Yirminci Bölüm: Peşimize Takıldılar

Start from the beginning
                                    

"Merhaba!" Birisi bize seslendi.

Kafamızı çevirdik ve buranın bir çalışanını gördük. Bizim yaşlarımızda bir gençti, belki biraz daha büyük olabilirdi. Siyah çerçeveli gözlüklerinin arkasında parlak yeşil gözleri, kıvırcık kahverengi saçları ve neşeli bir gülüşü vardı. İnce bir yapısı ama oldukça uzundu, belki Bennett kadardı. Kolları katlanmış bordo bir üst ve siyah pantolondan oluşan üniformasının üzerinde, önünde dükkanın logosu olan bir önlük giyiyordu.

"Ben Cameron, ama bana kısaca Cam derler," diye kendini tanıttı. "Bugün sizin garsonunuz olacağım, sizi masanıza götüreyim mi?"

"Tabi," dedi Abby omuz silkerek.

"Beni takip edin, lütfen," dedi Cameron ve pencerelere yakın masaya doğru ilerledi.

İki masayı birleştirerek sekiz kişilik bir masa oluşturdu. Bir tarafa sırasıyla Bennett, Declan ve Jordan oturunca kızlar da sırasıyla karşılarına oturdular, Abby, Hannah ve Candice. Eşitsizlik olmasın diye sandalyemi çocukların yanına değil, masanın ucuna çektim ve oturdum. Cameron menüleri bize teker teker uzattıktan sonra biz göz atarken sabırla bekledi.

"Kafe hem kahvaltı hem de öğle yemeği servisi yapıyor, istediğinizden alabilirsiniz," Biz menüyü okurken o açıklıyordu. "Spesiyalitemiz kahve ve sandviçlerdir. Kahvaltı için, omlet, krep, waffle ve kahvaltılıklarımız var. Öğle yemeği olarak, yanında patates kızartması gibi ek şeyler bulunan dürüm, hamburger ve pizza, ve çorba ve salata var. Son sayfada da içecekler ve tatlılar var."

"Ben Tuskan tavuk sandviçin yanında ek olarak soğan halkaları ve biraz limonata alayım," dedim, Cameron not alırken.

"Kızarmış soğan sandviçin yanında ek olarak kızartma istiyorum," dedi Jordan ve ekledi, "Ve bir de vanilyalı milkshake."

"Ben de çilekli milkshake alıyorum o zaman," dedi Declan, Jordan'a bakarak, "Bol pastırmalı Club sandviç bir de."

"Tavuk dürüm alacağım, yanında da çikolatalı milkshake," dedi Bennett, menüyü kapatırken.

"Ben salata ve su istiyorum," dedi Abby.

"Ben de," dedi Hannah.

"Ve ben de," dedi Candice.

Aynı anda menülerini kapattılar ve masaya bıraktılar.

Jordan tek kaşını kaldırdı, "Bu kadar mı yani? Sadece salata ve suyla doyacağınıza emin misiniz?"

Abby'nin kaşları çatıldı, "Tek bir sandviçte kaç kalori var biliyor musun sen? Kiloma dikkat etmeliyim yoksa bu şekilde kalamam."

"Hayır almayayım," dedi Hannah. "Sadece salata yeterli olacaktır."

Jordan anlaşılmayacak kadar kısık sesle bir şeyler mırıldandı, sanırım sadece çocuklar duymuştu çünkü duyduklarına gülerek karşılık vermişlerdi. Cameron yazmayı bitirdiğinde gülümsedi.

"Teşekkürler, içeceklerinizi hemen getireceğim." dedi ve tezgaha doğru ilerledi.

Birkaç dakika sessizlik içinde geçtikten sonra Abby birden esneyerek, "Burası çok boş ve gittiğim diğer yerlerin yanında hiçbir şey kalır. İyi seçim, Naomi." dedi.

"Aynen, iyi seçim." diye dalga geçerek ona katıldı Candice. Utanarak kafamı eğdim ve kucağıma bakmaya başladım.

"Hey, bu onun suçu değil," diye beni savundu Jordan. "Sadece böyle bir yer duyduğunu söyledi ve siz de gelmeyi kabul ettiniz. Beğenmediyseniz gidebilirsiniz. Ben kalıyorum."

Candice dudaklarını büzdü, "Onu kastetmedik Jordie-" Jordan, ona taktığı lakaba suratını ekşitti, "-Biz diyoruz ki, ııı..." Abby'ye döndü, "Biz ne diyoruz?"

The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)Where stories live. Discover now