=8=

1.1K 105 36
                                    

Kris gerçekten hayattan bıkmıştı, hiç suçu yokken Jongin ona annesinin ölümünü yüklemişti. Kadın zaten kalp hastasıydı ve kızını ağlarken, umutlarını bağladığı evliliğin kurulmadan yıkılmasını görmek ağır gelmişti.

Şimdi Kris üzgündü, yalnızdı, mutsuzdu. Eskisine kıyasla daha çok. Tanımadığı geçici kocası Kai ona nasıl sevdiği kişi tarafından sevileceğini gösterdi ve olaylar trajik hal aldı.

Gideli 2 haftayı geçmişti, genç adamı -Jongin'den daha genç olduğunu tahmin ediyordu- bulmak fazla zor olamazdı, elbet bulurdu ama istemiyordu. O Jongin değildi.

Tüm kötülüğü, kalpsizliği ve donmuş renkli duygularıyla Jongin Jongindi. Kris ilk onu sevmişti, perişanlıktan dağılsa da vaz geçemezdi. Sahte Jongin'e yani Kai'e giderse ihanet onu yakacaktı.

Sevgi hala tohumlarıyla dursa da yeterli değildi. Kris içten içe kararıyordu, dermansız hissediyor, fazla gülemiyordu. İşini yapmak bile tatlı değildi. Bunalımdaydı. Jongin hep olduğu kadar acımasızdı ve Kris sonunda patlayacaktı, ona kötü şeyler yapacaktı. Bu sefer uçak kazası değil, bizzat kendi. Belki kocasına zorla sahip olacaktı, koca bir yıl dokunmaya can attığı.

Soğuk prensi üzmek, yaralamak istemiyordu. Kafasını geri atıp kahrolma hissinin yayılmasını umursamadı, yine üzülecekti. Çok dramatik. Acı gülümsedi.

"Belgeler akşamüzeri bay Jongin'in elinde olur bay Yifan" dosyaları toparlamayı bitirmişti avukat. "Medyadan gizli tutulması için elimden geleni yaparım"

Kris en sonunda hareketsizliğini bozup avukatla tokalaştı "Ne kadar sürer"

"Bay Jongin de imzalarsa tek casede boşanmanız mümkün"

Dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı "Teşekkür ederim"

Uzaklaşmak istemediği sevgisini kendi bırakıyordu.

*

Postacının getirdiği büyük zarfı aldı Jongin. Hukuken ayrılma isteğini görünce gülümsemeyle tısladı.

Serin bahçede oturup Geçe'nin ardından kalan plastik topa bakan Kris'in karşısına geçti. Bakışları buluştığunda Jongin kağıtları iki parçaya yırtıp masaya bıraktı.

"Boşanmıyorum" Kris'in yaptığı aptalcaydı. Nasıl hiç söyleme zahmetine girmeden bir postacıyla lanet evrakları gönderirdi.

"Fazla uzamasın Jongin. Artık bir anlamı yok" zaten hiç olmamıştı.

"Kendini çok mu önemli sanıyorsun? Bu kendi başına verebileceğin bir karar değil. Senden boşanmayacağım!" sinirlerinin gerilmiş olması gereken durumda mutlu hissediyordu, Jongin uzun zamandır ilk defa onu görüyor, konuşuyordu.

"Ne zamana kadar sürdüreceksin?"

"Yıllarca! Tek taraflı istekle hallolacağını mı düşünüyorsun?"

"Yeterince sürdürdük" derince nefes verdi, artık diretemeyecek kadar yorgun hissediyordu. Ruhu yaşlanmıştı, evlilik ölümüydü.

"İtirazımı biliyorsun, kaç tane avukat tutarsan tut bu evlilik bitmez"

"İstediğini yaparım, evliliğimizin gerçek olması şartıyla"

"Ne?"

"Anladığına eminim"

"Asla!"

"Pişmanım" olmaması gerekiyordu, ne yapmıştı ki? Onu suçlayan sadece Jongindi.

"Acı çekmelisin!"

Yüzyılın çifti ✔Where stories live. Discover now