13-Dayanabiliriz

10.2K 434 45
                                    

Multimediaya bakın sevinebilirsiniz.

Gözleri ışıl ışıl parlarken bütün bunların bir hayal olmasından korkuyordum ama Kurt hayal görmediğimi söyleyince derin bir nefes almıştım. Sesli bir şekilde yutkunduğumda ellerim titremeye vücuduma korku yayılmaya başladı.

"A... Altan?" güçlükle konuştum. Elimde kanla bezenmiş bıçak yere düşünce keskin bir ses çıkardı. Gözlerimi üzerinden ayırmadan yavaşça ona doğru yürüdüm. Karşı karşıya geldiğimizde gözlerimi gözlerinde çekemedim.

"Sen... Şehit oldun. Nasıl?" diye sorduğumda gülümsedi. Daha fazla dayanamayıp boynuna sıkıca sarıldım. Şaşırmış olmalıydı ki önce kollarını beline sarmadı. Parmak uçlarımda yükselip başımı boynuna gömdüm. Onu en son gördüğümden beri hiç değişmemişti. Gri tişörtü siyah kot pantolonuyla hala Altan imajını sergiliyordu.

"İnanamıyorum. İnanamıyorum." Diyerek boynundan ayrıldığımda yanağına avcumun içine aldım ve gülümsemedim. Gülümsemem daha sonra kahkahaya dönünce tekrar sarıldım.

"Bu kucaklaşma yarım saat sürer mi?" diye sordu Kurt.

"Kurt sesini kes sana da sıra gelecek." Diye bağırdım. O kadar mutluydum ki mutluluğumun tarifi yoktu. Yaşıyordu. Yaşıyordu ve ben hayal görmüyordum.

"İnanamıyorum, inanamıyorum. Buradasın, buradasın." Diye tekrar ederken yaşadığım mutluluk bana yeniden hayat vermişti. Nefes aldığımı hissediyordum. Kalbim acıyla çarpmıyordu, intikam diye kulaklarımda çınlayan sesler yoktu. Karşımda Altan vardı. Her ne kadar inanamasam da Altan vardı.

"Buradayım evet. Eva yaptığım yanlıştı ama seni korumak için yaptım." Dediğinde mutlukla beraber içime hüzün tohumları saçıldı.

"Pardon! Beni korumak için mi benden gittin?" diye sordum. Mutluktan nefesim kesilmiş elim ayağıma dolaşmıştı.

"Biraz öyle oldu." Dediğinde gülümsedi. En çok sesini özlemiştim. Fısıldar gibi konuşmasını kafamda o yokken ne kadar tekrar etmiştim. Ondan ayrıldığımda ikimizde gülümseyerek birbirimize bakıyorduk. Onun yok olmuş olması bile kafayı yemem için büyük bir sebepken benden gitmişti. Kalbimi yerinden sökerek alıp götürmüştü.

"Ama..." dediğim sırada elimden tuttu ve Kurt'un yayıldığı koltuklardan birine yan yana oturduk. Şaşkınlığım, mutluluğum, her duygu şu an hissediyordum. Kafamda merak ettiğim onca soru varken Kurt'a çığlık çığlığa bağırmak, yumruklamak varken şimdi oturmuş onun gözlerine bakıyordum.

"Öncelikle bunu sana yaşattığım için üzgünüm ama seni yeterince tehlikeye atmıştım zaten. Tekrar seni o alevden çukura gönderemezdim. Aslında ortaya hiç çıkmayacaktım. Dünya hiç var olmamışım gibi devam edecekti bu süreç ama sen kontrolden çıktın. Seni ancak benim fikirlerim düzeltebilir. Ardımdan bu işe hiç girmeyecektin Eva. Yanlış yaptın. Kendini bile bile ölüme attın. Kurt bana senin bu işe dahil olduğunu söylediğinde onu ölesiye dövmemek için kendimi zor tuttum ama suç onda değildi. Sendeydi. Benim dosyamı aramak yerine işine dönmeliydin."

"Peki, ölen ben olsaydım. Benim katillerimi bulmaz mıydın Altan?" diye sordum. O ben ölecek olduğumda ne yapacaksa bende onu yapmıştım.

"İkisi farklı şeyler." Diye fısıldadı ellerimi avcunun içine aldığında.

"Aynı şey." Diye direttim.

"Bak hayatta olduğuma göre artık bu işten çıkabilirsin."

"Sen! Yüzbaşı Altan Deniz. Hoş subay değildin ama her neyse. Bana bak. Sen yokken neler yaşadım haberin var mı? Sen gittikten sonra ben her gün öldüm Altan. Etrafta senin hayaletlerinle konuştum. Her gün mezarına gittim, kendimi sadece senin yanında güvende ve mutlu hissettiğimde sende çekip gittin. Benim bu yaşadıklarımı anlayabilmen için benim ölmem gerek Altan."

Gökten Düşen Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin