*-*16.Bölüm:Persophone*-*

3.9K 225 18
                                    

Ben Derin Ateş, bir Anka gibi her òlümünden sonra küllerinden tekrar doğan, intikam için canlı canlı yanan, sevgiyi sadece hak edene veren, babasının prensesi, çevresindekilerin olmayan umut kaynağı, düşmanlarının ölüm sebebi, umutsuzluğu, korkulu rüyası...

Ben Ateş soy isminin son veliahtı, var olan tek bireyi, heyeti yöneten tek kadın, çaresizliği lügatından silmiş, intikamı ilke edinmiş, düşmanlarına korku, sevdiklerine umut olmuş DERİN...

Ben Derin, gücünü kişiliğinden, intikam hırsını soy isminde alan kadın. Sadece ismi bile yeterken soy ismi sayesin de her şeyi yapabilecek güce sahip kadın. Yalnızca bir kez soy ismini kenara koyup da intikam hırsını belli bir süre unutup sadece Berat' ın kurtuluşuna jafa yoran kadın...

Çaresizlik tüm bedenim de gezinirken etrafa esip gürlüyor ama Ateş' in yanından da ayrılamıyordum. Tüm adamlarım Berat' ı bulmak için seferber olsa da bulamamıştı. Sadece 6 saatim kalmıştı. Saçma bir ip ucu vardı yalnızca elimizde. Kalp ve sen. Sen Ezgi demekti. Yani Ezgi' ye sen dediğine göre. Kalp ve Ezgi. Ezgi' nin kalbi...

Saçma işte, damarlarım da çaresizlik akarken doğru düzgün düşünemiyordum. Ameliyathanenin kapısı açılınca koşarak çıkan doktorun yanına gittim. Doktor ifadesiz bir suratla önce eldivenlerini tek tek çıkardı sonra da üzerini düzeltmeye başladı. Sinirle adamın boğazını tuttum ve;

- İki saat seni bekleyemem hadi. dedim. Adamın zar zor nefes aldığını görünce elimi çektim. Doktor korkulu bir sesle;

- Ameliyat zordu ama başarılı geçti. Hastayı normal odaya alabiliriz. dedi. Zaten hemen ardından da sedye üzerinde Ateş gözüktü. Zar zor gözlerini açmaya çalışıyordu. Üzerinde ki mavi hastane kıyafetleriyle çok komik duruyordu. Siyah saçları dağılmış, beyaz teni iyice solmuştu. Sedyeyi takipederek bir odaya girdim. Hemşireler Ateşi yatağa yatırıp çıktı. Çıkarken bir hemşire elindeki bandaj ve ilacı gösterip;

- Siz pansuman yaparmısınız? diye sordu. Kafamla onaylayıp elindekileri aldım. Ateş sonun da gözlerini tam anlamıyla açayı başarmıştı. Yanına gidip;

- İyi misin? Ağrın var mı? diye sordum. Çatallaşmış bir sesle;

- Yok. dedi. Gözlerinde bir parıltı vardı, mutluluk gibi... Elimde ki eşyaları yanımda ki sehpaya koyup beline kadar örtülmüş örtünün altından hastane elbisesini yukraı doğru sıyırdım. Karın boşluğunun yukarısına kadar sıyırdıktan sonra kullanılmış bandajı çıkardım.

Önce ilacı dikiş yerine döktüm ve güzelce hafif hafif masaj yaparak katı ilacı sürdüm. Elimin altında ki kaslarının kasıldığını farkettim. Elini tutup;

- Biraz gevşe. dedim. Daha sonra cevabı beklemeden yeni bandajı elime alıp belinden tutarak kalkmasını sağladım. Bandajı beline yerleştirdikten sonra tekrar yatırıp dikiş yerini de sardım. İşim bitince arkamda ki tekli koltuğa oturdum ve Ateş' in elinden tutup;

- Ben gerçekten teşekkür ederim. Sen olmasan ben ölmüş olurdum. Hayatını benim için riske atman benim açìmdan çok önemliydi. dedim. Ateş ise sırıtıp;

- Kuru kuruya bir teşekkür yetmez. Bir akşam yemeğini alırım. dedi. Omuz silktim ve;

- Berat kurtulsun sana bir günümü ayırabilirim. dedim. Sanki Berat kurtulursa adak kesicem der gibi. Ateş' in anın da kaşları çatılırken;

- Ne oldu? diye sordu. Sıkıntı ile;

- Asiltürk Berat' ı bir şekil de zapt edip kaçırmış. 9 saat sonra öleceği haberi geldi. Yerini bilmiyoruz. Tek ip ucumuz kalp ve Ezgi. dedim. Ateş gözlerini devirip;

Sarışın Mafya #ilmelistanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin