Bölüm 1

26.6K 974 10
                                    

Kendimi durduramadım ve yazdıkça yazdım. Heyecandan delirdim ben yazarken. Umarım sizde okurken aynı şeyleri hissedersiniz.

iyi okumalar. :D

*****2013*****

"Ben çıkıyorum." Diye seslendi genç kız salonda oturan anne babasına. Bugün yine adanın merkezine gidecek ve gelen turistleri kapmaya çalışacaktı. Aslında her zamankinden biraz daha yorgun ve halsizdi bugün. Hastalığı yüzünden ara ara böyle oluyordu ama ilacını almıştı çoktan. Nasılsa geçer diye düşünüyordu.

"Ömür, annecim bugün dinlensen de gitmesen solgun görünüyorsun."

Annesi yanına ışınlanmıştı bir anda. Bir şey olmadığını kanıtlarcasına gülümsedi ve yerinde zıpladı.

"Çok iyiyim bence. Tenimle dalga geçiyor olmayasın sen annem?"

Aslında gülümserken bile zorlanıyordu. Ama artık bıkmıştı. Sürekli hastalığı yüzünden bir kenara çekilmekten, istediği ve hedeflediği şeyleri yapamamaktan çok sıkılmıştı. Bunlara bir son vermek istiyorsa önce güçlü olacaktı.

Annesi onun hevesini kırmamak adına susmuş yine bir şey söylememişti. Biliyordu kızının neler istediğini, hayallerini. Hastalığı yüzünden günlerce, gecelerce odasında nasıl ağladığını. Dayanamıyordu o da kızını bu halde görmeye. Ömür demişti ona. Ömrüne ömür olsun diye. Ama kaderinde kendi ömrü ile sınanacağı yazıyorsa ne yapabilirlerdi ki.

Kapıdan çıkmadan önce annesini öpmek için döndü birden. Ani dönüşüyle birlikte başı dönmüş ve birkaç saniye içerisinde yere düşmüştü. Ne olduğunu anlayamadan kızını yerde gören Güliz hanım, önce Ömür'ün adını haykırmış, sonra yardım çağrısına başlamıştı.

**

Sertan görev için geldiği yarım adanın keşfine çıkarken duymuştu bağırışları. Birkaç kişinin telaşla koşturduğu eve doğru yaklaşmış ve kapının önünde boylu boyunca uzanan genç kızı görünce hemen ilk yardımda bulunmuştu. Ondan sonra adadaki küçük kliniğe doğru yola çıkmışlar ve görevine bu güzel genç kız sayesinde başlamıştı.

Genç adam 28 yaşında başarılı bir genel cerrahtı. Kendisi ile uzaktan yakından alakası olmayan bir ikizi vardı. Zaten birbirlerinden başka kimseleri yoktu bu hayatta. Sertan her ne kadar üzerine titrese de ikizinin, bir türlü onun demirden kalelerini yıkamamıştı. Kötü olmaya şartlandırılmıştı kardeşi. Bir elmanın iki yarısı değildi onlar, tamamıyla birbirlerine zıt iki evrendi. Onu o halde görmeye dayanamadığı için pes etmişti. Yine de kendisine olan düşkünlüğünü de biliyordu. Bu yüzden İstanbul'da kalması için dırdır ediyordu ikide bir ve Bertan gibi bir adamın söylendiğini duymak neredeyse imkansızdı.

Sertan'ın kendi hastanesi olmasına rağmen, orada kalmayı ya da yönetmeyi değil insanlara birebir hizmet etmeyi seçmiş ve şehir şehir, köy köy gezmişti. En son rüzgar onu buraya Antalya'nın Çukurbağ yarımadasına sürüklemişti. Daha şehre adım atar atmaz anlamıştı bu şehirde yapması gereken bir çok şey olduğunu. Burada onu çağıran bir kalp vardı. Bazı geceler rüyasında gördüğü, hüzünlü küçük kızı düşünür dururdu. Anlamını çözmeye çalışmıştı ama bir türlü bir anlam yükleyememişti. Nereye çeksen gelebilecek bir rüyaydı çünkü.

Ama bu beldeye gelir gelmez aradığı cevabı burada bulacağını, rüyalarının baş karakterinin burada olacağını hissetmişti.

Şimdi Ömür'ün hastalığını öğrenmiş ve araştırmaya başlamışken aklının bir köşesinde acaba vardı. Acaba o küçük kız Ömür olabilir miydi. Yaşadığı hüzün hastalığı, gömüldüğü karanlık düşünceleri olabilir miydi.

ÖMÜR "Tamamlandı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin