Sergide Ki Resim

217 12 6
                                    

April, bilgisayarını kapatıp çantasına koydu. Defterlerini masadan alıp sağdaki merdivenlerden aşağıya indi. İlk dersi Teknik Mimari Tasarım'dı. Sınıfta orta taraflarda bir sıraya oturup bilgisayarını çıkardı. Dersin başlamasına bir kaç dakika daha vardı. Sınıftaki tek ses April'ın oturduğu sıranın çaprazında ki çocuğun ayağıyla tuttuğu ritimdi. Kulağındaki müzikle ritim tutan çocuk sesin etraftakilerin duyabileceği kadar çok olduğundan haberi bile yoktu. Arada kalemiyle defterinede vurup ritime eşlik ediyordu. April kafasını çevirip ritim tutan çocuğa baktı. Tam o sırada sınıfın kapısı açıldı. Öğretmenin geldiğini düşünüp kapıya odaklandı ama sınıfa giren başka birisiydi. Bordo bileklikli çocuk. Beyaz tişörtü üzerine giydiği lacivert hırkası ve lacivert kotuyla, bordo bilekliği göze çarpıyordu veya April oraya odaklanmak istiyordu. Çocukta April'ı fark etti. İki saniyeliğine göz göze geldikten sonra April hemen önüne dönüp bilgisayarıyla ilgileniyormuş gibi yaptı. Çocuğun çantasını yanındaki sıraya koyduğunu fark etti. Kalbi hızlı hızlı atmaya başladı en son böyle hissettiğinde otelde çıplaktı ve yanında Nick vardı. Bu sefer giyinikti ve Nick yoktu. Çocuk sandalyesine oturduktan sonra April'ın olduğu tarafa dönüp "Bi sorun mu var bilgisayarında?" gözleriyle bilgisayarı gösteriyordu. April hemen hızlı bir şekilde "Yooo. Neden ki?"
diye cevap verdi. Heyecanını hissettirmemeye çalışıyordu. Ama pek başarılı değildi. Çocuk "Bilgisayar kapalı ama sen klavyede bir şeyler yazıyorsun da." April bu cevabı hiç beklemiyordu. Kendi tükürüğü boğazında kalmış öksürmeye başlamıştı. İki sefer öksürdükten sonra cevabını verebildi. "Eee şey... Ben alıştırma yapıyordumda. Parmaklarımı ısıtıyorum." sadece bu sözcükleri söyleyebildi. "Peki o zaman bende ısıtıyım parmaklarımı." diyip çantasından bilgisayarını çıkardı. Bir kaç dakika sonra içeriye top sakallı bir adam geldi. Çantasını masaya bırakıp tahtaya ismini yazdı. Kendini bir kaç cümleyle tanıttıktan sonra dersi anlatmaya başladı. April bilgisayardan not alırken gözünün ucuyla sağ taraftan çocuğu kesiyordu. Ama gözüne taktığı o yuvarlak gözlüklerle uzun saçının yüzüne düşen bir perçemiyle o kadar yakışıklı görünüyordu ki April derin derin nefes alıp vermekten fazla oksijenden belli bir süre bilinç kaybına uğradı. Gözlerini kapatıp açtıktan sonra tekrar derse döndü. Ders bittikten sonra sınıfta en son April kalmıştı. April çantasını alıp ayağa kalktı. İki adım attıktan sonra bordo bileklikli çocuğun sırasında kalan orta boy defteri gördü. Kapağında fotoğraf makinesi vardı. Eline alıp sayfalara hızlıca göz gezdirdi. İlk sayfasını açıp üzerinde yazan ismi yüksek sesle okudu "Daniel McTonney".

***

April dersten çıktıktan sonra yemek bölümüne inip kendine bir tane Fettucini Chicken Alfredo söyledi. Ama mantarsız. Makarnası aldıktan sonra boş 4lü bir masaya oturdu. Yemek yerken yanına bir kız vede bir erkek oturdu. "Selam!" April hiç beklemediği bir ilgi görmüştü. Şaşkınlığı ile sadece "Selam." diyebildi.

"Ben Jane. Hukuk 1. Sınıf öğrencisiyim. Tek başına oturuyordun yanına geleyim dedim." bu sıcak kanlı konuşma April'ı şaşırtmıştı. Kıvırcık uzun saçlı, yeşil gözlü Jane hemen arkadaş muhabbeti açmayı başarmıştı. April'da kendinden bahsettikten sonra Jane'in yanındaki sarışın çocuk heyecanlı bir şekilde söze girdi. "Aman tanrım mantarsız Fettucini Alfredo! Seninle çok iyi anlaşacağız kızım!" diyip tabaktaki tavuklardan bir tanesi hemen ağzına attı. April bunun karşısında sadece gülümsedi. Arkadaş yaptığına mutluydu aslında. Biraz derslerden, biraz günlük konuşmalardan sonra Jean, April'ın telefonunu alıp şifresini sordu. April hemen söyledi "9854". Aslında kimse şifresini bilmezdi, kimseyede söylemezdi. Nick'e bile söylememişti. Ama bu kızda bir şey vardı ona çabucak ısınmış ve hemen güvenmişti. Bu arkadaşlığın sonu kötü olmamasını diliyordu sadece. Jean telefonu alıp hemen kendini rehbere kaydetti ve kendisini çaldırdı. "Tamam al bakalım. Şimdi sen benim yeni en yakın arkadaşımsın. Arada yaz konuşuruz derste filan sıkılırsan yaz yani. Ama bizim şimdi gitmemiz gerek sonra görüşürüz." Gitmeleride gelmeleri gibi hızlı ve gürültülü olmuştu.

Dudaklarını Kendine SaklaOnde as histórias ganham vida. Descobre agora