Kedicik

167 10 2
                                    

Multimedya : Nil ve Buğra'nın düşüş hali

" Kızım dikkat etse-- Nil ? " dedi Buğra altımda serili şekilde şaşkınlıkla yatarken. Şuanda koridorda altımda serili bir şekilde yatıyordu. Kapıyı açarken ayağım takılınca ikimizde yeri boylamıştık. Yüzüne kafamı döndürdüm ve kaşlarım havaya kalktı. Onun yüzüyle benim yüzüm arasında çok az bir mesafe vardı.

Gözleri kömür gibiydi. Nefes alış verişi sakindi. Gözlerini gözlerimden dudaklarıma kaydırdığında dudakları aralandı. Kirpiklerimin altından dudaklarına baktığımda çilek rengi olan dudaklarını gördüm. Eli bileklerimi tutuyordu ve üstünden kalkmak aklıma yeni geliyordu.

Kalbim ağzımda atarken elinin biriyle bileklerimi tuttu. Diğer eli havalanırken o elini saçlarıma koydu. Kestane tonlu saçlarımı okşarken gözlerim kendiliğinden kapandı. Koridorun ortasında bu haldeydik! Hop Nil ! Kendine gel hemen. Ayrıca o Buğra. Hani Demir olan. Hani soyadı gibi demir gibi soğuk olan.

Kafamı sağ tarafıma çevirdim ve eli böylece havada kaldı. Saflığımdan kurtulduktan sonra içimden kendimi balon gibi şişirdim. Bu balon biraz sonra Buğra'ya patlıyacaktı.

" Hayvan herif, bıraksana! " dedim dişlerimin arasından. Gerçekten sinirlenmeye başlamıştım. Yüzümü ona çevirmek istemiyordum. Çünkü yumuşamaktan korkuyordum. Yüzündeki ifadesi beni kendine çekmeye yetmişti. Ama bu kadar yeterdi. Ben bu kalıbın kızı değildim.

Elini çeneme koydu ve sertçe sıkarak kendine çevirmeye çalıştı. Ben buna izin vermeyince daha sert çekmeye başladı. Bileklerimdeki elleri gittikçe sertleşiyordu ve acıyordu. Daha bir hafta önceki bileğime yaptığı morarıklık yeni geçmişti. Ve bugün bir yenisi daha eklenicekti onun sayesinde. Kendimi ezdirmekten vazgeçmeliydim.

En sonunda pes edip yüzüne yüzümü çevirdim. Yüzünde ciddi bir ifade vardı. " Zor kız gibi mi olmaya çalışıyorsun kedicik? " dedi tek kaşını havalı bir şekilde kaldırarak. Ne sanıyordu bu kendini ?! Onun için zor kızı mı oynayacaktım bir de !! " Sen kimsinde sana zor kızı oynuyucam ego yığını ! " dedim çırpınarak. Ama öküzlüğünü devreye soktuğu için gücüm ona yetmiyordu. Kahrolsun kaslar !

Aklıma gelen şeyle yüzüne baktım. Kaşlarım iyiden iyiye çatılmıştı. Ama onunda benden eksik kalır yanı yoktu. " Kedicik ?! " dedim tıslayarak. Yüzündeki ciddiyet birden bozuldu. Samimi bir gülüş meydana geldi. Ve içim birden kıpır kıpır oldu. O gülerken ona bakıyordum. Çok güzel güldüğünü söylemiş miydim ? Ah ! Ne diyorum ben !

" Soruma cevap alabilcek miyim ? " dedim kaşlarım çatıkken. Gözleri parlarken bana baktı. " Sen benim kediciğimsin bundan sonra. Alışsan iyi olur. " dedi sırıtarak. Bu yamuk sırıtış çok sinirdi. Ne demişti o bana ? Onun kedisi mi ? Hangi akla hizmet bunu söylüyordu ? Gerçi Allah her şeyi vermiş gerisini de  koyuvermiş ama konu bu değil.

Bileklerimi bıraktı ve " Kalkabilirsin. " dedi düz bir ifadeye bürünerek. Ben hala olayın şokundaydım. Kedicik demişti. İlk günümde beni bodruma kapatan adamdan bunları duymak... tuhaftı işte.

Ben cevap vermeyince ve kalkmayınca " Tabi istersen. Asla zorlamam bilirsin. " dedi göz kırparak. Ya evet ne demezsin ! Zorlamazmış-mış... Yüzüne iğrenir gibi bakıp üstünden en hızlı halimle kalktım. Yüzüm eminim ki ekşi limon yiyen bir insana benziyordu. Ama o yamuk gülüşüyle bir hayvanı andırıyordu. Hayvan herif !

" İğrençsin! " dedim yüzüne bakarak. Yüzüm buruşuktu. Onunla daha fazla konuşmak istemiyordum. Yanında dururken bile ona gıcık oluyordum. Yerden kalktı ve üstünü silkeledikten sonra gözlerini bana çevirdi. " Her zaman kedicik. " dedi göz kırparak. Hey Allahım! O gözünü müsait bir tarafına sokucam. Görücen o zaman göz kırpmayı.

SEN VE BENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin