Beklenmedik Karşılaşma -16-

448 21 16
                                    

-Alev'in Ağzından-

Cam kırılma sesi

Lanet olsun bu ses ne?

Ve tekrar yine aynı ses.

"Ulan varya sabah sabah kim mesaj atıyorsa ebesini halledeceğim." diye söylenmeye başlamışken yattığım yerden doğrulup telefonumu aldım.

Deniz-2 okunmamış mesaj ileti.

''-Günaydın güzellik :)''
''-Bizim için bir planım var 11'de hazır ol.'' Mesajları gördükten sonra sırıtmadan edemedim. Sonra hemen toparlandım tabii. 
''-Ne işimiz varmış?'' 
''-Seni AVM'ye götüreceğim.'' Anında cevap vermesine mi şaşırmalıyım yoksa dediği şeye mi?
''-Iıı tamam. 11 de hazırım nerede bulaşacağız.''
''-Ne buluşması? Gelir kapından alırım.'' Ve bir sırıtış daha.
''-Olur tabii. :)'' yazıp telefonu komidinime geri bıraktım. Arkama yaslanmıştım ki odamın hiç çalmayan kapısı çalındı.
"Girebilir miyim?" Sesini duymaya alışık olmadığım annem (!) gelmişti. Tam hayır diyecekken içeri girdi.
"Ne cürretle gelirsin odama?"
"Küçük hanım farkındaysan şuan benim evimdesin ve ben senin hala annenim."
"Bin sinin hili inninim. Senin gibi bir annem olduğunu mu sanıyorsun? Seni anne saymayı çoktandır bıraktım ben. Şimdi ne oldu söyle işlerim var." dedim bıkmıştım ondan da kocasından da bir de gelmiş annenim diyor hah!
"Bu gün boşanıyoruz senin de bizimle gelmen gerekiyor."
"Sizinle hiç bir yere gelmiyorum ne işiniz varsa halledin. Umrumda değil şimdi kapımı kapat ve git, lütfen." son kelimeye vurgu yaparak söyledim bunu. Gözünü devirdiğini görmedim ama hissettim.
Neyse ne, hemen hazırlanmalıydım. 11'de diye hatırlattım kendime; 11'de
Yataktan kalkarak tuvalete gittim elkmi yüzümü yıkayıp dolabımın karşısına geçtim sonuçta bende kızdım. Kıyafet bulmak zor iş. Kırmızı omzu düşük tisörtümle yırtık siyah pantalonumu giydim. Masama oturup makyaj yapmaya koyuldum. Makyajlı halimi sevmediğini söylemişti. Eyeliner çekip yüzüme biraz renk verdim. Bu benim için çok azdı kendimi çıplak hissediyorum. Dudağıma patlatıcımı da sürüp saate bakmak için telefonumu aldım.
10:56
Ee çüş zaman ne çabuk geçti çantamı da alıp dışarıya çıktım. Tomslarını giyerken mahalleye bi araba girdi. Deniz. Kafamı kaldırıp ona baktım. Gülümsüyordu.
"Selam güzellik."
"Bana güzellik demeyi ne zaman birakacaksın acaba."
"Hı sanki hoşuna gitmiyor." haklıyı sırıtmadan edemedim.
Yanıma gelip kapımı açtı.
"İnan gerek yok alışkın değilim böyle şeylere."
"Bu gün bana aitsin, sana ne istersem yapabilirim, sende ne istersen yapabilirsin." fesat anlamadan edemedim. Bunu anlamış olacak ki.
"Ha aa şey yani şey anlama özgür ol manasında." dedi dişlerimi göstererek güldüm.
Yanımdaki koltuğa oturdu ve sürmeye başladı.
"Ehliyetin var mı?"
"Hı?"
"Ehliyetin diyorum yaşın daha çok küçük nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun?"
"Haklısın ehliyetim yok ama şuana kadar hiç polise yakalanmadım zaten genelde Ahmet Abi götürür beni, ben ara sıra sürüyorum." kafamı salladım.
Çok sessizdik  bari radyoyu aç be. Sanki zihnimi okumuş gibi radyoyu açtı.
Arctic Monkeys-Do I Wanna Know
Sevdiğim bi şarkıydı mırıldanmaya başladım.
"Sesin de güzelmiş."
"Öyledir."
"Oo egoistliğe devam yani." gülümsemekle yetindim. Zaten AVM ye gelmiştik. Bu sefer onun kapımı açmasına izin vermeden kendim indim arabadan. O da inerek yanıma geldi.
.
