Bölüm 26

2.9K 142 28
                                    

George polis merkezinin nefes alınamayacak kadar tükenmiş oksijensiz ortamından kendini en sonunda dışarı atabilmişti. Yavaş adımlarla bozuk kaldırım yolundan güçlükle yürümeye çalışıyordu.

Beyninde oluşturduğu düşüncelerden kurtulmak için ona Chloe'nin iyi geleceğini biliyordu. Gülümsemesi, masmavi gözlerinin arasından bakışı her şeyi George'ye iyi hissetmesini sağlıyordu.

Arabasını polis merkezinde bırakıp yürümeyi tercih etmişti. Uzun zamandır spor yapmıyordu. Vücudunun hantallaştığını hissetmeye başlamıştı yavaş yavaş yürümek bacaklarının açılmasını sağlayabilirdi.

Bu şehirde suç oranı kendi yaşadığı şehre göre oldukça düşük olması bazen canının sıkılmasına sebep oluyordu. Evine dönmeyi arzuluyordu, bürosuna dönmeyi katillerin avukatı olmayı bile özlemişti.

Sadist psikopat bir katilin peşinden buralara kadar gelmesi ya da kitaptaki yazan yazılar bürosuna gelen mektuptaki yazıyla aynı olması ona garip hissettiriyordu.

Katilin ona kurduğu bir oyun muydu? Yoksa kariyerindeki başarılardan dolayı onun katili bulabileceğine inanan sıradan birisi tarafından mı yazılmıştı? Aklındaki sorular günden güne daha fazla artış gösteriyordu.

Aklını yitirmekten bile korkar olmuştu George. Sanki bir rüyada yaşıyor gibiydi. Başını öne eğmiş durumda kaldırım taşlarının desenlerini incelerken Chloe'nin evine az kaldığını fark etti.

Adımlarını biraz daha hızlandırıp bir an önce onun yanında olmak istiyordu. İğrenç ötesi okuduğu cinayetler onu fazlasıyla derinden etkilemişti.

Aklındaki bir soru onun canını kalbine keskin bir bıçağın saplanması kadar çok acıtıyordu. Okuduğu cinayetlerdeki acımasızca öldürülen masum kadınlar gibi ya Chloe'nin de başına öyle bir olay gelseydi? Onu da mı kitaptan okuyacaktı.

Dayanamazdı. Kafasını kaldırım taşlarından kaldırıp etrafa bakınmaya başladı. Kafasındaki düşünceleri bir kenara atıp Chloe'nin evinin olduğu sokağa giriş yapmıştı.

Kalp ritmi ister istemez tekrar artmıştı. Ellerini pantolonunun cebine sokarak ağaçlardan dökülen yapraklar arasında yürüyordu.

Evinin karşısına gelince tüm hücreleri Chloe'yi görmek için yanıyordu. Merdivenleri çıkıp kapıyı yavaşça tıklattı. Fakat kapıyı açan olmadı. Biraz beklemesi gerektiğini belki duş alıyor olabileceğini düşündü.

İkinci kez dayanamayıp daha şiddetli çaldı fakat karşılık aynı oldu evde kimse olmadığını anlamıştı. Nereye gidebilirdi? Merdivenlere oturup beklemeye başladı. Belki markete gitmek için evden çıkmıştır diye düşündü.

Yolda gelirken düşündükleri ve şimdi evde olmaması George'yi kuşkulandırmıştı. Aniden yerinden fırlayıp merdivenleri çıkıp inmeye başladı.

Her geçen dakika merakı daha çok artıyor ve endişeleniyordu. Fakat sokağın başında ona doğru yürüyen Chloe'yi görünce içine bir ferahlık çöktü.

Ona doğru yaklaşıyordu. Saçları rüzgârdan uçuşuyor ve George'ye bakarak gülümsemesi aklını başından alıyordu.

Yaklaştıkça  daha hızlı atan kalbinin sesini Chloe'nin duymasından korkuyordu.

''Ben işe gitmiştim. Hastane şefi benimle görüşmek isteyip tekrar işe başlamamı istedi. Evde yoktum özür dilerim.''

George özür dilerken yüzündeki masum ifadeye âşık olacaktı neredeyse kendini toparlayıp cevap verdi: ''Sorun değil, ben de yeni geldim. Seninle konuşmak istediğim birkaç konu var.''

Gizemli Mektup (RAFLARDA.)Where stories live. Discover now