunuz. Benim ise ufak bir işim var. Onu halledeceğim. Bu akşam büyük ihtimal Jacklerde kalırım. Öteki gün size gelirim. Gerisine ise bakarız yakında." herkes onayladı. Vedalaşarak yollarımızı ayırdık.

~~~~~~~~~~

"İşte böyle çocuklar. Özür dilerim. Sizi meraklandırmak istemedim. Üzgünüm. Louis arabanın anahtarı" Elimdeki anahtarları Louis'e uzattım.

Jack geldi ve bana sarıldı. Saçlarımı narince okşarken aynı zamanda mırıldanıyordu. "Sen ne olur kendini üzme. Ben yanındayım."

Louis arkadan rahatsız olmuşçasına öksürdü. "Biz yanındayız." diyerek imalı bir şekilde konuşunca gülümsedim ve Jack'in kolları arasından kurtulup Louis'e sarıldım. "Teşekkürler." Louis'i bıraktım ve kulağına fısıldadım. "Summer ile olmalısın.."

*LOUİS'NİN GÖZÜNDEN*

Alexandra arkasını dönüp gittiğinde, vücudumun içinde ki her hücre dans etmeye başladı.

Summer, beni seviyordu!! Rüya gibiydi. O sırada hücrelerimin dans etmesini Jack'in sesi böldü.

"Biz Alex ile gidiyoruz dostum. Bir şeyler yer misin? Hamburger yiyeceğiz." Hayır dostum sağol. Summer ile bir şey konuşmam gerek. Belki daha sonra." Jack ve Alex onaylayıp bahçe kapısından ağar ağar çıktılar. Ben ise arabamı alıp hızla Summer'ın evine sürdüm. Adresini bulduğum için mutluyum.

~~~~~~~~~~

Zile parmağımı yaklaştırdım. Derin bir nefes aldım. Arabanın aynasında saçımı düzelttim ve zile bastım.

Summer kapıyı açıp, beni görünce kıkırdadı. "Merhaba Louis. Ne işin var burada?" O muhteşem sesi kulaklarımı doldurunca sırıttım. "Eh, ben mi? Ee şey seninle bir şey konuşmam gerekiyor?" Afallamıştım. Tam bir aptalım. Summer eliyle içeriyi gösterdi. İçeri adımladım ve masadan bir sandalye çekip oturdum.

Summer ise hemen karşımdaki sandalyeye oturdu ve bana baktı. "Evde kimse yok değil mi?" diyerek sorumu sordum. "Var. Alex'in kız kardeşi Noah. Ama uyuyor. Büyük ihtimal uyanmaz. Neler yaşadığı biliyorsundur." Kafamla onayladım.

*SUMMER'IN GÖZÜNDEN*

Louis'e maraklı bakışlarla baktım. "Ne konuşacaksan konuş artık. Meraktan çatlayacağım." Louis gülümsedi ve hayatımda duyabilceğim en güzel kelimeleri döktü ağazından.

"Summer seni seviyorum. Benimle çıkar mısın?" kalbimin atış ritmi yükselirken, damarlarımdaki kanın akışını hissetmeye başladım. Her hücremi en iyi detayına kadar hissediyordum. Vücudumdaki her şey harekete geçmişti. Organlarım zıplıyor, kalbim parti veriyordu adeta.

"L-Louis. B-bende s-seni seviyorum. EVET!!" diye bağırdığımda Louis ayağa kalktı ve elimden tutup beni de kaldırdı. Aramızdaki mesafeyi kapattı. Artık aramızda 1-2 parmaklık mesafe vardı.

"Teşekkürler. Seni seviyorum" diyip dudaklarıma yaklaştı ve narince öpmeye başladı. 1-2 saniye beklesem bile ardından bende onun dudak hareketlerine ayak uydurdum

*HARRY'NİN GÖZÜNDEN*

"NE?! Bunu yapamazsın. Delirdin mi?!" Liam bağırdı. "Gayet eminim,Liam." diyerek bilgisayırımda çıkan yazıları okumayı sürdürdüm. "Harry. Adamım yapmamalısın. Daha erken." Niall'ın çocuksu sesi kulağımı doldurunca hiç bir tepki göstermeden, her kelimenin üzerine baskı yaparak konuştum. "YAPACAĞIM.ARKADAŞLAR. HİÇ BİRİNİZ.ENGEL.DEĞİLSİNİZ. ONA.KENDİMİ. GÖSTERECEĞİM!"

Zayn odaya girdi ve söylendi. "Maske takacaksan ne anlamı var salak? Kız sadece gözlerini görebilecek. Çok yardımcı olacaksın kıza. Tüm sorunlarını unutacak (!)" Zayn imalı bir şekilde konuşmasını bitirince, gözümü bilgisayar ekranından ayırmadan koltuktan bir yastık alıp Zayn'e fırlattım.

"Fikrini soran olmadı. Zayn" diye tısladığımda Liam araya girdi. "Tamam çocuklar yeter. Kendinize gelin. Siz arkadaşsınız. Düşman değil." Niall, "O haklı" dediğinde bilgisayarı kalapatıp, gözümün önüne gelen buklelerimi üfleyerek kenara attım. "Bu arada. Louis nerede?"

*ALEXANDRA'NIN GÖZÜNDEN*

"Alex? Uyumak ister misin?" Gözümden akan yaşı sildim. Yaşadıklarımı ve olacakları düşündükçe, neden ise ağlayasım geliyordu. İnanın bende bilmiyorim neden olduğunu.

"Olabilir Jack. Sağol" Jack beni kolumdan tutup nazikçe odasına getirdi. Yavaşca yatağa yatırdı. Üstüme polar bir pattaniye örttü ve yüzüne acı dolu gülümsemesini taktı. "İstemezdim Alex. Böyle olsun istemezdim."

odadan yavaş adımlar ile çıktığında, gözyaşlarım ile yanlız kaldığımı. hissettim. Ben onlara, onlar bana mahkumdu. Gözlerimden yanaklarıma yumuşaklık ile süzülüyorlardı. Ne bileyim. Zor geliyordu. Aslında ne zor gelmiyordu ki zaten? Nefes almak bile zor geliyordu bazen.

Yaşadıklarımıza isyan ediyoruz ama yaşarken de ölüyoruz aslında. Farkında değiliz sadece.

MERHABAAA ivit cvhjk kötü oldu ama olsundu dfghjk umarım beğenirsiniz fghjk neyse  vote ve yorum yapmayı unutmayın sizi seviyoorruumm. <3




My Phone Pervert (telefon sapığım) // H.S  FanFiction //Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin