7

1.1K 107 63
                                    

"Uyan hadi bebeğim, sana küçük bir sürprizim var." Kirpiklerini kırpıştırarak gözlerini araladı. "Uçağa mı yetişeceğiz, aah göz pedlerim neredeydi? Uçağa binmeden kullanmazsam insan içine çıkamam." Elleri hala açılmamak için mücadale eden göz kapaklarını ovalarken içimdeki aşkın daha ne kadar büyüyebileceğine şahitlik ettim.

"Jongin uyan artık. Yoksa seni sırtıma atıp taşımak zorunda kalacağım. Sürpriz bozulmak üzere!" Gözlerini hızla kırpıştırıp yataktaki duruşunu bir anda düzeltti. "Daha birkaç gün önce kaçırıp hayatımı tepetaklak değiştirdikten sonra ne sürprizinden bahsediyorsun? Bir sonraki... Aaaaah! Ne yapıyorsun?"

Konuşmayı bitirmeyeceğinden emin olduğum sevgilimi kucağıma alıp aşağıya indirdim. Kapıyı açıp dışarıya çıktığımızda şaşkınlıkla büyüyen gözlerini yüzüme dikti. Hemen ardından kollarımda büzüşüp titremeye başladığını hissettim. Kollarını boynuma iyice sarıp başını boynuma gömdü. "Geldik bebeğim."

Kafasını geri çevirip onun için hazırladığım sürprize bakıp uykulu halde mırıldandı. "Sabahın bu saatinde... Cidden psikolojik problemlerin var değil mi?" Kıkırdayıp başını yeniden oynuma hareketlendirdiğinde dudaklarımızı birbirine sürttüm. O huysuzca omzuma vururken ben oldukça memnundum halimden. Sonunda kollarımda gittikçe ağırlaşan bedeni hazırladığım yatağa yatırdım. Yanına uzanıp üzerimize battaniyeyi çekiştirdim. Hala üşüdüğünü söyleyip iyice bana sokulan bebeğimin hasretiyle sıkıca sarıldım ona. Kutuplara taşınmak bir an o kadar çekici geldi ki yapıp yapmamak arasında kaldım. Eğer Jongin'im bana bu şekilde sarılacaksa neden olmasındı ki?

"Sürprizin beni bu saatte dışarı çıkarıp dişlerimin nasıl ses çıkardığını duyurmaksa başarılı oldun artık eve dönelim mi?" İnatla kafasını gömdüğü yerden çıkarmayan sevgilimin şakağını öpüp kollarımı çözdüm. "Bekle bir saniye bebeğim." Gece o uyurken bahçeye çıkarıp şişirdiğim yataktan kalkıp hemen bitişiğine yerleştirdiğim sehpanın üzerindeki bardaklara termostaki kahvelerden doldurdum. Mis gibi kahve kokusu keyfimi yerine getirirken yatağın içinde söylenmeye devam eden sevgilime uzattım bardağını. "Jongin?"

Kafasını kaldırıp kısa bir bakış atıp tekrar kafasını battaniyenin altına soktu. "Çok soğuk Sehun. Ü- üşüyorumm." Dişleri cidden birbirine vururken neden yorgan getirmedim ki diye hayıflandım. Sevdiğimin ellerinden battaniyenin bir ucunu kurtarıp içine girdim. Zorla da olsa kollarını kenetlendiği halden kurtarıp bedenime sardım. Şimdi bedeninin büyük kısmı üzerimdeydi, Jongin keyifli mırıltılarla sıcaklığıma iyice sokulmuştu. Elime aldığım kupayı dudaklarına götürdüm. "Hadi iç Jongin, için ısınır." Zor da olsa dudaklarından geçen ilk damla sonrası sanki hayatı buna bağlıymış gibi dudaklarından ayırmamıştı bardağı. "Aaah! İşte bu dünyalara bedeldi."

Sonunda uykusu açılmış gözlerini aralamıştı. "Sürpriz yapmak istersen bundan sonra öğleden sonrasını kullan, tamam mı Hunie?" Göğsümde yatan kafasını ellerimle yavaşça çevirip manzaraya bakmasını sağladım. Karşımızda yer alan ağaçların arasındaki gölet ve doğmakta olan güneşin kızıllığı karşısında ağzı çık kalmıştı. "Vaaaay! Bu muhteşem." Sonunda oturuşunu dikleştirip sırtını göğsüme dayadı ve manzaranın güzelliğine daldı. Kızıllık yerini yavaşça aydınlığa bırakırken omzunun üzerinden bana bakıp gülümsedi. "Hunie böyle bir güzelliğin içindeyken neden benden sakladın? Günlerdir evde sıkıntıdan ölüyorum ve bahçemiz tam bir cennetin ortasında!" İmalı ve sert bir dille konuşurken bakışlarını benden kaçırmıyordu. Büzüşmüş dudaklarını ellerimle çenesinden tutup iyice büzüştürüp öptüm. Öpücüğümüze ara verince kafasını çevirip yeniden manzaraya döndü. "Kahve var mı?"

Keyifle gülümseyip bardağına yeniden kahve koydum. Bardağı uzattım ve sevgilimi kucağıma çektim. O kahvesini yudumlarken bende onun tadına bakıyordum. Ensesine minik öpücüklerimi sıralarken huylandıkça başını çevirip bana engel olmaya çalışırken kıkırdıyordu.

Takıntılı Bir Sekai Hikayesi  ( √ )Where stories live. Discover now