6.Bölüm "BEKLENMEYEN YOLCULUK"

En başından başla
                                    

Artık yavaş yavaş konulara giriş yapıyorduk. Hocanın branşı matematikti. Çok seri olmayan bir ders işledik. İlk hafta olduğu için hocalar rahattı. Sınav haftası görürdüm ben onları, tabii bizi de.

Derste ufak tefek notlar tutmuştum. İlgi odağımı hiç kaybetmeden dersi dinlerken zil çaldı. "Sonunda," dedi Beyza çizim defterini kapatırken. Yuh! Tüm ders boyunca çizim mi yapmıştı yani? Onun aksine ben hiç sıkılmamıştım.

"Bahçeye mi?" diye sordum sınıf kapısından çıkarken. "Kantin?" dedi sorarcasına. "Olur," dedim ben de. Karşıdan  Merve geliyordu. Onu da alıp kantine ilerledik.

Kantine geldiğimizde her zamanki gibi fazla dolu olmadığını gördüm. Canım bir şey yemek istemiyordu. Beyza ve Merve iki-üç kişilik sıraya karışırken ben de ilk gün geldiğimde oturduğum masaya ilerledim. Aklıma o kız geldi.

Neydi onun adı? Zeynep. Ne gıcık kızdı öyle! Şimdi gelseydi ya yanıma? Okula ısınmıştım, arkadaş edinmiştim ve en önemlisi okulda kendimi yabancı gibi hissetmiyordum. Yani her türlü şu an o kızı alt edebilirdim. Ama bir sorun vardı...

Önceki okulundan bir kavga sonucu atılmış bir kızın, daha okulun ilk haftasından kavga çıkartması pek de iyi bir izlenim bırakmazdı. Bunu düşününce tekrar kendimi dizginledim.

Sandalyeye oturduğum sırada "Sen bir şey almıyor musun?" diye seslendi Merve.

"Yok, canım bir şey istemiyor," diyerek yanıtladım. Merve, 'sen bilirsin' der gibi kafasını yana yatırdı ve tekrar önüne döndü. Bir süre sonra ellerinde yiyeceklerle yanıma geldiler. Bana da çikolatalı süt ve çikolata almışlardı. Canım bir şey istemese de bunlara hayır denmezdi.

Biz bunları yerken kantinin kapısından içeri Berk ve Bora girdi. Bora beni görünce bizim masaya doğru yöneldi. Berk sonradan fark etti beni ama itiraz etmeden o da bize doğru gelmeye başladı. "Şunlar bizim masaya mı geliyor?" diye sordu fısıltıyla Merve.

"Evet, tanıyorum," dedim ben de çok geçmeden. "Kıza bak, okula yeni geldi tanımadığı kimse yok," dedi Beyza.

"Saçmalama, bunlar üzerine kahve döktüğüm çocuktan kaçarken, arkasına saklandığım çocuklar," diyerek kısaca tanıttım. Beyza, "Hee," derken, Merve, "Hangi kahve döktüğün çocuk?" diye sordu. Bunun haberi yoktu değil mi? Neyse şimdi anlatamazdım.

Berk ve Bora yanımıza geldiğinde sesimizi kestik. "Selam," dedi Bora ve sağ tarafımdaki sandalyeyi çekip oturdu. Kızlar Bora'nın selamına karşılık verirken Berk de diğer yanımdaki sandalyeye oturdu.

"Selam," diye mırıldandım ikisini de süzerken.

Ortamda biraz sessizlik oldu ama Bora kısa sürede bu durumu bozdu. "Ee Ceren, bizi arkadaşlarınla tanıştırmayacak mısın?"

Tek elimle Merve'yi göstererek "Merve," dedim. Geldiğinden beri ona bakıyordu zaten. Sonra elimle Bora'yı da gösterdim ve "Bora," diyerek onu da tanıttım. Sonra aynı hareketi Beyza ve Berk'e de tekrarladım.

Bora kulağıma eğilip, "Şu kızlardan birini bana ayarlasana," dedi. Ben de fısıltıyla, "Beyza'nın konuştuğu biri var," diyerek cevap verdim. "Merve olsun o zaman," dedi. Ben de yine aynı fısıltıyla, "Tamam, çalışırım," diye cevap verdim. Daha kızın sevgilisi olup olmadığını bile bilmiyordum.

Biz normal hâlimize döndükten sonra, "O çocuk bir daha seni rahatsız etti mi?" diye sordu Berk. "Yok, görmedim bile," dedim ben de. Berk kafasını salladıktan sonra telefonu çalmaya başladı. Cebinden telefonunu çıkarttıktan sonra aramayı cevapladı.

TAKINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin