Bölüm 9 - Ezik Mi, Havalı mı?

En başından başla
                                    

Oradan ayrılınca alışverişe gittik. Ezgi sürekli bana süslü kız kıyafetleri gösteriyordu bense beğenmiyordum. En sonunda dayanamayıp bana döndü "Deniz senin tarzını bilmiyorum o yüzden kendi beğendiklerimi gösteriyorum." dedi üzgün üzgün. "Ama amaç seni mutlu etmek. Bak ben tarz işlerinden anlarım nasıl bir şeyler istiyorsan söyle seni öyle mağzalara götürürüm. " dedi.

Bir an öylece durdum. Evet tüm bu yaşananlardan sonra aynı kız olmayacaktım.

"Sana saçma gelebilir ama... Ben asi bir tarz istiyorum. Beni süt kuzusu gibi göstermeyecek bir şeyler. Sert kız yani anladın mı?"

Ezgi bir an durup düşündü sonra gözlerinin içi parladı.

"Oh bee işte böyle ne istediğini söyle sen yeter ki. Gerisi bende. Hadi gidiyoruz!" deyip kolumdan çekti.

Kısa bir süre sonra bambaşka mağzaların bulunduğu bir yere gelmiştik. Pembeli ve simli şeylerden eser yoktu. Koyu renk ve sade kıyafetler giyeni gerçekten "sert kız" gibi gösterebilecek cinstendi.

Ezgi hevesle bir deri ceket gösterdi "Bu nasıl??"

"İşte şimdi aynı dilden konuşuyoruz. "

*******

Alışverişten sonra yemeğe geçtik. Hava kararmıştı. Ben Ezginin aldırdığı kırmızı ojelere ve rujlara bakıyordum. Benim aklımda siyah ruj falan vardı ama Ezgi bunun beni "Sert kız" değil "Gotik kız" yapacağını söylemişti. Düşününce haklı olduğunu fark ettim. Tarz meselelerinden anlıyordu cidden.

Aman Allahım! Ezgi'yi sevmeye mi başlıyordum ben!

Kendine gel kızım. İki kumaşa boyaya tav mı olacaksın. Annenin yuvasını yıktı bu kadın!!

Burada sadece mecbur kaldığın için oturuyorsun!

Yemeğimi sinirli sinirli yemeğe devam ettim. Konuşmuyorduk. Ezgi sessizliğimizi böldü.

"Çok güzel bir gündü Deniz. Çok teşekkür ederim. "

"Uzatmaya gerek yok mecbur kaldım."

Yine soğuk soğuk konuşunca Ezgi üzülüp başını eğdi.  Bir süre durdu sonra "Deniz şu an bunu konuşmanın yeri mi bilmiyorum ama... Bilmeni isterim ki baban... Yani şey... Ben evli olduğunu bilmeden aşık oldum ona. Söylemememişti. Bilseydim..."

Şaşırmıştı. Hatta şok olmuştum. Gerçek miydi söyledikleri?

Yine de sakinliğimi korudum karşısında. "Tamam uzatmayalım anladım. Yemeğe dönelim. "

******

Eve döndüğümüzde babam ortalarda yoktu. Ben zaten direkt odama geçtim ve uykuya daldım.

Ertesi sabah erkenden uyandım. Ağrılarım sızılarım geçmişti. Özellikle de alacğım intikamı düşündükçe kendimi bayağı bir güzel hissediyordum.

Aşağı indim babam ve Ezgi'yle kısa bir kahvaltı yaptım. Her zamanki gibi aptal ve genel şeylerden konuştuk.

Tekrar odama çıktığımda telefonuma günlerdir bakmadığımı fark ettim. Şarja taktım ve biraz bekledikten sonra açtım.

Keremden 6 cevapsız arama ve bir yığın mesaj

"Deniz ben dün geceyi hatırlamıyorum çok özür dilerim ayıldığımda gitmişsin. Normalde gerçekten o kadar içmem ne oldu ben de anlamadım. "

"Deniz lütfen ara beni. Endişeleniyorum."

"Bi konuşalım lütfen seni üzecek bir şey mi yaptım?"

"Ne yaptıysam üzgünüm ne olur konuşalım seninle. Çok merak ediyorum seni. "

Bu meseledeki en masum kişi Keremdi. Konuşmalıydım onunla. Ama bugün buluşmak istemiyordum kimseyle. Diğer mesajlara da bakmaya devam ettim.

"Nasıl gidiyo randevu??"

"Ses çıkmadığına göre meşgulsün ehejehe ;)"

"Yürü bakalım kim tutar. :)"

Sinirle telefonu yatağa attım.
Tabi yatağa, şu an zengin olabilirim ama ruhum hala fakir. Öyle atıp kıramam........
İpek atmıştı bu mesajları. Hem bana tuzak kurmuş hem de utanmadan hala yakın arkadaşımmış gibi davranıyordu. Belki de Banu'nun bana bunu söyleyeceğini düşünememişti...

Sakin olmaya çalıştım ve bilgisayarımı açtım.

Google olmak istediğim yeni insan için bana birazcık yol gösterecekti.

******
Pazartesi sabahı okulumuzun önüne büyük siyah son model ve camları koyu bir araba yanaştı.
Evet bu okul zenginlere göreydi ama onlar için bile imrenilerek bakılacak şeyler elbette vardı.
Araba kapıya yanaşınca bahçedeki ve kapını önündeki herkes merakla gözlerini dikti. Siyah mini eteği, tarz botları, beyaz gömleği ve üzerinde deri ceketi ile kapıdan bir kız indi. Gözlerinde ise marka siyah güneş gözlükleri kim olduğunun görülmesini engelliyordu. Tırnaklarındaki kırmızı ojeler siyah beyazlığının içinde göz alıyordu.

Öğrenciler kendi içlerinde fısıldamaya daha sonraysa meraktan artık yüksekliğine hakim olamadıkları sesleriyle kızın dedikodusunu yapıyordu.

Kız şöyle bir gülüş atıp okula yürüdü.

Evet tamam uzatmayayım .d
O kız bendim .d

Ama ben de kendimi dışarıdan izliyor gibiydim.  Bir yandan da hep aradığım yeri bulmuştum sanki.

Okul kapısının hemen yanında Banu ve arkadaşlarının hep oturduğu banka yürüdüm ve önlerinde durdum.

Hepsi şaşkın şaşkın bana bakıyorlardı.

Güneş gözlüklerimi çıkarıp "Günaydın arkadaşlar.." dedim gülümseyerek. Banu şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Evde depresyona gireceğimi, ağlayıp sızlayacağımı okula gelmeyeceğimi, kısacası çok kolay lokma olduğumu düşünmüştü anlaşılan.

Cevap vermelerini beklemeden okula doğru yürüdüm.

Zil çalmıştı.

Sınıfa girdiğimde tüm gözler yine bendeydi. İpek de büşra da Emre de her şey çok normalmiş gibi bana selam verdiler. Hiç yüzlerine bakmadan önde başka bir sıraya oturdum.

İpek suçluydu biliyordum ama diğerlerinin durumu kafa karıştırıyodu.

*****

Öğle yemeğinde ise herkesten ayrı tek başıma başka bir masaya oturdum. Tüm okul yan gözle beni süzüyordu, pekala havalıydım ama oturmuş yalnız yiyordum işte. Bu da kendimi ezik hissettmeme ve belli etmesem de boğazımda bir şeylerin düğümlenmesine sebep oluyordu.

Yemekhanenin kapısından içeri giren Ali'yi gördüm. Bir an bakıştık sonra ben asabiyetle bakışlarımı çektim.

Tam bu sırada arkamdan bir el omuzuma dokundu.

Sokak DövüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin