Karabiberim?

14 0 0
                                    

**

''Seni azat ederdim ama Maysa hala uyuyor.'' dedi Maya.

Böylesine melek yüzlü bir insanın nasıl olur da paçalarından bile sinsilik akabilirdi?

''En bi' sevdiğim!'' diye bağırarak,mutfağın karşısındaki odaya yöneldim. Kapıda Sarp ve gülüşünü görünce,zaten yerinde olan keyfim daha bir yerine geldi ve konuya atladım.

''Karabiberim?''

Kıkırdamayla karışık birbirimize onay verdiğimiz an Sarp telefonundan bir şeyler yapmaya başlayıp parçayı açtı. Ki parçayı açmakla kalmadı,telefonunu televizyona bağladı! Ev son ses Karabiberim ile dolmuşken odaya daldık ve ben Maysanın üstüne atladım. O neler olduğunu anlamamış halde gözlerini kırpıştırırken ben üstünde zıplamayla karışık dans ediyor ve şarkıya eşlik ediyordum. Sarp kahkahalarını bize bahşediyor,Maya ise parçaya eşlik ediyordu. Sanırım en cesaret yemişleri bendim ki uyuyan bir Maysanın üstünde dans ediyordum! İşin içine biraz daha eğlence katıp Maysanın kulağına,''Bu gece zevki sefa edelim.'' diye fısıldadım. Maysa en sonunda bana ve bize katlanamamış olacak ki,bir an da kendimi yerde,Maysayı üstümde,Mayayı da yataktan düşmemek için debelenirken gördüm. Her şey,benim Maysayı,Maysanın da düşmemek için Mayayı çekmesiyle başladı ya da bitti. Sarp kahkahalarını bir kaplan gücüne çıkarmış gülmeyi kesemiyorken,büyük olasılık sesimize uyanmış olan Umur,gözlerini ovuşturarak odaya girdi. Gördüğü manzarayla kendini toparlayarak,''Ah leydim! Nasıl layık gördüler bunu size?'' derken hepimizi ayağa kaldırdı. İkizleri işaret edip,kıkırdayarak,''Tez vurun kellesini.'' dedim. Bunun üstüne onlar da kıkırdamaya başlarken,bize yardım etmeyen Sarpın karnına bir yumruk geçirdim.

*

Karar verileni ya da rutini uygulamaya koyulduk. O denize gidilecekti. Nisan-Mayıs soğunun aksine burada Ekim-Kasım denize girilecek kadar sıcak geçerdi. Sarp ve Umur'u kapıda bekletmemek adına hemen hazırlanmaya çalıştık.

Üstüme yapışmış olan siyah renkten kendimi kurtarmadan üçgen bikinilerimi giydim. Mayayla Maysaya baktığımda,Maysa asker yeşili -ki sarışınlığına bariz yakışıyordu-,Maya ise bronzluğuna yakışacak bir koyu pembe bikini giymişti. 

Çantalarımıza telefon,para gibi ıvır-zıvırları tıkıştırdıktan sonra nihayet evden çıktık. Karanlık bir odada ışık açıldığı an gözlerimizi kamaştırma işini lambalar gündüz güneşe bırakmışlardı. Bulutlar,şekillere benzetilmeyi fazlasıyla haketmiş bir şekilde dünyanın dönüşüne ayak uyduruyorlardı. Kumsala vardığımızda beyler şemsiyeleri hallederken,hamarat leydiler olarak,büyük havluyu şemsiyelerin gölgesine gelecek şekilde ortaya,kendi havlularımızı da yanına serdik. Gülümsedim ve,''Kumsalın ortasında bermuda şeytan üçgeni.'' diye mırıldandım. Erkekler,kendilerine konuşmacı seçtikleri Ayaz'ı bir adım öne attılar. Sinsi gülüşüyle,söyleyebileceği en kaba şekilde,''Giriyoruz o zaman.'' dedi. Bu daha çok,soru değil,meydan okumaydı. Ya denize girerdin ya da denize atılırdın.

''Şaka yok.'' dedi Maya. Şaka olacağını bile bile.

Umur sakallarını kaşıyarak düşünür gibi yaptı ve,''Canavar bana-var.'' diyerek onay verdi. 

Beyler tshirtlerini çıkarıp havluya atarken,biz ise elbise niyetine giydiğimiz bol tshirtlerden kurtulup,saçlarımızı topuz yapmıştık. 

Ayağımızı cehennem ateşi misali yakan kuma inat seke seke yürüdük. Çünkü sonunda cennet sonsuzluğu o güzel denize varacağımızı biliyorduk.

*

Denizde yapılabilecek tüm şakaları birbirimize yapmış,hatta su güreşi bile oynamıştık. Ve inanın ki,omuzdan omuza dolaşmak,sizi hazırlıksız suya fırlattıkları zaman hiç de eğlenceli olmuyor. Sonunda voleybol oynayamayacak kadar yorgun olduğumuza kanaat getirip,ikizlerle güneşlenmek için kendimizi karaya attık. Topuz saçlarımı açıp,vücudumdan önce onları havluyla kurulayıp tekrar topuz yaptım. Kızlara baktığımda çoktan güneş gözlüklerini takmış,güneşlenir vaziyette olduklarını gördüm. Bende gözlüklerimi takıp kendimi havluma attım.

Karga SesleriWhere stories live. Discover now