AVM'de dolaşırken sanki birbirini hiç tanımayan 2 insan gibiydik bu beni biraz rahatsız etse de birşey söylemiyordum kısa zaman sonra serçe parmağı elime sürtünmeye başladı elimi tutmasına izin verdim. Ve el eleydik. Mağazaları tek tek dolaşmaya başladık. Alışverişi çok seven bir kız değildim ayaklarım ağırmaya başlamıştı bile. Ben ona ayak uydururken Koton'a girdik. Eline bi kaç parça elbise aldı hepsi siyah ve kısaydı. Hoşuma gitmişti, sevgili gibiydik. Sonra kafasıyla kabini işaret ederek girmemi sağladı sonra elime elbiseleri tutuşturdu. Normalde kimsenin bana böyle davranmasına izin vermezdim ama bu hoşuma gidiyordu. İlk olarak  straplez dantelli elbiseyi giydim. Köprücük kemiğimi ortaya çıkarmıştı, boyu dizlerimin 2 karış üstündeki. Sanırım dışarı çıkıp ona göstermem  gerekiyordu. Kabinden çıktım tam karşıdaki mindere oturmuş kabini gözlüyordu ben çıkınca bakışları beni süzmeye başladı, sırıtışı git gide derinleşiyordu sonra gözlerini gözlerime sabitleyerek kafa salladı. Bende kabine geri girdim ne yani alacak mıydı? Bana? Sanmıyorum. Diğer elbiseyi askından çıkardım bunun da sırt dekoltesi vardı fazla açık değildi ama harikuladeydi. Yine mini bi elbiseydi ve vücut  hatlarımı ortaya çıkarıyordu. Deniz'in beni görmesini istemediğimden kabinin kapısını biraz açarak bir görevli çağırdım. ''Bakar mısınız?'' Deniz hemen ayaklandı ama erkek görevli ondan önce davrandı sırıtmadan edemedim. ''Şey fermuari kapatamıyorum yardım etseniz?'' . Çocuk çok beyefendi duruyordu ama eminim dayanamazdı. ''Tabiki'' dedi ve fermuarımı kapadı. Ona teşekkür dercesine başımı salladım ve kabinin kapısını kapadım. Deniz'in yüzünü merak diyordum kabinde saçlarımı düzeltip dışarı çıktım, tahmin ettiğim gibi sinirliydi ama beni görünce yüzü az da olsa yumuşadı. Bu elbiseye de kafasını sallayacakken durdu ve kafasını hızlıca sağa sola salladı. Nedenini biliyordum görevli yüzündendi gülmemek için kendimi zor tutarak kabine geri girdim. Bu son elbiseydi, öncekiler kadar kısa değildi dizlerimde bitiyordu. İnce askıları vardı tam yaz elbisesi. Eteği biraz kabarıktı, elbise güzeldi ama pek beğendiğim söylenemez. Kabinden dışarı çıktım Deniz de benimle aynı fikirde olacak ki kafasını hayır anlamında salladı.
''Bu sondu.'' dedim.
''O zaman ilk giydiğini alalım da yukarı çıkalım ben acıktım.'' kafamı sallayarak kabine geri girip kendi kıyafetlerimi giydim. Deniz elbiseyi alıp kasaya doğru giderken
''Hayır Deniz bana birşey almana gerek yok.'' dedim. Ona o elbiseyi aldırmayacaktım.
''Sana ne demiştim güzellik sana ne istersem yapabilirim sana elbise almak da buna dahil.'' buna diyecek birşey bulamıyordum ayrıyetten kız çalışanlar bize bakıyordu kıskançlık hoşuma gitmişti. Bir şey söylemeden mağazadan çıktım. Hemen yanıma geldi ve bu sefer oyalanmaya bırakmadan elimi tuttu. Hoşuma gidiyor evet ne yalan söyleyeyim.
Üst kata çıkarak yemeklerimizin aldık. Patateslerimi yerken aklıma yine o Oğuz salağı geldi bu aralar ne kadar çok onu düşünür olmuştum öyle. Deniz canımın sıkkın olduğunu anlamış olacak ki
"Alev ne oldu?" cevap veremedim.
"Ne düşünüyorsun."
"Sakın yine aklıma o geldi deme."
"Alev Oğuz mu konu."
"Sikeceğim ama ulan o çocuğu." bunu bağırarak söylemişti tam kafamı kaldırıp bağırma demesini söyleyecektim ki arkadan o tanıdık ses geldi.
"Sen kimi sikiyorsun birader?" o kalın ses tonu ve sesindeki umursamazlık her yerde tanırdım onu. Ağzımdan güçlükle "oğuz" diye bir ses çıktı. Ben bile anlamamışken söylediğimi Deniz duyacak olmuş ki hemen gözleri büyüdü sandalyesinden sesli bir şekilde kalktı.
"Demek Alev'i üzen oruspu çocuğu sensin ha?"
"Deniz sus lütfen." diye fısıldadım sanki duyacakmış gibi.
''Bundan zevk almasamda evet ulan benim.'' Bundan zevk almasamda mı demişti Oğuz?  Neden gelmişti? Nereden gelmişti?
''Nereden çıktın lan sen Alev seni unutmuşken? Önceden yaptıkların yetmedi şimdi yeniden mi kandıracaksın onu? Hayır bundan sonra ben varım. Önceden neredeysen, kiminleysen şimdi yine siktir git oraya.'' bu iş büyüyecekti. Ayağa kalkarak
''Deniz, hadi, gidelim.''dedim.
''Dur Alev duur. Konuşuyoruz şunun şurasında.'' İnsanlar bize bakıp fısıldaşmaya başlamışlardı kafamı sola çevirince 2 güvenlik görevlisinin bu taraf doğru geldiğini gördüm.
''Deniz gidiyoruz buraya geliyorlar.'' dedim beni dinlemedi tabi. Elini tutarak onu kendime doğru çektim ''Deniz lütfen, gidelim.'' kafasını salladı işaret parmağını havaya kaldırdı sonra Oğuz'a doğrultarak ''Bu iş bitmedi piç kurusu, daha değil.'' Sonra tuttuğu elimi daha çok sıkarak çıkışa doğru koşmaya başladık şükürler olsun ki peşimizden kimse gelmiyordu. Hemen arabaya atladık. Eğer yakalanırsak ehliyet işleri için de ceza alırdık, karakola bile gitmemiz gerekebilirdi. 
Evime doğru gideceğimizi sanarken sağa saptı. Bindiğimizden beri bana bir kere bile bakmamıştı,
''Deniz nereye gidiyoruz?'' varlığımı fark etmiş olacak ki sinirli suratı biraz yumuşadı ve bakışlarını benim ve yol arasında gezdirdi. 
''Üzgünüm bi an sinirden şey ettim seni o piç AVM'de karşımıza çıkınca...'' 
''Hayır önemli değil nereye gidiyoruz?''
''Onu hala seviyorsun değil mi Alev?'' dedi şaşırmıştım tam cevap vermek için ağzımı aralamıştım ki devam etti,
''O lanet çocuğu hala seviyorsun değil mi? Unutamadın değil mi?'' direksiyonu tutan parmaklarının boğumları beyazladı, çok kızmıştı.
''Nasıl unutturacağım sana onu Alev?'' direksiyonu daha çok sıktı sanki mümkünmüş gibi bir şey söylemeden elimi elinin üstüne koydum kasları çok gerilmişti, az da olsa yumuşadı. 
''Hadi sahile gidelim.'' dedim sorularını yanıtsız bırakarak. O da kafasını sallamakla yetindi. Elimi hala çekmemiştim elinin üstünden ve parmak boğumları eski rengini almaya başlamıştı ama suratından taviz vermiyordu. 
Sahile gelince kendi kapısını açarak indi, beni düşünemeyecek kadar sinirliydi. İnip onun yanına gittim morelim bozukken buraya gelmeyi severdim, denize karşı bağırmayı. İçimdeki siniei dışa vurma şeklimdi. Sessizliği bozan o oldu,
''Onu hala seviyorsun değil mi. Onun sesini duyunca yüzünün nasıl değiştiğini gördüm. Seviyorsun.'' son kelimeyi söylerken sesi iyice kısılmıştı duymakta zorlanmıştı.
''Hayır, yani hayır sevdiğimden değil sadece bu kadar zamandan sonra sesini duymak değişik hissettirdi bilirsin...'' cevap vermeyince devam ettim, ''Ama yemin ederim, yemin ederim unutacağım zaten unutmaya da başladım.'' Gözlerini denizden hiç ayırmıyordu. Kendimi ona sarılmak isterken buldum. Karşısında geçip kollarımı boynuna sardım. O da ellerini belime koyup saçımı kokladı.
''Beni sevmeni istiyorum Alev.''

Bad Girl.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin