BAKICI-8.BÖLÜM

Beginne am Anfang
                                    

"Dora sen kızsın. Bu kadar çabuk giynemezsin." dedi Berke.

"Hızlı giyinsek suç giyinmesek suç yahu!"

••••••••
"Sen bulabildin mi Mert?" dedi Berke derin derin nefes alarak. Koşmuş olduğu belliydi. Bana dönüp tek kaşını kaldırdı. Bende kafamı salladım. Kaç saattir antika satılan caddeyi dolaşıyorduk ama hiçbirimiz bulamamıştık. Yüzümü astım.

"Annem beni mahvedecek."

"Seni niye mahvediyor? Ben yaptım sonuçta." gidip omuzuna yumruk attım.

"Tabiki de senin yaptığını söylemeyeceğim." gülümsedi.

"Tabi ya! Annem! Annem antika alışverişi her zaman yapar. Kesin görmüştür bu vazoyu." diye gülümseyerek konuştu. Gidip boynuna atladım.

"İşte benim sevgilim!" kahkaha atarak oda bana sarıldı.

"Ne güzel bir aşk gösterimi(!)" dedi Berke bitkin bir sesle.

"Kıskanma canım." yüzünü buruşturdu. Bende dilimi çıkarttım ve sırıttım. Arabaya bindik. 5 dakikalık bir yolculuktan sonra saray yavrusu bir eve geldik. Tamam arabalarından belli oluyordu zengin oldukları ama bu kadarını tahmin etmiyordum. Arabayı demir kapının ardında bırakıp içeri girdik. Köpek havlayarak hızlıca üstüme gelince biraz geri çekildim.

"Eğer seni sevmeseydi havlamadan gelirdi. Korkma korktuğunu anlar." elimi tutup çekiştirmeye başladı Mert. Köpek yanımı gelince eğilerek kafasını ve boynunu kaşıdım. Kendi kendine oyun yapınca gülümsedim. Ayağa kalkıp evin kapısına doğru ilerledik. Kapıyı gerçek olmayan sarı saçları, minicik eteği ve göğüslerini göstermeye çalışan bir hizmetçi açtı. Kız açar açmaz Berke'ye baktı. Berke kıza göz kırptı. Kızda sırıtarak kenara çekilde. Tabii banada ölümcül bakışlar atmayı unutmuyordu. İçeri girdiğimde bu evi düzenleyene içimden alkışlarımı sundum. Ne güzel düzen olmuştu. Bize doğru gülümseyerek gelen kadına baktım. Çok güzel bir yüzü vardı.

"Durun tahmin edeyim. Sen Berke'nin sevgilisisin."

"Ben mi? Yok hayır. Mert'in sevgilisiyim. Berke arkadaşım." dedim tatlı tatlı gülümseyerek.

"Arkadaş mı? Berke oğlum sen kızlarla arkadaş olur muydun?" dedi annesi gülerek.

"Ya annem sen onu boşver. Bak şu resimdeki vazoyu bir yerden bulabilir misin?" dedi Berke sabırsızlıkla. Gözlerimi devirdim. Elimdeki telefon titremeye başlayın özür dileyip telefonu açtım. Gelen bebek ağlama sesiyle telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.

"Dora yardım et! Ayşe abla markete gidicek diye bebeği bize bıraktı. Bu çocuk kusup duruyor!" diye bağırdı. Arkadanda Cansu'nun sesi geldi. Evet biraz araları olsun diye Cansu'yu çağırmıştım. En iyi çöpçatanım ehehe.

"Dora! Bende susturamıyorum çocuğu. Hep ağlayıp kusuyor!"

"Tamam başımın belaları tamam! Geliyoruz!" dedim ve telefonu kapattıp arkama döndüm. Şaşkın bir şekilde birebir aynı olan ve Mert'in elinde olan vazoya baktım. Annesi bana bakıp gülümsedi.

"Aynısından bizim evde vardı."

"Ama ben sizinkini alamam."

"Ay olur mu öyle şey!? Tabikide götürebilirsin."

"Çok teşekkür ederim." dedim ve kadının yanaklarını öptüm. Bizimkilere döndüm.

"Hemen gitmemiz gerekiyor. Yoksa Cansu ve Olcay bebeği öldürecek."

"En kısa zamanda ailenle gel kızım." bende kafamı sallayıp gülümsedim.

••••••
Cansu sonunda kapıyı açınca içeri daldım. Arkamdanda üçü birlikte gelmeye başladı.

"Oha Olcay oha! Çocuğu öyle sallarsan tabi kusar. Annesi çocuğa yoğurt yedirmiş sizde ayran olarak geri çıkarttırmışsınız! Ver şu çocuğu!" bebeği kucağıma alıp yavaş yavaş sallamaya başladım. Bu bebek neden bu kadar tatlı? Cansu ve Olcay'a döndüm.

"Hem siz evlendiğinizde çocuğa nasıl bakacaksınız?!"

"Ben çocuk yapmayı düşünmüyorum." dedi Cansu Cansuluğunu göstererek.

"Bende evlenmeyi düşünmüyorum." dedi Olcay. Cansu da Olcaya bakıp gözlerini devirdi.

"Öyle diyenler hep ilk evlenir canım. Arkandaki yastığı ver!" yere oturup dizlerimi uzattım. Yastığıda ayaklarımın üstüne koydum. Çocuk iki sallayışta uyumuştu.

"Yuh! Çocuğu nasıl yorduysanız artık." dedim fısıltıyla.

"Ben gidip duş alacağım." dedi Olcay üstüne iğrenerek bakarken.

"Bende senin t-shirtlerinden birini giyinebilir miyim?" dedi Cansuda yüzünü buruşturarak.

"Tabiki." kafasını sallayıp odama gitti. Çocuğu azıcık daha salladıktan sonra kucağıma alıp yatak odasına götürmek için kalktım. Mert ortalıklarda yoktu. Berke ise dalmış bir şekilde melek gibi uyumuş bebeğe bakıyordu. Gülümsedim.

"Çok tatlı değil mi?" kafasını salladı önce sonra elini ağzına siper ederek fısıltıyla şunları söyledi. Evet! Kesinlikle! Mert'in bunları söylemesi gerekiyordu ama Mert ortalıkta bile yoktu.
"Eline bebek çok yakışıyor."

Arkadaş Mı Didin?Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt