20

10.8K 913 435
                                    

Çikolatadan çıkan notu bir kere daha parmaklarım arasında çevirdim. Ne ara bu kadar saf olmaya başladığımı merak ediyordum. Cidden beklediğim neydi, neden birden bire 'umut' denilen lanet duygunun kollarına bırakmıştım kendimi hiçbir fikrim yoktu. Ve notu her okuduğumda bir kere daha çarpıyordu salaklığım yüzüme. Canımı acıtan adamın beni avutmasını istemiştim küçük bir hediyeyle. Fakat canımı acıtan tek erkek o değildi, ve onun aksine birileri cidden beni avutmak istiyordu, hem de canımın yandığından habersizken.

Seni seviyorum Sehun. Sabah sen uyanmadan gitmek zorunda kaldığım için üzgünüm. Dün gece harikaydın. Sana sahip olduğum için gerçekten çok şanslıyım.

-Lay
Notu açmadan önce bedenimin çektiği acı ya da Jongin'in beni aşağılaması falan umrumda değildi. Geldiğim yolu koşa koşa geri dönüp ağlayarak boynuna atlamaya hazırdım. Öyle bir duygusal karmaşa yaşıyordum ki bir yanım ondan nefret ederken bir yanım da sadece onu öpüp koklamak istiyordu. Ve sonra notu gördüm, pişmanlık ve nefret aynı anda hakim oldu bedenime, hatta o kadar çok güçlendiler ki acıyı unutup sadece onlara odaklandım. Bu da Jongin'in başını duvarlara vura vura yarmak istememe neden oldu.

Bilgisayarımın ekranına boş boş bakıyordum, normalde tek bir tanesini bile bırakmamam gereken çikolataya henüz saldırmamıştım. Not hala elimdeydi ve ben hala sersemdim. Bir şekilde harekete geçmek ne kadar zor olabilirdi? Bense ne Jongin'e gidip onu istemediğimi söyleyebiliyor ne de Lay'den ayrılabiliyordum. Ömrüm boyunca hep bencil bir insandım fakat sınırlarımı aştığım zamanlardaydık.. Ne beni seven Lay'den vazgeçebiliyor ne de Jongin'i bir kenara fırlatabiliyordum.
Fakat yapabildiğim bir şey vardı, MiYoung'a mesaj atıp ondan ayrılmak istediğimi söylemiştim. En azından omuzlarımdaki yükün %0.01lik kısmından kurtulmuştum.

DakHo'nun bana seslenmesiyle gözlerimi bilgisayarımın ekranından çevirdim, ne dediğini duymadığım için boş boş yüzüne bakıyordum.

"Çay mı istiyorsun?" dedim ölü gibi çıktığına emin olduğum bir sesle, DakHo'nun cevabını beklerken bir yandan da kalkmak için vereceğim çabayı düşünmeye başlamıştım.

"Berbat görünüyorsun diyorum."

Bir şey söylemeden ona bakmayı sürdürdüm. Her zamanki haliydi, çok ciddiyim şirkete geldiğim günden bu yana DakHo bir kere bile bana iyi göründüğümü söylememişti. Her seferinde kıyafetlerimle, saçımla hatta duruşumla bile dalga geçmeyi başarıyordu.

"Teşekkürler." deyip önüme döndüm. Ne dersem diyeyim onun gördüğü buydu, değiştiremeyeceğim için ben de takmıyordum.

Fakat DakHo uzatmayı tercih etmişti bugün. "Ciddiyim Sehun berbat görünüyorsun." Sinirle oflamamak için kendimi zor tutuyordum.

"İyi misin? Çok solgunsun bir sorun mu var?"

Gözlerimi ona çevirdim, ilgiyle yüzüme bakıyordu. Endişeliydi sanki, ve bu beklemediğim bir şeydi. Bir anda DakHo'nun benim için endişelenmesi ve iyi olup olmadığımı sorması falan, Lay fark etmiyor, Jongin takmıyorken en büyük eğlencesi benimle dalga geçmek olan bu adam mı umursuyordu yani beni.

"İyiyim." dedim zar zor çıkan sesimle. Yüzüme inanmıyormuş gibi baktı. "Gerçekten, bir sorun yok, iyiyim."

Ve bu büyük bir yalandı. İyi falan değildim. Bir anda hamile kadınlar gibi duygusallaşmaya başlamıştım. DakHo nasıl olduğumu merak etti diye bir anda duygusala bağlamıştım. Kendime gelmeliydim, iyi değilsem de bunu çaktırmamalıydım, hayat öyle daha kolaydı. Çünkü bir yerden sonra ben bile iyi olmadığımı unutuyordum.

Hala tek bir tanesi bile yenmemiş çikolatayı hızla önüme çektim. Nanenin çikolatayla birleşmiş aromasının ağzımda dağılması ilaç gibi geliyordu. Lay, her zaman en çok neyi sevdiğimi bilirdi (ya da ben her seferinde bana naneli çikolata al diye başının etini yediğim için bilmek zorunda kalmıştı), her şekilde naneli çikolata beni mutlu ediyordu. Kendimi bildim bileli resmen bağımlı olduğum tek şeydi, son zamanlarda bağımlılıklarım arasına giren Jongin'i saymıyordum tabii ki...

Secrets // sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin