Bir anda gök gürültüsüne sıçrayarak uyandım. Lanet olsun! Buranın havasına alışamamıştım işte. Gece yarısına kadar mükemmel olan hava ,gece yarısından sonra sürekli gürlüyor ama zehrini şehre akıtmıyordu. Gözlerimi ovuştururken,ayaklarımı yataktan sarkıttım. Parmak uçlarım soğuk zeminle buluştuğunda irkilsem de,ayağımın tamamını zeminle birleştirdim. Pek de sessiz denemeyecek bir şekilde Sarp'ın odasına doğru yol aldım. Kapıyı açtığımda karşılaştığım görüntü beni gülümsetmişti. Sarp her zamanki gibi göz kapakları,gözlerini tam örtmemiş bir şekilde uyuyordu. Garip bir uyuyuş şekli vardı. Küçükken böyle uyuduğu zamanlarda,aslında bana numara yaptığını düşünürdüm.

---

''Hadi ama Sarp! Sıkılmadın mı bu numaradan? Kalkmazsan suratına işeyeceğim bak!'' dedi Alaska sinirle.

Sarp hala tepki vermeyince,çareyi dayısını çağırmakta buldu küçük kız. Kısa kahverengi saçları ve elinde tuttuğu peluş kedisiyle,''Dayıko,dayıko! Sarp'a numara yapmayı kesmesini söyle lütfen!'' diye bağırarak,tüm evi,parmak uçlarında,koşturuyordu.

Dayısı kalkıp,Sarp'a baktığında gerçekten uyuduğunu fark etti,sadece Alaska bu duruma hala alışamamıştı.

---

Sarp'ı,ağır bir uykusu olduğu için,sertçe dürttüm. Onun uykusunu bozmak yerine yanına kıvrılabilirdim,fakat yatağımın ortasından vazgeçemiyordum. Bunun yerine,ondan bana masal anlatmasını isteyecektim,küçüklüğümüzde olduğu gibi. Gözleri beni bulduğunda,''Gök gürlüyor.'' dedim sakin bir ses tonuyla. ''Odana geç,işeyip geliyorum Alaz.'' demesiyle yüzümü buruşturarak ve ses tonunu kafamda tartarak odama geçtim. Ben yatağımın ortasına kurulurken Sarp geldi. ''Uyandırmak istemezdim,'' diye mırıldanırken,''Hey,sen ellerini yıkadın mı?'' diye devam ettim. Sarp ayak ucuma bağdaş kurarken,ellerini havaya kaldırdı,''Temizim.'' Kıkırtılarımızı yarıda kesen yine onun cümlesi oldu,''Korkuyordun,'' gözlerini ovuşturdu,''başka çaren yoktu.''

''Lanet baba genleri.'' dedim mahcup bir şekilde. Burada kaldığımız bazı gecelerde,onu hep bu şekilde uyandırmak zorunda kalıyordum.

Güldü. ''Ne dinlemek istersin?'' diye sordu,sanki cevabımı bilmiyormuşçasına.

''Bandana perisi!'' diye bağırdım,kocaman gülümsememle. Bu hikaye bizimdi,dayım,o ve ben uydurmuştuk. Hepimizden bir parça taşıyor içinde.

Sarp'ın gözleri parladı,ve o anlatmaya başlarken,ben yastıklarımı yerleştirip,hayatımın en iyi uykusuna yine-yeniden Sarp sayesinde gözlerimi kapadım.

---

''Hadi ama dayıko! Çok sıkıldık,seninle oynamak istiyoruz.'' diye bağırdı Alaska. Arkasından,hiç bekletmeden,destekçi ses de gelmişti,''Evet dayıko,Alaz haklı!''

Alaska gülümseyerek oğlan çocuğuna baktı,onun tarafından dayısına 'dayıko' denmesi hoşuna gidiyordu. Çevrelerindeki diğer çocuklar dayısına,'amca' dediği an,onları suratlarına işemekle tehdit eder ve yapardı da. Alaska boş tehditler atmazdı. Dayısı Alaska'nın kutsalıydı.

Dayısı onları daha fazla kıramadı ve ortalarına oturdu. ''Masal anlatmaya ne dersiniz?''

''Bu biraz sıkıcı olur.'' dedi Alaska,büyük bir bilmişlik takınarak.

''Peki ya masalı biz yaratırsak?'' diye devam etti dayıkosu.

O iki küçüğün gözleri öyle bir merakla parladı ki,adam gülmeden edemedi. O zamanlar 7-8 yaşlarındaydı bu iki küçük. Her yerde ve herkese karşı olmak zorunda oldukları olgunluğu, dayılarının karşısında sevimli bir çocukluğa bırakıyorlardı. Bırakıyorlardı bırakmasına,ama dayıları o gün o kadar yorgundu ki,ne onları sırtında tüm evi gezdirecek gücü,ne de onların yalvarırken çıkaracağı sesleri kaldıracak kafası vardı.

İkisini kırmamak adına ortaya bir fikir attı. Üçü de nereden bilebilirdi ki bu hikayenin sona kalacağını. Alaska'nın kafasındaki ve Sarp'ın kolundaki bandanalara baktı.

''Bandana perisine ne dersiniz?'' deyip bir kahkaha attı. Küçüklerin bu birbirleriyle uyumlu olmaları onu hep mutlu ederdi.

Gülümsedi Alaska,bu arada Sarp,''Peki ne yapacak bu peri,'' derken,''ya da kimin için gelecek.'' diye araya girmeyi de ihmal etmedi.

Dayıko,''Hikaye bizim ise....'' deyip muzip bir şekilde gülümsedi.

Bizimkiler beklenen hareketi yapıp,''Tabii ki bizim için!'' diye bağırdılar ve dayılarına dönüp onu merakla incelediler. Alaska tam ağzını açacaktı ki Sarp onu anlamış gibi sordu,''Ama senin bandanan nerede dayı?''

Alaska hala meraklı gözlerle dayısına bakarken,Murat yerinden çoktan kalkmış,yatak odasına doğru ilerliyordu. Düz,takım elbise,kravat olmamıştı hiç o. Yirmili yaşlarında saçlarını uzatmış,bandanasını takmıştı. Konsolun çekmecesinden bandanasını alıp,küçük meraklı gözlerin beklediği salona gitti.

''Kim demiş dayıkonun bandanası yok!'' diye yalandan kızıp,ikisinin ortasına oturdu ve hikayelerini böylece başlattılar.

*

Masalları bittiğinde dayısı tarihe baktı. İkinci ayın 21 idi. İki küçüğe döndü ve,''Hikayenin devamını merak ediyorsanız,her yıl Şubat'ın 21'inde burada benimle olacaksınız,hikayemizi tamamlayacağız.'' dedi.

İki küçük büyük bir merak ve heyecanla kafalarını ardı ardına,hiç bitmeyecekmiş gibi,salladılar. Dayılarına hediye olarak,çıtlarını bile çıkarmayarak,direk odalarına.öğle uykusuna çıktılar.

---





Karga SesleriWhere stories live. Discover now