bölüm-49(KATİL)

Start from the beginning
                                    

Gözyaşlarım ulaşabilir miydi kalbimdeki ateşe?hıçkırıklarım o ateşi havasız bırakıp söndürebilirmiydi?

Neden etrafımda vurulan insanların acısı benim içime oturuyordu?

Etrafımda olan ve benim yüzümden vurulan insanların acısı...

Boğazımın yanmasıyla hıçkırığımı yutmam ve aynı şekilde yeşil bir sıvının içimi yaka yaka ağzımdan çıkması bir oldu.bir anda öksürmeye ve öğürmeye başladım.yediğim her şey zaten üzerimdeyken hala boğazımdan yükselen şeyler neden canımı yakıyordu anlam veremedim.ela sırtımı sıvazlıyordu.

Kalebodur dizlerimi acıtıyordu.

"aahhh"diye bağırdım ve kendimi geri attım.bütün vücudum titremeye başlamıştı.dişlerim birbirine çarpıyordu ve canımı acıtıyordu ama kendimi durduracak gücüm yoktu.elanın ellerini kollarımda,kalçalarını karnımda hissettim ama bir yere odaklanamıyordum.sonra bir çift kol daha sarıldı bacaklarıma.biri kafamı durdurmaya çalışıyordu.

Deprem mi oluyordu içimde yoksa devrim mi?duvarlar yıkılıyordu beynimde,insanlar ölüyordu.kalbim kendi köşelerine kendi tırnaklarıyla,kanata kanata küçük mezarlar açıyorda tüm acılarını gömüyordu sanki.tüm hayallerimi uçurumdan aşağıya bırakıyordum sanki.herşey yere çakılıp küçük parçalara ayrılıyor sonra o parçalar buhar olup gökyüzüne karışıyordu.en son sevdiğim adamı canlandırdım gözlerimin önünde.çıkardım kalbimi tutturdum ellerine ve fırlatıp atmasını bekledim.tereddüt etmedi yine.tetiğe basan soğuk kanlı hali gibiydi.ne elleri titredi kalbimi uçuruma bırakırken ne göz kapakları oynadı çıkan sesten.sofra bezi silkeler gibi bıraktı beni uçurumdan.

Sessizleşmişti tüm bedenim artık.akıtacak göz yaşı kalmayınca susmuştu gözlerim.isyanlarına yettirecek nefes dahi kalmamıştı ciğerlerimde.biri başımı hafifçe kaldırıp ağzıma küçük bişey bıraktı.ağzımda ne olduğunu anlayamadan biri su dayadı cam bir bardakla.suyu içmeye çalıştım.

İlacın getirdiği uyuşukluk tüm bedenime yayılıp zaten kısıtlı olan hareketlerimi tümden kesmişti.ilacın uyuşturamadığı tek şey beynimdeki düşünceler ve kalbimdeki acıydı sanırım.

Ölmek diye düşündüm bir an için. Öleni gömüyorlar,üç gün ağlıyorlar sonra unutuyorlar olayı tamamen yalanmış demek ki.kuzeyin annesi ölmüştü ve bu onun için üstesinden gelemeyeceği bir tramvaya neden olmuştu ki bunca zamandır benden sakladığı psikopat bir kişilik oluşmuştu içinde.

Kardeşi sırf babasına benzetti diye kapıyı kıran adam tam anlamıyla babasına benziyordu.şimdi ölsem mesela...ruhen ölmüştüm zaten de bedenen de ölsem...

Ne hissederdi ki?

Ruhen ölmek çok acı veriyormuş,bedenimde ölse bu acılar kaybolurmuydu?kalbimin her atışı bana bıcak yarası gibi hissettiriyordu. O kalp dursa,gene acıtırmıydı canımı?

Hayallerimde ki çocuk kaçmıştı.o kadar masum bir hayale kuzeyi yakıştıramıyordum artık.benim masum aşkımın yanına güzel durmuyordu kuzey...dokunduğu yere kendi lekesini bulaştıran bir yaratıktı benim için.eline kan bulaşmıştı artık.başkasının ruhu kendi ruhuna karışmıştı.

Ben düşüncelerimle boğulurken birileri beni yatağıma taşıyıp şampuan kokan saçlarıma havlu sardı ve yastığa geri yatırdı.kim olduğunu görmediğim kişinin rast gele bileğini bulup kendime çektim.

"gitme"diye fısıldadım.yanağımda bir el dolaştı ve bir nefes hissettim kulağımda.

"buradayım güzelim"diye fısıldadı "yanındayım"ses çok yakından geliyordu,bir o kadar da uzaktan.

AŞKIN PİYASASI (düzenleniyor)Where stories live. Discover now