Final

16.8K 1.2K 611
                                    

7 ay sonra

"Jongin lütfen yapmayalım." dedim son bir kere şansımı denemek adına. Jongin beni umurasamadan üstündeki ceketi çıkarıp karşımızdaki koltuğa fırlattı.

"Hayır Sehun!" keskin sesi korkumu daha da büyütmekten başka bir işe yaramıyordu. Nefesimi tutup sakinleşmeye çalıştım.

Gayet duyulan bir fısıltıyla, "Hazır değilim." dedim. Jongin sıkıntıyla üfleyip tamamen bana döndü.

"Bak Sehun, böyle devam edemez. Bu korkunu atlatman gerek."

Evet, bunu ben de biliyordum. Korkumu atlatmam gerekiyordu, artık bazı şeyleri aşmam gerekiyordu fakat elimde olan bir şey değildi. İçimde sürekli büyüyen bir panik dalgasıyla baş etmeye çalışıyordum o an. Korku diğer duygulara zerre kadar benzemiyordu, tüm benliğimi ele geçirmişti adeta.

"Vazgeçtim." Sanki az önce Jongin dediklerini bana değil de havaya söylemiş gibi konuşmaya başladım. "İstemiyorum, kesinlikle istemiyorum. Eve gideceğim."

Jongin kafasını ellerine gömüp bıkkınlık dolu bir nefes verdi. Beni pataklamak istiyormuş gibi bir hali vardı, onu anlayamıyordum. Neden bir türlü bunu istemediğimi kabullenmiyordu. Korkuyordum işte, bu beni öldürecekmiş gibi korkuyordum.

"Seni daha fazla dinleyebileceğimi sanmıyorum." derken aynı zamanda umursamazca omuz silkti, "Hayır, istediğin kadar kork, umurumda değil." Tüm bunları daha çok kendi kendini ikna etmeye çalışıyormuş gibi söylüyordu, elini yüzüne götürerek yapay bir esinti yaratmaya çalıştı. Yüzü sinirden hafifçe kızarmış ve bu ona çok farklı bir hava katmıştı. "Devam edeceğiz, başka şansın yok Sehun."

"Bunu bana zorla yaptıramazsın."

Jongin omuz silkip gömleğinin üstten iki düğmesini açtı, kaslı göğsüne bakmak yerine gözlerimi gözlerine çevirdim. "Hayır!" dedim tekrar, bu defa sesim biraz daha yüksek çıkmıştı.

"Yaptırabilirim." dedi meydan okuyan bir tavırla. "Yaptırabileceğimi biliyorsun, korkman falan umurumda değil. Bu defa yapacağız ve sen artık bu korkunu yeneceksin."

Dudaklarımı birbirine bastırıp Jongin'i göremeyeceğim bir tarafa çevirdim bedenimi, şimdi sırtım ona dönüktü. Eğer bu gerçekleşecekse tekrar çığlık çığlığa bağırmaya başlayacağımı biliyordum. İstemiyordum işte, bu kadar basitti, istemiyordum. Aşmayı da istemiyordum, yapmayı da istemiyordum hatta ismini ağzıma almayı bile istemiyordum fakat Jongin son altı aydır sürekli beni bunun için zorluyordu. Ona göre bu saçmalıktı, asıl saçmalık olan onun yaptığıydı. İrade özgürlüğü diye bir şey vardı bu ülkede be.. Ya da yok muydu? Öyle bir şeyin olduğunu biliyordum fakat tabir olarak doğru bir tabir miydi? Amaaan her neyse işte sonuç olarak istemiyordum. Bu kadar basitti.

Jongin'in nefesini ensemde hissettiğimde mümkün olduğunca uzaklaştım ondan, arkamdan dolanıp belimi saran ellerinden kurtulmak için debelendim. Kulağımın arkasına kondurduğu küçük öpücük mayışmama sebep olacak kadar tatlıydı fakat ondan da kurtulmayı başardım.

"Hadii ama!" derken sesi sıkılmış gibi çıkıyordu, omuz silkip ona dönmeyi reddettim.

"Eve dönmek istiyorum." dedim tekrar, tek istediğim yatağıma uzanıp tavanımdaki şampanya rengi süpernovaları izlemekti. Ya da hayır, illa odamda olacağım diye bir inat sürdürmüyordum, orası dışında her yerde olmaya razıydım.

"Ben gidiyorum."

Jongin'in beni tutmasına fırsat vermeden hızla yerimden fırladım fakat aynı anda kulağımı boğuk bir gürültü doldurdu, tekrar yerime oturmamı sağlayan şey zeminin ayağımın altından kaymasıydı. Nefesimi tutup artık çok geç olduğunu düşündüm, eve falan dönemezdim. Katlanmaya mecburdum çünkü uçak hareket etmeye başlamıştı bile.

Secrets // sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin