IN ISLAND 6

961 88 67
                                    

"Tom sen delirdin mi?"

Kurumuş dudaklarımı yalayıp tam önümde duran uzun boylu adama sitem ettim.

"Delirmedim, yapabiliriz hadi ama. İnat etme."

"Tom yapamam."

"Bu adaya geldiğimden beri bunu yapmayı istiyorum, lütfen Tuğçe."

"Sen istiyorsun, peki ya ben? Ben istemiyorum."

"Bir kez denedin mi pişman olmayacaksın."

Muzip bir gülümsemeyle bana baktığında bu tatlı adama hayır diyemeyeceğimi anlamıştım.

"Öyle bakma!"

Sırıtarak söylediğim sözler üzerine elini bana uzattı.

Tereddüt etmeden elini tuttuğumda adanın en yüksek yerine tırmanmaya başlamıştık.

2 hafta olmuştu. Tamı tamına 2 hafta. Bu süre boyunca bu adanın her karışını gezmiş, her türlü meyveyi tatmıştık. Ara sıra yağan yağmurlardan korunmak için göl kenarına büyük yapraklarla ilkel bir sığınak bile yapmıştık. İlk günlerin aksine adaya alışmış, doğayla bir bütün olmuştuk.

Tom Hiddleston'ı daha yakından tanımış, onunla iyi bir takım olmuştum.

-

Zaman kavramımı yitirdiğim için bu tepeye kaç dakikadır tırmanıyorduk bilmiyordum. Kolumla alnımdaki terleri silerken hindistan cevizinden yaptığım su kabımdan bir yudum içtim.

"Yoruldun bakıyorum prenses."

Tom'un sesiyle ona döndüm.

"Sen de benden farksız değilsin." dedim terden sırılsıklam olmuş , rengini yitirmiş gömleğine bakarak.

"Az kaldı." dedikten sonra tırmanmaya devam etti.

O tırmanırken prenses kelimesini bana şu sıralar çok sık kullandığını fark etmemle yüzümde minik bir tebessümün oluşması bir oldu.

Aklıma yağan yağmurdan dolayı üşüdüğüm için dün gece Tom'a sokulduğum an geldi. Yarı uyur halde olmama rağmen gülümsemesini fark etmiştim. Uzun kolunu sırtıma uzatıp beni iyice kendine çektiğinde o an hissettiğim huzuru başka hiçbir yerde hissetmemiştim.

"Gelmiyor musun?"

Tom'un tepeden gelen sesi düşüncelerimden uzaklaşıp tırmanmaya devam etmeme neden oldu. En sonunda zirveye ulaştığımda derin bir 'Oh' çekmiştim.

Gayet havalı bir şekilde duran Tom'a imrenerek baktım.

"Sen nasıl yorulmadın ya?"

Hep hayranı olduğum gülüşünü yaptıktan sonra bana döndü.

"Ee,bu kasları boşuna yapmadık."

Dedikleri gözlerimin büyümesine neden olmuştu.

"Tom Hiddleston ve egoistlik? Tanrım, bu iki kelime birbirine o kadar çok uzak ki!"

IN ISLAND | TOM HIDDLESTONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin